İlayda SORKU
İktidar blokunun uzun süredir üzerinde çalıştığı 11. Yargı Paketi, özellikle cezaevlerindeki hükümlülere yönelik erken tahliye düzenlemesiyle dikkat çekti. Pakette daha önce “Kovid-19 izni” olarak bilinen düzenlemenin de yer alması da tepkiler yükseldi.
Özellikle “işledikleri suçlar nedeniyle türüne bakılmaksızın” ifadesine göre, taciz, istismar, cinayet, yaralama, gasp, hırsızlık ya da uyuşturucu satma gibi çok sayıda farklı adi suç işlemiş hükümlüler bu uygulamadan faydalanarak cezaevinden çıkabilecek.
Mevcut infaz düzenlemesinde yer alan “31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla” ifadesi değiştirilerek yerine “tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar” ibaresi getirilecek. Böylece, aynı tarih öncesinde suç işleyip hakkında karar kesinleşmeyen hükümlüler de kapsama alınmış olacak. Ancak anayasal düzene karşı suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar düzenleme dışında bırakıldı.
Yeni düzenlemeye göre:
Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan ve toplam hapis cezası 10 yıldan az olan hükümlüler, kapalıda en az 1 ay geçirdikten sonra açık cezaevine ayrılabilecek.
Toplam cezası 10 yıl ve üzeri olan hükümlüler, kapalıda en az 3 ay kaldıktan sonra açık cezaevine geçebilecek.
Açık cezaevinde en az 3 ay kalan hükümlüler, denetimli serbestlikten 3 yıl erken yararlanarak tahliye edilebilecek.
Kesinleşmiş olup henüz infaz edilmemiş diğer hapis cezaları için de aynı hükümler uygulanacak.
Adalet Bakanlığı taslağına göre düzenlemeden ilk etapta yaklaşık 55 bin, birkaç ay içinde ise toplamda 115 bin hükümlünün yararlanabileceği belirtiliyor. Tahliye edilecekler arasında “ağır adli suçlardan” hükümlü kişilerin de bulunduğu ifade ediliyor.
“İLK BAKIŞTA” ERİŞİM ENGELLEME
Öte yandan yargı paketinde internet ortamından bir içeriğin çıkarılması ile ilgili düzenlemede değişikliğe gidilecek. Düzenlemeye “internet ortamından çıkarılması” ifadesi eklenerek içeriklerin gerektiği durumda geri döndürülebilir olarak bütün internet ortamından çıkarılması söz konusu olacak.
Buna göre, kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler tarafından içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi amacıyla sulh ceza hâkimliğine başvurulduğunda, sulh ceza hâkimliği, ayrıntılı bir inceleme yapmadan, ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verebilecek.
Ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılamadığı hâllerde ise başvuruyu reddedecek. Bu kararlara karşı itiraz edilebilecek. İtiraz üzerine yapılan duruşmada tarafların dinlenmesine karar verilebilecek.
SİYASETİN ARACI
Gül Çiftçi CHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
Yargı paketi toplumsal güvenliği ve hukuk duygusunu onarmak yerine yargıyı siyasi mühendisliğin aracı haline getiren bir çerçeve sunuyor. Pakette, “Af” sözcüğü kullanılmıyor ancak on binlerce kişinin tahliyesinin önü açılıyor. Pakette, toplumun adalet beklentisi karşılanmıyor; infaz rejimi bir tercihler toplamına dönüşüyor. “İlk bakışta ihlal” gibi ucu açık ölçütlerle getirilen erişim engeli yetkisi, ifade özgürlüğünü yargısal bir süzgeçten çıkarıp idari reflekslerin alanına sürüklüyor. Avukatlara dair disiplin hükümleri savunma mesleğini zayıflatma potansiyeli taşıyor. Esas ihtiyacımız toplumun tüm kesimine eşit mesafede duran, özgürlükleri genişleten, adalete güveni yeniden kuran bir hukuk mimarisidir.
ÇÖZÜM DEĞİL
Newroz Aslan – DEM Parti Adalet Komisyonu Üyesi
“11. Yargı Paketi Türkiye’deki hukuk krizine, ceza ve infazdaki adaletsizliğe maalesef gerçek bir derman olmayacak. Süreç gözetiminde bir komisyon var. Asıl süreç yasasının bu komisyon tarafından çıkarılacağı söyleniyor. Ama bu süreç aynı zamanda Türkiye’nin demokrasisi açısından, eşitlik, özgürlük ve adaleti açısından da değerlendirilen bir süreç. Ve bunun ruhuna uygun olarak çıkarılacak her yasanın, atılacak her adımın, getirilecek her paketin, her reform strateji belgesinin de gerçekten toplumun özgürlük, demokrasi ve eşitlik beklentisine uyum içinde olmasını bekleriz.
Bu yönüyle paketin, bu sürecin ne hukuksal, ne psikolojik, ne toplumsal, ne siyasal ruhuna uymadığını ifade etmek gerekiyor.
Ağar’la görüşen başsavcı Yargıtay’a
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 2025 Yılı Mazeret ve Müstemir Yetki Kararnameleri kapsamında 621 hakim ve cumhuriyet savcısının atamasını gerçekleştirdiklerini ve 1840 müstemir yetki düzenlemesi yaptıklarını açıkladı. Tunç, ayrıca bölge adliye mahkemelerinde 115 üye hakim atamasının da yapıldığını belirtti. Yeni kararlarla 12 ceza dairesi ve 5 hukuk dairesi olmak üzere toplam 17 yeni daire faaliyete geçirildi. Bölünmüş mahkeme uygulamasına son verilerek 319 mahkeme müstakil hale getirildi ve 85 yeni mahkemeyle birlikte toplam 404 mahkeme faaliyete geçirildi.
İdari yargıda ise 219 hakim ataması yapıldı; Diyarbakır, Kayseri ve Antalya Bölge İdare Mahkemeleri ile Bingöl, Amasya, Hakkari ve Şırnak’ta yeni İdare ve Vergi Mahkemeleri hizmete açıldı. Yapılan görevlendirmelerden bazıları ise dikkat çekti:
Bir dönem Susurluk davasıyla gündeme gelen eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile yemek yediği görüntülenen Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Yargıtay’a atandı. Solmaz’ın yerine Diyarbakır Başsavcısı Mustafa Çelenk getirildi.
İBB DAVASINA YENİ HEYET
İBB Davasına bakacak olan İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeni hakim atamaları yapıldı; böylece mahkemede iki heyet oluştu. Kamuoyunda “Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü” soruşturmasının savcısı İstanbul Başsavcı Vekili olarak görevlendirildi. “Hablemitoğlu Cinayeti Davası” soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde görev alan savcının Aksaray’a ataması yapıldı. İdari yargıda, Emrah Şahan ve Ahmet Özer’in görevden uzaklaştırmalarının iptali için açılan davalara bakan başkan ve üye hakimlerin görev yerleri değiştirildi.