Editörden
Kadınlar yüzyıllardır erkek şiddetiyle, ataerkil düzenle, sömürünün en görünmez biçimleriyle mücadele ediyor. Bugün, şiddetin biçimleri değişirken yöntemler, araçlar, yüzler çoğaldı. Ancak fail değişmedi. Failler hâlâ erkek egemen sistem. Türkiye’de ise bu düzenin taşıyıcısı olan Saray rejimi her gün kadınların başka bir kazanılmış hakkını hedef alıyor. Ülkede tüm kurumların içi boşaltılmış, şiddetle mücadele etmesi gereken yapılar atıllaştırılmış halde. Sığınak kapasiteleri yetersiz, kolluk güçleri 6284’ü uygulamıyor, mahkemeler kadınların beyanını yok sayıyor, siyasiler şiddetin gerçek sebebini hâlâ “öfke”, “alkol”, “tahrik” gibi saptırmalarla tartışıyor. Kadın katillerine verilen iyi hal indirimleri, teşvik gibi çalışan cezasızlık mekanizması, iktidarın sessizliğini ve sorumluluğunu bir kez daha görünür kılıyor.
Bu tablonun sorumlusu ise belli: 23 yıllık iktidar boyunca kadınların yaşam alanlarını daraltanlar, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler… Fakat kadınlar bu karanlığa teslim olmuyor. Hakları, hayatları için mücadeleye devam ediyor. Yarın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde kadınlar memleketin dört bir yanında sokaklarda olacak. Okurlarımız ise yarın bu gazetenin sayfalarında kadın mücadelesinin imkânlarını, kadınların talepleri, feminist isyanın sözünü okuyacak.
∗∗∗
Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden dolayı yüzyıllardır farklı biçimlerde şiddete maruz bırakılıyor. Bu şiddet biçimlerinin en yaygınları fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve duygusal şiddet. Teknolojik araçların gelişmesi ile bu şiddet türleri de yeni bir boyut kazandı. Bireylerin yaşamlarını kolaylaştıran teknolojik araçlar aynı zamanda “dijital şiddet” olarak tariflenen bir olgu yarattı.
Dijital şiddet, bir bireyin veya grubun teknolojiyi kullanarak başka bir bireyi veya grubu hedef alması, tehdit etmesi, korkutması, küçük düşürmesi, manipüle etmesi, kontrol etmesi, nefret söylemine maruz bırakması, itibarını zedelemesi gibi davranışlardan oluşuyor.
Bu şiddet biçimine tüm bireyler zaman zaman maruz kalsa da Uluslararası Kadın Araştırma Merkezi’nin yapmış olduğu “Teknolojinin Kolaylaştırdığı Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet” adlı çalışmada dijital şiddetten en çok etkilenen grubun kadınlar ve kız çocukları olduğu belirtiliyor. Ayrıca teknolojinin ve dijitalleşmenin kolaylaştırdığı bu şiddetin, mağdurlar üzerinde statü kaybı, duygusal sıkıntı ve intihar gibi ciddi etkilerinin olabileceğine vurgu yapılıyor.
UNFPA’nın 2021 yılında yayınladığı Türkiye’de Dijital Şiddet Araştırması ise dijital şiddetin özellikle genç kadınlar arasında ne kadar yaygın ve yıkıcı olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, Türkiye’de her beş kişiden biri dijital şiddete maruz kalıyor, ancak kadınlar için bu oran çok daha yüksek. Kadınların yarıdan fazlası dijital ortamda taciz içerikli mesajlar aldığını, neredeyse yarısı ise ısrarlı dijital takibe maruz bırakıldığını belirtiyor.
TABLO AĞIR
Gençlerde tablo daha da ağır. 15– 17 yaş grubunda her beş gençten biri, 18–32 yaş grubunda ise her üç gençten biri dijital şiddet yaşadığını söylüyor. Dijital şiddetin en yoğun görüldüğü mecralar Instagram, Facebook ve Twitter olarak sıralanıyor. Rapor kadınların çevrimiçi alanlarda da sistematik olarak cinsiyet temelli şiddete maruz bırakıldığını ve taciz, tehdit, ısrarlı takip ve kişisel verilerin izinsiz kullanımı gibi eylemlerin dijital dünyanın rutin bir parçası haline geldiğini gösteriyor. Bu veriler, dijital şiddetin yalnızca çevrimiçi bir taciz biçimi değil, kadınların kamusal varlığını hedef alan yapısal bir şiddet biçimi olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
GAZETECİLERİ ETKİLİYOR
Öte yandan Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) anketi, kadınların %41’nin hayatlarında en az bir kez çevrimiçi tacize maruz bırakıldığını gösterirken Avrupa Parlamentosu FEMM Komitesi’nin bir araştırması da her 10 kadından 1’inin 15 yaşından itibaren siber tacize uğradığını ortaya koyuyor. Kamusal alanda daha fazla görünür olan kadınlar, örneğin kadın politikacılar ve kadın gazeteciler, daha fazla dijital şiddetle karşılaşıyor. UNESCO’nun araştırmasına göre, kadın gazetecilerin %73’ü çevrimiçi tehdide maruz kalırken %25’i fiziksel şiddet, %18’i cinsel şiddet tehdidi alıyor. Ayrıca kadın gazetecilerin %20’sinin çevrimiçi saldırılardan ötürü çevrimdışında, yani dijital şiddetten kaynaklı olarak gündelik hayatlarında da saldırıya uğradıkları belirtiliyor. Türkiye, Avrupa bölgesinde “dijital izleme” kategorisinde üst sıralarda. Kadınlar günlük hayatta genelde partneri, baba, kardeş gibi, tanıdığı erkekler tarafından şiddete maruz bırakılırken dijital şiddet vakalarında ise fail çoğunlukla kadınların tanımadığı bir kişi oluyor.
BAŞVURULAR GÖSTERDİ
Kadın örgütlerine yapılan başvurularda da dijital şiddet vakalarının arttığı gözlemlendi. Mor Çatı’nın 2024 izleme raporuna göre başvuruların %32’si telefon ve mesaj takibi, %21’i sosyal medya hesaplarına izinsiz giriş, %14’ü konum takibi, %9’u ise deepfake ve dijital şantaj içeriyor. Bu veriler dijital şiddetin artık istisna değil, sistematik bir baskı biçimi olduğunu gösteriyor.
∗∗∗
KADINI KONTROL ARACI
Kadınlar dijital şiddete birlikte oldukları erkekler tarafından da çok sık maruz bırakılıyor. Instagram, Gmail veya iCloud hesaplarına giriş yapıp oturumu açık bırakmak artık ev içi kontrolün rutin bir aracı haline getirildi.
Bir diğer hızla büyüyen alan casus yazılım kullanımı. Normalde çocuk güvenliği için tasarlanmış birtakım uygulamalar uygulamalar, partnerler tarafından kadınları izlemek için kullanılıyor. Uygulama üzerinden anlık konum, şarj seviyesi, internet kullanım süreleri, arama kayıtları izlenebiliyor. Daha ileri vakalarda ücretli casus yazılımlar devreye giriyor. Programlar mikrofonu uzaktan açabiliyor, kamera erişimi sağlayabiliyor, mesaj yedeklerine ulaşabiliyor. Türkiye’de bu yazılımların indirilmesi yasak olsa da erişim son derece kolay.
Aynı zamanda ev içi teknoloji de giderek bir silaha dönüşüyor. Akıllı ev sistemlerinde partner, uzaktan kapı kilidini kontrol edebiliyor, ışıkları açıp kapatarak kadını rahatsız edebiliyor, ev içi kameraları tek taraflı izleyebiliyor. Bu tür vakalar özellikle büyükşehirlerde artarken, henüz hiçbir resmi mekanizma “akıllı ev şiddeti”ni tanımlamış değil.
Finansal dijital şiddet de görünmeyen bir baskı alanı. Kadının e-devlet şifresine erişen partner, koruma başvurularını takip edebiliyor, banka hesaplarını gözetliyor, çevrimiçi alışverişlerini izleyip sınırlandırabiliyor. Böylece dijital alanda da ekonomik şiddet uygulanıyor.
Son bir yılda en hızlı yükselen tehdit ise deepfake şantajı. 2024 boyunca derneklerin kaydettiği başvurular, özellikle genç kadın gazeteciler, öğrenciler ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik cinsel içerikli montajların arttığını gösteriyor. Sadece birkaç fotoğrafla pornografik görüntü üretebilen uygulamaların erişimi kolaylaştı. Hukuki çerçeve ise bu yeni şiddet türlerinin gerisinde. 6284 sayılı yasa dijital şiddeti adıyla tanımlamıyor.
∗∗∗
DEEPFAKE YENİ TEHLİKE
• 2023–2024 arasında Avrupa bölgesinde kadınlara yönelik deepfake üretimi %780 artış gösterdi.
• Türkiye’de kadın derneklerinin kayıtlarına göre deepfake tehdidi içeren başvurular son bir yılda 3 kat arttı.
• Pornhub’ın 2018–2023 arası raporlarında tüm deepfake içeriklerinin %96’sı kadın hedefli.
• Türkiye’de 18–29 yaş arası kadınlar en çok hedef alınan grup.
Kaynak: UN Women 2023, EIGE (Avrupa Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü) derlemeleri
∗∗∗
ADI DAHİ KOYULMADI
• 6284 sayılı yasa dijital şiddeti adıyla tanımlamıyor.
• Deepfake için ayrı bir suç tanımı bulunmuyor.
• Casus uygulamaları için Türkiye’de doğrudan yasaklayıcı düzenleme yok. Emniyet başvurularında kadınlara en sık verilen yanıt: “Şifreni değiştir, engelle.”
Kaynak: GREVIO Türkiye Değerlendirme Raporu (2022) + Barolar Birliği dijital şiddet çalışmaları
∗∗∗
HEDEF KADINLAR
Kadınların Dijital Şiddete Maruz Kalma Oranı (Küresel):
• Kadınların %85’i hayatında en az bir kez dijital şiddete maruz kalıyor.
• Kadın gazetecilerin %73’ü çevrim içi taciz, tehdit veya koordineli saldırıya uğruyor.
• Sosyal medyada nefret söylemi hedeflerinin %87’si kadın.
• LGBTİ+ kadınların maruz kalma riski heteroseksüel kadınlara göre 3 kat daha yüksek.
Kaynak: UN Women, World Wide Web Foundation, 2023**
∗∗∗
TÜRKİYE YÜKSEK RİSKLİ
Türkiye, Avrupa bölgesinde “partner kaynaklı dijital izleme” kategorisinde:
1. Grup (Yüksek Risk) ülkeler arasında.
Bu kategoride Türkiye ile birlikte sadece: Bulgaristan, Sırbistan, Romanya, Moldova bulunuyor.
Kaynak: UN Women Avrupa Bölgesi Dijital Şiddet Haritalaması (2023) – bölgesel karşılaştırma
∗∗∗
ISRARLI TAKİP ZİRVEDE
• Telefon/mesaj takibi – %32
• Diğer (hesap kapatma, mesaj engelleme, e-devlet şifresi kontrolü, kimlik doğrulama kodu çalma) – %24
• Sosyal medya hesaplarına izinsiz giriş – %21
• Konum takibi (Life360, Find My, Family Link vb.) – %14
• Deepfake/dijital şantaj – %9
Kaynak: Mor Çatı Danışma Merkezi – 2024 İzleme Eğilimleri (Şiddet konulu yapılan başvuruların oranları)