Zaman, insanın en kadim muhataplarından biridir. Doğduğumuz andan itibaren içine düştüğümüz, her anını soluduğumuz, ama çoğu zaman farkında bile olmadığımız bir hakikat. Modern dünyada zaman çoğunlukla bir kaynak, bir ölçü birimi, bir planlama aracı olarak görülür. Takvimler, saatler, ajandalar arasında koşturur dururuz. Oysa zaman sadece akıp giden bir şey değildir. Zaman, kutsal bir emanettir. Ve belki de bu çağda en çok unuttuğumuz şey, zamanın kutsallığıdır.