Kız çocukları doğdukları andan itibaren korunmaya muhtaç ve güçsüz olarak görülür. Bu bakış açısı kültürel ve yanlış dini etmenlerle beslenerek yetiştirilme biçimine yansır. Ev işleri ve sosyallik gibi unsurlar, kız çocuklarına öncelikli olarak öğretilir.
Oysa adaletli bir aile ortamında, kız çocuğuna temizlik öğretiliyorsa erkek çocuğuna da öğretilmelidir. Kız çocuklarına saygı öğretilirken, erkek çocuklarına da saygı duymayı öğretmek gerekir. Ancak toplumun büyük kesiminde erkek çocukları “saygı gösterilmesi gereken kişi” olarak konumlandırılır. Bu da ilerleyen yaşlarda eşitsiz bir bakış açısının yerleşmesine yol açar.
James Allen’ın dediği gibi: “Kendi görüşlerini doğrunun standartı belirleyen kişi, kendisi gibi olmayan herkesi yanlış görür.” Aile içinde farklı cinsiyetlere farklı sorumlulukların yüklenmesi, çocukların adalet duygusunu zedeler.
Ailede Eşitsizliğin Yansımaları
Toplumda erkek çocukları çoğunlukla ailenin “umudu” olarak görülür; kız çocuklarının başarısı ise göz ardı edilir. Bu tutum, kültürel alışkanlıklarla nesilden nesile aktarılır. Çoğu evlilikte ortak iş paylaşımı yoktur. Erkek, basit bir eşyayı mutfağa götürmekten bile kaçınabilir; bu ve buna benzer durumlar, çocukların bilinçaltına erkeklerin ayrıcalıklı olduğu mesajını verir.
Böyle bir ortamda yetişen erkek çocukları, bu durumu normal kabul eder. Kadının sürekli hoşgörülü davranması, erkeklerin sorumluluk almamasını pekiştirir.
Evlilik ve Sorumluluk
Evlilik, iki insanın hayatını birlikte sürdürmesidir. Kadının görevleri olduğu gibi erkeğin de sorumlulukları vardır. Hatta toplumda sanılanın aksine, erkeklerin ev içinde de görev alması gerekir.
Erkekler fiziksel ve zihinsel açıdan daha dayanıklı olma potansiyeline sahiptir; bu yüzden yalnızca dışarıda çalışmakla kalmayıp, ev içinde de küçük işlerde eşine destek olabilecek güç ve sorumluluğa sahiptir.
Örneğin, tüm gün ev işleriyle uğraşmış eşine saygı gösterip küçük ihtiyaçlarını kendi karşılayan erkek, çocuklarına da sorumluluk bilinci aşılamış olur.
Sonuç
Sağlıklı bireyler, adaletli bir aile ortamında yetişir. Kadın ve erkek cinsiyet olarak farklıdır; bu yüzden eşitlik aramak gerçekçi değildir. Önemli olan, her çocuğun farklılığına rağmen adaletli bir ortamda sorumluluk, saygı ve görev bilinciyle yetişmesidir. Çocuklara doğru değerler aktarılmadığı sürece, toplumsal roller ve cinsiyet kalıpları nesilden nesile devam eder.
Toplumsal Cinsiyet Rolleri was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.
