TranSylvania: Hayal Kırıklıklarımızın Masalsı Yolculuğu

Kaynak (X)

Tony Gatlif Sinemasında Aşkın, Yersizliğin ve Arayışın Hikâyesi

Tony Gatlif’in Transylvania filmi, yalnızca bir yol hikâyesi değil; aynı zamanda insanın kendi iç coğrafyasına yaptığı masalsı bir yolculuk. Film, ilk bakışta Doğu Avrupa’nın tuhaf, büyülü, zaman zaman da tekinsiz atmosferinde geçiyor gibi görünse de aslında hepimizin içindeki “başka bir hayat” arzusuna, o arzunun yarattığı hayal kırıklıklarına ve yeniden doğma ihtimaline dair derin bir anlatı kuruyor.

Gatlif’in Transylvania’sı bir ülke değil; bir ruh hâli. Yoklukların, acıların, dalgalı sevinçlerin, savrulmaların, arayışların ülkesi. Filmin başkarakteri de tam bu ruh hâlinin içinde savruluyor: Yeni bir yaşam kurma umuduyla geldiği bu diyarda, aradığı mutluluğun aslında her adımda biraz daha uzaklaştığını fark ediyor. Tüm hayal kırıklıklarıyla ülkesine geri döneceği anda karşısına çıkan bir yabancı, hikâyenin akışını ve kadının tüm kaderini değiştiriyor.

Kaynak (X)

Bu andan itibaren film bir aşk hikâyesine dönüşüyor; ama sıkışmış duvarların arasında yaşanan steril bir aşka değil, mevsimleri iliklerine kadar hissettiren, doğanın kucağına bırakılmış, kimi zaman hırçın, kimi zaman dingin, kimi zaman absürt, ama her zaman canlı bir aşka. Gatlif’in kamera dili ve müzikleri, bu yolculuğu daha da büyülü bir masala dönüştürüyor.

Masalın içine zamanla hüzün, acı ve zorluklar karışıyor. Hikâyeye bir çocuk dâhil oluyor. Baba figürü, bu yeni hayatın ağırlığı karşısında sendeleyerek yeni bir arayışa çıkıyor. Çocuğun getirdiği sorumluluk ve tuhaflıklarla boğuşsa da sonunda yol onu, olması gereken yere — sıcak, müzikle dolu, huzurlu bir haneye — geri götürüyor. Film, baba figürünün o eve kendini yeniden atmasıyla, hikâyenin asıl çözülme ânını kuruyor: Bütün acılar, dağılmalar, arayışlar bir anda anlam kazanıyor. Çünkü Transylvania’nın masalı, evine dönünce tamamlanıyor.

Kaynak (X)

Transylvania, aslında hepimizin hikâyesi. Ümidin peşinden giderken yaşadığımız hayal kırıklıkları, yollarda bulduğumuz tesadüfi aşklar, bizi dönüştüren yolculuklar, acıyla karışık güzellikler ve sonunda içimize çöken o derin huzur… Tony Gatlif’in sineması, bunları bir masal gibi anlatıyor; ama masalın büyüsünü, acının gerçekliğiyle birlikte taşıyarak.

Transylvania, nihayetinde bize şunu söylüyor:
Bazı yolculuklar başka bir ülkeye değil, kalbimizin en kırılgan yerine yapılır.
Ve oradan dönen herkes, artık aynı insan değildir.

TranSylvania: Hayal Kırıklıklarımızın Masalsı Yolculuğu was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.