Photo by Austris Augusts on Unsplash
Başkalarının cümlelerinde kensini arayanların sığınağı.
Tırnak işareti, kendi cümlesine güvenemeyenlerin kaçış noktası değildir;
duyduklarını kendi sesine benzetenlerin başvurduğu küçük bir sihirdir.
Çünkü bazen susarsın…
ama biri tam da senin sustuğun yerden konuşur.
Sen “ben böyle hissediyorum” diyemezken,
başkası senin ruh halini parantezsiz özetlemiştir.
Ve işte o an, tırnak açarsın:
"Bak, ben söylemedim ama bu tam da ben…"
Tırnak işareti bazen bir kopya, bazen bir kabul mektubudur.
“Ben de böyle düşünüyorum ama söyleyecek cesaretim yoktu” demenin
edebi yolu.
Yani tırnak işareti aslında kopya çekmenin değil,
gönüllü yakalanmanın işaretidir.
Birinin cümlesinde saklanırsın;
çünkü kendininkiler ya fazla çıplaktır,
ya da hiç giyinmemiştir.
İnsan bazen sadece içini dökmez,
dışardan içeriye doğru yaşar duygularını.
Bir şarkı sözüne tutulur mesela,
bir film repliği seni darmadağın eder…
sonra tırnak açarsın.
O cümleye kıyısından dokunmak yetmez artık;
onu çerçeve gibi hayatına asarsın.
Tırnak işareti bazen romantik, bazen trajik, bazen de komiktir.
Çünkü insanlar her şeyi kendi cümleleriyle anlatamaz.
Ama başkasının cümlesini sahiplenirken,
bir anlamda kendini de açık eder.
Herkesin “paylaştığı” o klişe cümleler vardır ya,
“Kalbim kırık ama kimse bilmiyor.”
“Sevdiğim beni hiç sevmedi.”
“Giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir.”
İşte onların tırnak içinde olmasının sebebi:
hepimizin içinde bir yerlerde aynı hikâyeye ait olmalarıdır.
Tırnak işaretiyle başlar bazen bir dostluk,
bir aşk, bir terapi…
Çünkü "ben de aynı şeyi hissettim" cümlesi,
paylaşılan bir tırnak içinden geçerek gelir.
Ve bazen de o tırnak hiç kapanmaz.
Çünkü bazı duyguların sonunu nokta değil,
hep bir alıntı başlatır.
İletişim adresi:
İnstagram adresi: Nuri SENCER
Tırnak İşareti (“ ”) was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.