Türk Tabipleri Birliği: Böcek ailesinin ölümü, halk sağlığı sisteminin çöküşünü yansıtıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan dört kişilik ailenin ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, yaşananların Türkiye’de uzun süredir biriken halk sağlığı ve denetim krizinin çarpıcı bir dışavurumu olduğunu belirterek, “Bu olay, turizm işletmelerinde kullanılan kimyasalların kontrolsüzlüğü ile denetim mekanizmalarının zayıflığını ölümcül sonuçlarıyla birlikte görünür kılmıştır” değerlendirmesinde bulundu.

TTB Merkez Konseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu, İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan anne, baba ve iki çocuktan oluşan Böcek ailesinin şüpheli ölümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, olayın “talihsiz bir olay” olarak geçiştirilemeyeceği, bunun sistemik bir denetim zafiyeti olduğu ifade edildi.

TTB’den yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: 

“İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan Böcek ailesinin -anne, baba ve iki çocuk- kısa süre içinde yaşamını yitirmesi, yalnızca bireysel bir trajedi değil, Türkiye’de uzun süredir biriken halk sağlığı ve denetim krizinin çarpıcı bir dışavurumudur. Bu olay, turizm işletmelerinde kullanılan kimyasalların kontrolsüzlüğü ile denetim mekanizmalarının zayıflığını ölümcül sonuçlarıyla birlikte görünür kılmıştır. Bu nedenle olayı bütünüyle kavrayabilmek için belli soruları sormamız ve cevaplamamız gerekir ancak bu şekilde yaşananların arka planını net biçimde ortaya koyabiliriz.

Bu ölüm, tekil bir hata veya ‘talihsiz bir olay’ olarak değerlendirilemez. Türkiye’de yıllardır süregelen denetim zafiyetlerinin, yetkin olmayan personel kullanımının ve kontrolsüz kimyasal uygulamalarının sistemik bir sorun haline geldiğinin en acı göstergesidir.

“İlaçlama şirketlerini kim denetliyor? Hangi yasal düzenlemeler uygulanıyor?”

İlaçlamayı yapan şirketler ‘Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ kapsamında çalışmak zorundadır. Yönetmelik, 27 Ocak 2005’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kullanılacak maddeler ‘biyosidal ürün’ olarak adlandırılır ve Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre belirlenen etken madde miktarlarıyla düzenlenir. Ürünler yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmışsa kullanılabilir. Yönetmelik sorumlulukları da açıkça tanımlar: Kaza ve zehirlenmelere karşı gerekli tedbirlerin alınmasından, herhangi bir kaza ve zehirlenme halinde ilkyardımın yaptırılmasından ve tedavi kuruluşuna sevkten ekip sorumlusu, mesul müdür ve işyeri sahibi ayrı ayrı sorumludur.”

“Neden gerçek sorun olan “denetim eksikliği” tartışılmıyor?”

Tartışma bilinçli biçimde otel, yemek veya acil hekimi üzerinden yürütülmektedir. Oysa asıl sorulması gereken şunlardır: Otel en son ne zaman denetlendi? Uygunsuzluk tespit edildi mi? İlaçlama kayıtları tam mıydı? Kullanılan kimyasalın kontrolü kim tarafından yapıldı? Türkiye’de denetim birimleri hem personel hem uzmanlık açısından ciddi biçimde zayıflatılmıştır.

“Alüminyum fosfit ile alüminyum fosfat neden karıştırılıyor?”

Kamuoyunda oluşan bilgi kirliliğine dikkat çekilen açıklamada, kullanılan kimyasalın niteliği ve etkileri hakkında şu bilgiler paylaşıldı:

“Kamuoyunda sıkça yanlış kullanılan ‘alüminyum fosfat’ ifadesi teknik olarak yanlıştır. Ölümle ilişkilendirilen madde alüminyum fosfittir. Nemle temas ettiğinde fosfin gazı açığa çıkartan bu madde dakikalar içinde öldürücüdür. Alüminyum fosfat ise gıda ve ilaçlarda kullanılan, toksisitesi düşük bir bileşiktir. İsim benzerliği yanlış bilgilendirmeye yol açmaktadır. Fosfin gazı hücresel solunumu durdurur, çok hızlı şekilde solunum yetmezliği, aritmiler ve çoklu organ yetmezliği oluşturur. Antidotu yoktur. Bu nedenle kritik nokta tedavi değil, doğru kullanım ve denetimdir. Alüminyum fosfit yalnızca lisanslı personel tarafından, tamamen boşaltılmış alanlarda ve kayıt tutularak uygulanabilir. Turizm işletmelerinde risk daha yüksektir çünkü aynı yapıda yüzlerce kişi konaklamaktadır.”

OTELLER VE RESTORANLAR YETERİNCE DENETLENİYOR MU?

Türkiye’de denetim yetkisinin Sağlık Müdürlükleri, Tarım ve Orman Müdürlükleri, belediyeler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında dağınık olduğuna işaret edilen açıklamada; denetimlerin çoğunun önceden haber verilerek yapıldığı, sürelerinin kısa ve yaptırımların etkisiz olduğu kaydedildi.

“YOKSULLUĞUN ARTMASI HALK SAĞLIĞINI NASIL ETKİLİYOR?”

Ekonomik krizin halk sağlığı üzerindeki etkisine de değinilen açıklamada, “Ekonomik kriz dönemlerinde hijyen koşulları bozulur, ucuz ve riskli ürünlere yönelim artar, gıda zehirlenmeleri çoğalır ve işletmeler maliyet baskısıyla daha tehlikeli kimyasallara yönelebilir. Denetim birimleri de aynı dönemde zayıflamaktadır. İlk değerlendirmeyi yapan hekim neden hedef gösteriliyor? Bir acil hekiminin otelde hangi kimyasalın uygulandığını bilmesi mümkün değildir. Hekimi hedef göstermek, yapısal sorunların üzerini örten bir manipülasyondur. Asıl sorumlular kimyasalı uygulayanlar, otelin denetim durumu ve kayıt-kontrol süreçlerinden sorumlu birimlerdir.” tespiti yapıldı. TTB, açıklamanın sonunda benzer trajedilerin yaşanmaması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

  • Kimyasal kullanım protokolleri sıkılaştırılmalıdır.

  • Denetim ekipleri güçlendirilmeli ve bağımsızlaştırılmalıdır.

  • Tüm uygulama kayıtları dijital ve izlenebilir hâle getirilmelidir.

  • Turizm işletmelerinde şeffaf denetim zorunlu olmalıdır.

Açıklamada, “Türkiye’de halk sağlığı ancak insan yaşamını merkeze alan, kurumsal kapasitesi güçlendirilmiş ve topluma karşı hesap verebilir bir sistemle korunabilir. Böcek ailesinin ölümü, bu sorumluluktan kaçmanın mümkün olmadığını bir kez daha göstermiştir” denildi.