Ücretsiz izne çıkarılan Lokumcu: Yaşananlar bir sınıf meselesi

İzmir Büyükşehir Belediyesinde (İzBB) çalışan Ulaş Lokumcu, zorunlu ücretsiz izne çıkarıldı. 15 Haziran tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım sebebiyle ücretsiz izne çıkarılan Lokumcu, sosyal medya hesabından açıklama yaptı.

2019 yılından beri İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İZENERJİ’de kapsam dışı personel olarak çalışan bir emekçi olduğunu belirten Lokumcu, “Size bir mağduriyet hikâyesi anlatmak için değil, bu kentin emekçilerine yönelik yaklaşık bir buçuk yıldır yürütülen sistemli saldırılara karşı omuz omuza durmaya davet etmek için sesleniyorum. Yakın zamanda, sadece bir sosyal medya paylaşımı bahane edilerek, hukuksuzca işimden, aşımdan edildim. Bana yapılan bu haksızlık, maalesef münferit bir olay değil. İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve yöneticileri başkan Cemil Tugay’ın talimatı ile işçi çıkarmak, başkanın gözüne girmek, var olan koltuklarını korumak için birbirleriyle yarışıyor” dedi.

Lokumcu, “İşçileri işinden edebilmek için geliştirdikleri yöntemle ‘personel fazlalığı’, ‘performans düşüklüğü’ ve ‘verimsizlik’ gibi gerçek dışı bahanelerle onlarca emekçi ücretsiz izne zorlanıyor, işten çıkarılıyor. Binlerce emekçi son icatları olan ve hiçbir yasal dayanağı olmayan ‘havuz’ sistemine alınarak geleceksizliğe ve açlığa terk ediliyor. Havuz sistemi, işçiyi kendi isteğiyle istifa etmeye zorlamak için kurulan, sistematik ve bilinçli bir psikolojik baskı düzenidir. Bu sistemde işçiye maaş ödenmez, SGK primi yatırılmaz; ama başka bir işte çalışmak isterse ‘haklı fesih’ tehdidiyle karşı karşıya kalır. Yani işçi, açlıkla işsizlik arasında tercihe zorlanır” diye konuştu.

EMEK DÜŞMANLIĞI KABUL EDİLEMEZ

Bu uygulamanın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve yönetimin bilinçli ve sistematik olarak yaptığı emeği kıskaca alma hamlesi olduğunu vurgulayan Lokumcu, “İzmir gibi ‘hak, hukuk, adalet’ söylemlerinin yüksek sesle dile getirildiği bir kentte, bu kadar açık ve organize bir emek düşmanlığı kabul edilemez. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan bu tablo, emekten yana olduğunu iddia eden CHP yönetiminin, ne yazık ki AKP iktidarının emek karşıtı politikalarına benzer bir yol izlediğini göstermektedir. Bugün havuza alınan işçiler, yarın işten çıkarılmak üzere sıraya konulan emekçilerdir. Eğer bu gidişata ‘dur’ denmezse, her gün bu liste daha da uzayacak” ifadelerini kullandı.

Belediyelerde yaşanan ekonomik krizlerin, bütçe açıklarının sorumlusunun emekçiler olmadığını vurgulayan Lokumcu, şunları söyledi: “Biz bu sistemin kurbanlarıyız, ama sizin işçi düşmanı politikalarınıza boyun eğmeyeceğiz. Bizi sessizce kıyıma uğratamayacaksınız. Burada sormamız gereken çok önemli bir soru var: Personel fazlalığı bahanesiyle işten çıkarılan ya da ücretsiz izne gönderilerek açlığa ve güvencesizliğe terk edilen emekçiler varken, Cemil Tugay ve yönetimi, kendilerine alan açmak ve siyasi geleceklerine yatırım yapmak için mi binlerce kişiyi işe almıştır? İşten çıkarılan emekçiler, Cemil Tugay ve ekibinin kişisel siyasal planlarının kurbanı mı edilmektedir? Bugün belediyedeki tüm bürokratlar, şirket yöneticileri ve hatta Cemil Tugay’a yakın CHP yöneticileri bile, son dönemde işe alınan binlerce kişiden haberdardır. O halde şu sorunun yanıtı verilmelidir: Eğer belediyede gerçekten personel fazlalığı varsa, neden hâlâ yeni personel alımı yapılmaktadır?”

Lokumcu, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu ikiyüzlü ve tutarsız politikadan derhal vazgeçmeli; emekçilerin onurunu çiğneyen bu uygulamalara bir an önce son vermelidir. Bu, sadece benim ya da diğer emekçi arkadaşlarımın sorunu değil, bu, İzmir’in emek dayanışmasına, demokrasi kültürüne ve adalet inancına yapılan bir saldırıdır. İzmir’de yaşanan bu tablo ne bireysel bir sorun ne de münferit bir uygulamadır. Bu tablo, örgütsüzlüğün nasıl bir güvencesizliğe dönüştüğünün, muhalif bir belediyede dahi emeğin nasıl değersizleştirildiğinin resmidir. Bu tablo, İzmir halkına verilen sözlerle taban tabana zıt bir uygulamanın belgesidir” dedi.

Bugün yaşanan bu işçi kıyımının açıkça bir sınıf meselesi olduğuna dikkat çeken Lokumcu, “İşten atmaların bahanesi ‘personel fazlalığı’ değil; biat etmeyen, susmayan, hak talep eden emekçilerin hedef alınmasıdır. Hatırlayın; bu kent, Gezi Direnişi’nde Ethem’in, Ali İsmail’in, Berkin’in çığlıklarına kulak kesildi. Bu kent, zulme ve haksızlığa boyun eğmedi. Bu kent 19 Mart darbesine karşı tek yürek oldu. İzmirliler kent suçlarına karşı, hak ihlallerine karşı hep birlikte direndi. Şimdi de kendi içimizde, kendi şehrimizde yaşanan bu işçi kıyımına ve baskı politikalarına sessiz kalamayız! Yine hep birlikte direnmeliyiz kentimizin huzuru için yan yana durmalıyız. CHP’li bir belediyenin, ‘emek dostu’ olduğunu iddia ettiği halde, kendi bünyesindeki emekçilere yönelik bu pervasız tutumu, kabul edilebilir değildir. Parti ilkelerine ters düşen bu uygulamalar, sadece mağduriyet yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda siyasi bir erozyonun da kapılarını aralıyor. Bizler, emekçiler olarak biliyoruz ki, birlikten kuvvet doğar. Tek başına bir çığlık, rüzgârda kaybolabilir, ancak birleşen sesler, en yüksek duvarları dahi aşar. Bu nedenle, sizlere tarihi bir çağrı yapıyorum. Bugün bana yapılan, yarın hepimize yapılabilir. Gelin, bu sessizliği bozalım! Bu kentte emeği yok sayanlara karşı birlikte ses çıkaralım. Bu işçi düşmanı politikalara karşı ortak bir ses, ortak bir duruş sergileyelim!” diye konuştu.