by Tuğçem Özkaya
Bu bir dertleşme yazısıdır…
“Bunlara, yeniden mi başladın?” dedi market sepetindeki birkaç bisküvi paketini görünce. Bunlara, yeniden mi başladın?” Cümle yeterince rahatsız ediciydi zaten ama ses tonu daha da küçük düşürüyordu insanı. Marketin birinde, bir annenin kızına yönettiği iğneleyici sözlerden biriydi. Kilo problemi olduğunu düşündüğü kızına, ömür billah yasak olmalıydı bunlar. Yeniden başlanan şey alt tarafı karbonhidrat grubu, görece sağlıksız besinlerdi. Ama insan denilen varlık, en azından ne yiyip ne içmek istediğine kendi karar verecek kadar özgür olmalıydı. Özgürlüğümüz; kendi sınırlarımızın başkasının sınırları başladığında son bulduğu yerdi, değil mi? Bir insanın bisküvi yemesi, başka bir insanın sınırlarını ihlal etmezdi. O zaman insan denilen varlık, bisküvi yeme konusunda sonuna kadar özgür olmalıydı. Bir parça bisküviyi yiyebilmeliydi. Bu benim “yeme bozukluğu” hikayemin görünen kısmı sadece. Evet bu hikayede ki; öz annesi tarafından, sevdikleri tarafından aslında çoğunlukla en yakınları tarafından zorbalanan kız benim. Bu yazımda, yeme bozukluğu olan herkesin sesi olmak istiyorum. Benzer şeyler yaşayanalar eminim ki daha ilk cümlemden beni anlamaya başladılar bile.
Market de geçen anıma devam edersem, Sevgili okur. “Bunlara yeniden mi başladın?” aslında annem tarafından bana yönetilen bir soru değildi. Ama cümlenin rahatsız ediciliğinin o buruk tadı altında ben cevap verdim, aslında cevap vermeye çalıştım. “Sadece kendime almadım, bize aldım” gibi suçluluk duygusu ile savunmaya geçmiştim. Ne kadar üzücü, aslında suçlu olmadığımı biliyordum daha doğrusu ortada bir suç olmadığını da biliyordum. Ama küçüklüğümden beri maruz kaldığım bu olayı benimsemişti bilinçaltım. Düşünmeden, refleks gibi savunmaya geçmiştim. Peki, annemin bir sonraki hamlesi ne mi oldu? Bunlar fazla, dur ben bunları tek tek raflara geri bırakırım dedi. Düşünsenize, herkesin içinde 37 yaşındaki kızının market sepetini boşaltmaya kalktı. Ne hakla? Tabi ki izin vermedim, istediğim ürünleri aldım ve çıktım marketten. Ama bu benim içime işleyen anılarımdan biri oldu. Durduk yere, insanda yeme bozukluğu olmuyor vesselam…
Nedeni yeme bozukluğu olsun ya da olmasın kilo problemi ile uğraşan herkes bilir ki, diğer insanlar bu konu hakkında yorum yapmayı kendilerine bir vazife olarak görürler. Kendileri ideal kilolarında olsun ya da olmasınlar hep bir fikirleri vardır ve hiçbir zaman da bu fikirlerini kendilerine saklamazlar. Sınırlarımızı bilen bir toplum hiç olmadık ama kilo konusunda daha da fütursuzuz. Bende yaşamım boyunca kilo alıp veren bir insan oldum. Çok yakın bir tarihte yeme bozukluğum olduğunu idrak edip, bu konuda uzman olan bir psikologdan profesyonel bir yardım almaya başladım. Öncelikle bu yazımda geçen benzer şeyler yaşıyorsanız, size de diyetisyenler yerine bir ruh bilimciden destek almanızı öneririm. Çünkü insan çoğunlukla karnını doyurmak için yemiyor. Konu çok başka. Biz, bir türlü ruhunu doyuramayan insanlarız. Sanırım asıl mesela açlığın nerde olduğunu bulmakta. Sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Ama bu yolculukta yazımın başından beri vurgulamak istediğim asıl şey, başkalarının olumsuz düşüncelerinden kendimizi korumak. Konu ne olursa olsun, eğer bu yazımı okuyup da kendini yalnız hissediyorsan. Hissetme… Hepimiz farklı farklı konularda yalnız bırakılıyoruz, zorbalanıyoruz, hatta psikolojik şiddette uğruyoruz. Ama kendimizi bir şekilde koruyabiliriz. Korumalıyız da; bize yönetilen olumsuz söz, davranış her neyse maruz kaldığımız şey, kendimizi bu olumsuzluğun etkilerinden korumalıyız. Konumuzun çıkış noktası yeme bozukluğu konusuydu ama bu sadece insan psikolojisinin aldığı hasarların sonuçlarından sadece biri. Birçok psikolojik rahatsızlık sayabiliriz. Burada dikkat çekmek istediğim bu rahatsızlıkların hangileri olduğu değil. Ama dönüp dolaşıp hep benzer nedenlerle ortaya çıkıyorlar. Ruhun başkaları tarafından hırpalanması sonucu eğer hele de biz onu koruyamıyorsak daha da üzücü sonuçlara evriliyor bu rahatsızlıklar. Bugün benim yapmaya çalıştığım kendi ruhumu koruyama çalışmak, çünkü insanları tek tek değiştiremeyiz. Onlar, o çok bilenler, o her şeyi bilenler hep olacak. Olumsuz bir davranışa maruz kaldığımda bunun aslında benimle ilgili olmadığını, onun karşımdaki kişinin asıl eksikliğinden kaynaklandığını kendime hatırlatıyorum. Sonrasında ise maruz kaldığım bu kötü enerjinin dağılması için kendimde sevdiğim olumlu bir özelliğimi kendime hatırlatıyorum. Kendimle, öz şefkat altında bir konuşma yapıyorum yani. Bu benim bulduğum yöntem. Senin yöntemin nedir? Benimle de paylaşırsan çok sevinirim.
Sağlıkla kalın, mental gücünüze zeval gelmesin efendim…
Yeme Bozukluğu was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.