Yine köy okulları yine eğitimde tasarruf

Aydın’ın Kisir ve Çavdar köylerindeki veliler günlerdir seslerini duyurmaya çalışıyor. Çocuklarının öğretmenlerinin okullarından gönderilmesine karşı çocuklarının eğitim hakkına sahip çıkıyor.

İktidarın eğitimde attığı her adımda en yoksul köylerde, kırsal kesimde yaşayan çocuklar ilk kaybedenler oldu. Aladağlarda tarikat yurdunda yangında yaşamlarını kaybeden çocuklar köy okulları kapatılan çocuklardı. Kulp’ta yanarak, Taşkent’te patlamada, Karaman Ensar yurtlarında istismara uğrayarak yaşamları ve umutları ellerinden alınan köy okulları kapatılan çocuklardı. Yoksulluktan, eşitsizlikten kaynaklı okuldan kopan kız çocukları köy okulları kapatılan çocuklardı.

AKP döneminde yirmi bine yakın köy okulu kapatıldı. Köy okullarının kapatılması ideolojik bir tercihti. Köy okulu demek aynı zamanda eşitlik demekti, Cumhuriyet demekti, aydınlanma demekti. Her köyde öğretmen olması, memleketin en ücra köşesindeki en yoksul çocukların, kız çocuklarının eğitime erişebilmesi demekti. Eğitim süresi, okullaşma oranı arttıkça AKP’nin oy oranları düşüyordu. Yeni rejim inşası için köy okulları büyük tehlikeydi. 

Önce köylerdeki okulları kapattılar. Eğitimde geçtiğimiz yıl art arda “tasarruf” kararları açıkladılar. Köy okulları kapatıldığı için taşımalı eğitimle okula ulaşmaya çalışan çocukların taşımalı eğitime okula erişimine de sınırlama getirdiler. Son bir yıl içerisinde yoksulluğun artışı ve köy çocuklarının taşımalı eğitim hakkının da ellerinden alınmasının sonucu en az 300 bin çocuk okuldan koptu.

Özellikle 12. Kalkınma Planı eğitimde tasarruf adıyla eşit, parasız, kapsayıcı eğitim hakkına yönelik hazırladıkları yıkımın habercisiydi. Okul öncesi ile sınırlı olan okul yemeği, ikili taşımalı eğitimdeki çocukların uzun yıllardır devam eden okul yemeği hakkı, taşımalı eğitimle okula ulaşım, okullarda temizlik görevlisi istihdamında haftada 3 gün uygulamasına (İUP, işgücü uyum programı…) geçilmesi. Eğitimde tasarruf adıyla attıkları her adımda en çok kaybeden köylerdeki, kırsal kesimdeki çocuklar oldu.

12. Kalkınma Planı, sonrasında Orta Vadeli Plan, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ve eğitim yılı başında MEB tarafından tüm illere gönderilen yazıda yer alan “okul türlerinin değiştirilmesi, binaların takası, öğrencisi azalan sınıf şubelerinin birleştirilmesi…” ifadeleri kamusal eğitim hakkına yönelik yıkımın hızlandırılacağının göstergesiydi. Köy okullarındaki çocukların öğretmenleri ellerinden alınıyor. Anadolu Liseleri patronlar ucuz, bedava iş gücü istiyor diye meslek liselerine, meslek liseleri MESEM’lere dönüştürülüyor.

Aydın’da yaşananlar münferit değil. Öğrencisi azalan sınıflarda birleştirilmiş sınıf uygulamasına geçiyorlar. Ülkemizin her yerinde köy okullarındaki çocuklar taşımalı eğitim haklarının ellerinden alınmasından sonra şimdi de öğretmensiz bırakılma tehlikesi ile karşı karşıya.

Geçtiğimiz hafta Aydın’da Öğrenci Veli Derneği, Söke Eğitim Sen köyde anne babalar ile birlikte köy okullarındaki sınıfların birleştirilmesine, çocukların öğretmenlerinden koparılmasına karşı eylemdeydi. Bir anne soruyordu: Köylerdeki çocukların bizim çocuklarımızın iyi eğitim görme hakkı yok mu? 

Bu ses tasarruf denilerek okulları kapatılan tüm köylerdeki çocukların sesiydi. Bu ses taşımalı eğitimle erişim hakkı da ellerinden alınan okulu bırakmak zorunda kalan köy çocuklarının sesiydi. Bu ses; okulsuz, öğretmensiz bırakılan yüz binlerce çocuğun sesiydi.