TES illüzyonu!

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) 2026-2028 dönemi Orta Vadeli Programı (OVP) ile yeniden gündeme geldi. OVP’de şu hedefe yer verildi: “Otomatik Katılım Sistemi (OKS)’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacaktır.”

Bu hedef 2025-2027 dönemi OVP’de de aynı şekilde yer alıyordu. Hedef olarak 2025. 4. çeyrek konulmuştu. Bunun üzerine 16 Eylül 2025 tarihli BirGün’de “Dikkat: TES tuzağı!” başlıklı yazıyı kaleme almıştım. Yeni OVP ile TES için bu kez 2026 2. çeyrek hedefi konmuş durumda.

ESKİ BİR TUZAK!

TES yeni bir konu değil, yıllardır gündemde! Vazgeçmiyorlar! Tamamlayıcı emeklilik sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefi AKP’nin 12 Haziran 2011 seçimleri için hazırladığı “Hedef 2023” programında yer aldı. “Hedef 2023” tutmayan hedefleri ile biliniyor! Enflasyon tek haneli sayılara inecek, kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak, ihracat 500 milyar doları aşacak ve işsizlik yüzde 5’e düşecekti!

2023’te ne oldu peki?  Kişi başına milli gelir dolar kurunun baskılanmasına rağmen 13 bin dolar civarında, ihracat ise 255 milyar dolar olarak gerçekleşti. Açık işsizlik yüzde 9,4 olurken enflasyon ise yüzde 64 oldu! AKP’nin hiçbiri tutmayan “Hedef 2023” propagandasının doğal olarak TES hedefi de tutmadı!

Daha sonra 10. Kalkınma Planında (2014-2018) TES hedefine yer verildi. 10. Planda ayrıca “bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi oluşturulacaktır” hedefi de yer aldı. 11. Kalkınma Planında da (2019-2023) tamamlayıcı emeklilik kurumlarının geliştirilmesi hedefine yer verildi. Planda bireysel emeklilik sistemi (BES) ile bireysel kıdem tazminatı fonunun entegre edileceği açıkça yazıldı. Son olarak 12. Kalkınma Planında (2024-2028) işveren katkısını da içeren ikinci basamak emeklilik sistemi olarak TES’in kurulacağı hedefi açıkça yer aldı.

Yeni dönemin OVP’sinde yer alan TES yıllardır gündemde olan AKP’nin eski hedefin tekrarından ibarettir.

Yapılmak istenen hâlen var olan ve bireysel emeklilik sistemi kapsamında girişin zorunlu ancak ayrılmanın serbest olduğu otomatik katılım sisteminin (OKS) tamamlayıcı emeklilik sistemine dönüştürülmesidir. OKS ile halen çalışanlardan yüzde 3 kesinti yapılıyor. Bu kesintiye devlet de yüzde 30 katkıda bulunuyor. Belirli bir süre sistemde kalma karşılığında bu miktar toplu para veya aylık olarak katılımcıya geri ödeniyor. Bu sisteme katılım otomatik ancak ayrılmak mümkün. Sistemde kalma zorunluluğu yok.

İşte TES ile bu sisteminin genişletilmesi ve zorunlu hâle gelmesi öngörülüyor. İddia ise “ikinci emekli aylığı” ödeneceği!

Ancak 2017’de başlayan OKS’nin “istenen” sonucu verdiğini söylemek mümkün değil. Güncel Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerine göre OKS’ye toplam 21,7 milyon katılımcı giriş yapmasına rağmen bunların çok büyük bölümü sistemde kalmadı. Hâlen sistemde 7,7 milyon katılımcı var. Toplam fon büyüklüğü ise 116,4 milyar TL civarında. Kişi başına ortalama fon büyüklüğü 15 bin lira civarında.

OKS çalışanlar tarafından benimsenmedi. Benimsenmeyen OKS yerine şimdi zorunlu bir model olarak TES’i getirmeye çalışıyorlar.

40 KATIR MI 40 SATIR MI?

Kamuoyuna “ikinci emekli aylığı” olarak sunulan TES’in en önemli boyutu, kaynağının ne olacağıdır. Hükümet henüz ayrıntıları açıklamadığı için bu konu belirsizliğini koruyor. İki olasılık söz konusu:

Kıdem tazminatının bir bölümünün (30 günün 11 günü) TES primine dönüştürülmesi.

Hâlihazırda OKS’de gönüllü olarak kesilen %3’lük kesintinin kalıcı hale getirilmesi ve üzerine cüzi bir işveren katkısı eklenmesi.

11. Kalkınma Planı’nda tamamlayıcı emeklilik sistemi açıkça kıdem tazminatı ile ilişkilendirilmişti. Muhtemelen geçmişte gelen ve gelebilecek büyük tepkiler nedeniyle 12. Kalkınma Planı ve OVP’de TES’in kaynağı konusunda açık bir ifadeye yer verilmedi.

Ancak işverenler, TES’in kendilerine yeni yük getirmesini istemediklerini açıkça ifade etti. Dolayısıyla işverenlerin ek prim ödemeyeceği biliniyor. İşçiler ve sendikalar da ek prime karşı çıkacaktır. Bu durumda geriye tek kaynak kalıyor: Kıdem tazminatı.

Kamuoyunda yer alan ve hükümet tarafından basına sızdırıldığı anlaşılan çeşitli haberlerde, TES’in kaynağının kıdem tazminatı olduğu açıkça belirtiliyor. Bu nedenle, TES için kıdem tazminatının bir bölümüne el konulması kuvvetle muhtemeldir.

Ancak kamuoyundaki tepkileri yumuşatmak amacıyla, konunun kıdem tazminatıyla ilgisi olmadığı öne sürülüyor. Hükümete yakın bazı gazetelerde de TES’in kıdem tazminatıyla ilişkili olmadığı, bunun yerine OKS’ye yapılan %3’lük kesintinin kalıcı hale getirileceği ve işverenlerin de buna %0,5 veya %1 oranında katkı yapacağı ifade ediliyor.

OVP’de yer alan “Otomatik Katılım Sistemi (OKS)’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacaktır” ifadesi de bu seçeneğin masada olduğunu gösteriyor.

Dolayısıyla:

Ya kıdem tazminatının bir bölümü TES’e dönüşecek.

Ya da çalışanlardan %3 ek kesinti yapılacak.

TES’te bütün yollar işçinin cebine çıkıyor. Kısaca TES, “40 katır mı, 40 satır mı” seçeneğini dayatıyor.

KIDEM TAZMİNATI HEDEFTE

TES’in kurulması için muhtemelen iki gerekçe öne sürülecek:

1-Çalışanların kıdem tazminatını zaten alamadığı ve TES yoluyla kıdem tazminatının güvence altına alınacağı

2-“İkinci emekli aylığı” safsatası

Kıdem tazminatı hakkıyla ilgili çok büyük sorunlar yaşandığı biliniyor. İşçilerin büyük bir bölümü kıdem tazminatına erişemiyor. İşverenler ya ödemiyor ya da geciktiriyor. Bu nedenle çok sayıda çalışan kıdem tazminatından mahrum kalıyor.

Dahası, kıdem tazminatına hak kazanma koşulları nedeniyle iş değişikliği de zorlaşıyor. Ancak tüm bu sorunlar, kıdem tazminatının önemini ortadan kaldırmaz. Kıdem tazminatı hem iş güvencesidir hem de emeklilikte mali bir güvencedir.

O nedenle:

Kıdem tazminatına erişim kolaylaştırılmalı.

İşçinin kendi isteğiyle işten ayrılması durumunda da ödenmeli.

İşverenlerin kıdem tazminatı çökmelerine son verilmeli.

Kıdem tazminatı bir bireysel sigortacılık kaynağı olarak kullanılmamalı.

Sosyal güvenlik devletin görevidir. Bu sistem kamusal kalmalı ve güçlendirilmelidir. Kıdem tazminatı, TES için heba edilemez.

Kıdem tazminatını kullanmazlarsa geriye tek seçenek kalıyor: İşçiden yeni kesintiler. Zaten düşük olan ücretlerden yüzde 3-4 oranında ek kesinti, yeni bir kayıptır.

“İKİNCİ AYLIK” SAFSATASI!

TES ile emeklilere ikinci bir “emekli maaşı” verileceği iddia ediliyor. Oysa bu iddia:

Mevcut emeklilik sisteminin vahim durumda olduğunu,

Emekli aylıklarının yetmediğini,

Hükümetin sosyal güvenlik sistemini özelleştirme niyetini örtmektedir

Tamamlayıcı sağlık sigortası ne kadar saçma ise ve sağlığın özelleştirilmesi anlamına geliyorsa tamamlayıcı emeklilik istemi de öyledir.

AKP Hükümeti emekli aylıkları için bütçeden daha fazla kaynak ayıracak yerde bu kaynakları kısmayı hedeflerken emeklilere şaşırtmaca yapıyor. Hükümet emeklilere “emekli aylıklarını artırmayacağız. Siz en iyisi kıdem tazminatını bize verin veya ek prim verin biz de emekli olduğunuzda size emekli aylıkları üstüne bir harçlık ekleyelim” demeye getiriyor.

Ancak gerçek şu:

TES kamusal bir sistem değil.

Primler özel fonlar aracılığıyla değerlendirilecek.

Getiriler belirsiz, sistem piyasa risklerine açık.

Sabit gelir garantisi yok.

TES ile “ikinci emekli aylığı” ödeneceği iddiası safsatadır. Dolayısıyla bu sistemde sosyal sigorta sisteminde olduğu gibi sabit bir gelir garantisi mümkün değil. Dahası öngörülen toplam prim kesintisiyle (yaklaşık yüzde 3-4 civarı) ikinci bir emekli aylığı ödenmesi mümkün değil. 

Mevcut sosyal güvenlik sisteminde, emeklilik gibi uzun vadeli riskler için işçi ve işveren payı toplamı brüt ücretin yüzde 20’sini bulmaktadır. Devlet, bu sistemi ayrıca bütçe transferleriyle desteklemektedir. Bu denli yüksek bir prim oranının bile yetersiz kaldığı ve düşük emekli aylıklarına yol açtığı bir ortamda, kaynağı ne olursa olsun yüzde 3-4 gibi çok daha düşük bir primle TES üzerinden anlamlı bir ‘ikinci emekli aylığı’ ödemek matematiksel olarak imkânsızdır.

Nitekim hâlen uygulanmakta olan otomatik katılım sistemine dayalı bireysel emeklilik sisteminin getiri projeksiyonları ikinci emekli aylığı iddiasının safsata olduğunu göstermektedir. 

DİKKAT: HAYAL SATIYORLAR!

TES’ten ikinci emekli aylığı alabilmek için brüt ücretin yaklaşık yüzde 35’i kadar prim kesintisi gerekir. Yüzde 3 prim kesintisiyle (kaynağı ne olursa olsun) ikinci emekli aylığı olmaz. 30 yıl sonunda yüzde 1 yıllık reel getiriyle ödenecek emekli aylığı 1000-1500 TL civarında olur. Kuşkusuz bu miktarlar enflasyon arındırılmış sabit fiyatlarla tahmini miktarlardır.

Brüt ücretinden ek olarak ayda yüzde 36 prim kesilmesini kabul edenler için TES’ten elbette ikinci emekli aylığı alma ihtimali var! Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) projeksiyonlarına göre:

Yüzde 3 primle, 30 yılsonunda, %1 reel getiriyle ödenecek maaş: 1.000 – 1.500 TL.

Yüzde 36 prim oranı ve aynı koşullarla, emekli aylığı: 16.808 TL.

Öte yandan TES emeklilik sisteminin kısmen özelleştirilmesi anlamına da gelecektir. Aslolan kamusal emeklilik sistemidir. Yapılması gereken kamu emeklilik sistemini güçlendirmektir. İsteyen elbette kendi bireysel tasarruf emeklilik planını ayrıca yapar. Ancak kamusal insanca bir emekli aylığının güvence altında olması gerekir.  

Bir yandan bütçeden sosyal güvenliğe ve emeklilik sistemine daha fazla kaynak ayırarak öte yandan kayıt dışı istihdamı düşürerek ve kayıtlı istihdamı artırarak, işverenlere sağlanan prim teşviklerini azaltarak kamusal sosyal güvenlik sistemini güçlendirmek mümkündür. 

TES ya kıdem tazminatına veya işçinin cebine çökme planıdır. Sendikalardan güçlü bir tepki gelirse uzun bir süredir yaptıkları gibi konuyu yine erteleyecekler veya kamuoyu oluşturabilirse kıdem tazminatını ikinci emekli harçlığı için heba edecekler. Bunu başaramazlarsa bu kez otomatik katılım sistemini zorunlu ve kalıcı hale getirecekler ve ek kesintiler getirecekler.  Çalışanlar ince tasarlanmış (sofistike) bir tuzak ile yüz yüzedir. TES “ya kırk katır ya kırk satır” dayatmasıdır ve bir illüzyondur.