Temel Conta davası yine ertelendi

İlayda SORKU 

Aylardır sendika düşmanlığına karşı direnen Temel Conta işçileri, patron Tamer Kip’in grev kırıcılığı girişimlerine rağmen sürdürdükleri mücadeleyi hem sokakta hem de mahkeme salonlarında sürdürüyor. 

İşverenin grev kırıcılığına karşı açılan davada, Bayraklı Adliyesi Ek Binası 4. İş Mahkemesi’nde görülen duruşma bir kez daha ertelendi. 

Duruşmada işçilerin avukatı İrfan Taşkın, patron Tamer Kip’e yönelik maddi ve manevi tazminat davası açılacağını belirtti. Mahkeme, 12 Aralık’ta iş yerinde keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 8 Ocak 2026 tarihine erteledi. Duruşmanın ardından açıklama yapan Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ile emekçiler, geri adım atmayacaklarını vurguladı. 

“Biz üretmek, çalışmak, kazanmak, kazandırmak istiyoruz” diyen Çakmak, “Ama birileri masaya gelmiyor, bütün kamuoyuna algı operasyonunu sürdürüyor. Masaya gelmediği takdirde işçiyi yılgınlığa düşüreceğini, pes ettireceğini düşünüyor” dedi. 

TESLİM OLMAYACAĞIZ

İşverene seslenen Çakmak, “Ya masaya gel bu işi bitirelim ya da sonu neye varırsa varsın mücadeleyi sürdüreceğiz. Masaya oturmamak nedir? Biz suç mu işledik? Sendikal mücadele vererek, örgütlenerek, anayasal hakkımızı kullanarak bugünlere geldik. Ya bu masaya oturacaksın ya da bir taraf olacaksın. Çünkü teslim olmayacağız” şeklinde konuştu. 

Daha sonra işçiler adına Sinem Kaya tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Sendika hakkımızı kullandığımız günden beri işveren, bu hakkı ayaklar altına aldı. Grevimizi kırdı, işyerindeki arkadaşlarımızı bize karşı kışkırttı. Grev çadırımıza kamera taktı, bizi gözetledi. Dinlediğimiz müzikten, attığımız slogana kadar her davranışımızı şikayet konusu yaptı. Biz hakkımızı aradıkça, işveren yasaları da, yargıyı da, kolluğu da kendi çıkarı için harekete geçirmeye çalıştı. Peki biz ne yaptık? Direndik. Direnmekle kalmayıp, hukukun ve adaletin gerçekten var olup olmadığını görmek için hakkımızı mahkemede de aradık. Madem bu ülke bir hukuk devleti, Madem bu ülkenin Anayasasında ‘sendika, grev, toplu sözleşme haktır’ diye yazıyor, o halde bu haklara saldıran işvereni yargı önüne çıkarmak istedik. Ne mi oldu? Bir yıl geçti, işveren hakkında hala ceza davası açılmadı.” 

SINIF KAVGASI VAR

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ihbarda bulunduklarında idari para cezası dışında hiçbir yaptırım uygulanmadığına vurgu yapan Kaya, “Tam 337 gün sonra mahkeme işverenin grev kırıcılığını tespit etti ama ne yazık ki bu kararın da işveren nezdinde bir yaptırımı yok. Ve anladık ki; bu ülkede sendika hakkı yok, toplu sözleşme hakkı yok, grev hakkı yok, işçi sağlığı yok, iş güvenliği yok, insanca yaşam hakkı yok, adalet yok, denetim yok, hesap soran yok, işçinin alın teri kutsal diyen çok, ama o alın terinin hakkını veren yok” dedi. 

Ülkede sendikasızlaştırma, grev kırıcılığı, işveren cinayetleri, meslek hastalıkları, emeğin yağması, taşeronlaştırma, işten atma, işsizlik ve açlık sınırında yaşam olduğunu belirten Kaya, açıklamayı şu sözlerle sonlandırdı: “Ama herkes bilsin ki; bu ülkede bir de sınıf kavgası var. Bu ülkede mücadele var. Bu ülkede inat var, umut var ve biz varız! Direnen işçiler var. Dayanışan emekçiler var Sendikal hakları savunan, emeğine, onuruna, geleceğine sahip çıkan işçiler, işsizler, öğrenciler, kadınlar var. Ve biz var oldukça, bu topraklarda emeğin yağmasına, hukuksuzluğa karşı mücadele de var olmaya devam edecek.”