Zamanın geldiyse akrebin ve yelkovanın aşkı son bulur…

Zamanın geldiyse, akrebin ve yelkovanın aşkı son bulur..

Hayat bir serüvendir, tatlı bir telaş. Bazen yorulur isyan ederiz, bazen ise açan bir zambağa aşk besleriz.

İnsan hep bir umutla doğar. Umut kapılarını aralar dünyaya gözlerini açarken. İlk ağlayışı umuttur , ilk adımları ve ilk anne baba deyişi. İşte böyle başlar insanın hayat denilen serüveni..
Koca yıllar olarak görülür, iki satırlık üç nefeslik şarkılar gibi son bulur.
Böyledir işte insanın hayatı ; umut, neşe, hüzün ve ölüm..

Yolun sonu olarak görülür ölüm. Umutla açılan kapının, ölümle kapanması; herşeyin bitişi, hazlarımızın ve duygularımızın sonu gibi. Aslında Necip Fazıl Kısakürek gibi bakmalı insan bu olaya, nam-ı diğer ‘’Kaldırımlar şairi’’nin gözünden..

Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
 — — — — — — — — — — — — — — — — — — — -
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!..

Umut kapısında ağladık, Ölüm kapısında güleceğiz. Ölümü son olarak görmeyip, tahtadan atlara bineceğiz..

Peki bunu nasıl yapacağız?

Bence insan hayatını televizyon köşelerinde, derbi heyecanının içerisinde ve nice hazlarının peşinde sürüklenerek heba ediyor. Bunlar olmayacak mı? Tabii ki olacak, hemde en güzeli olacak !
Lakin şunu da unutmamalı insan. Bu hayata bir kere geliyor, soyumuza soy, canımıza can olacak evlatlar yetiştiriyoruz. İnsanın dünyaya bırakabileceği en güzel mirası oluşturuyoruz. İşte bu miras ne kadar iyi olursa, ne kadar kaliteli yetişirse ömrün anlamlı, ölümün manidar olacaktır. Ölümünden sonra dünyada sadece 2 metrekare yer kaplamayacak, soyundan olanların adını iyilikle zikretmesini ve faydalı işler yapmasını sağlayacaksın.

İşte böylece dünyaya en güzel mirası sen bırakacaksın!

Belki evlerin, arabaların ve bankalara sığmayacak derecede maddi gücün olacak ama bunlar günün birisinde yitip gidecek. Senin paran artık bir zamanlar senin olan evde oturanın olacak. Lakin maddi gücünün yanında bir karakter inşaa edersen, sen öldükten sonra bile o karakter senin izlerini taşıyacak; ona bakan gözler seni hatırlayacak ve yetiştirdiğin o karakter, o vicdan ondan olanlara da umut olacak. İşte ölüm kapısında böyle güleceksin..

Böyle düşününce zamanımızın ne kadar mühim olduğunu fark ediyoruz. Öyle değil mi?
Sevdiğimiz bir dostumuzla içilen kahvenin değerini, tebessümlerimizin en güzel aksesuarımız olduğunu; okunacak her bir kitabın ve söylenecek her bir mısra şiirin bize olan etkisini ve değerini daha iyi anlıyoruz değil mi?

Siz siz olun , hazır yelkovanımız akrebimize sevdalıyken; var olan şu günlerimizin , aldığımız her bir nefesin ve ışıltısı içimizi ısıtan şu doğan güneşin farkına varalım , daha iyi , daha anlamlı bir ömür sürelim..

Bir yazımın daha sonuna geldik. Düşüncelerini benimle paylaşmak istersen yorumlarda buluşalım..
Kendine çok ama çok iyi bak.
Gülüşünün güneşi kıskandıracağı bir gün geçir..🫴🌹

Zamanın geldiyse akrebin ve yelkovanın aşkı son bulur… was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.