TBMM 28’inci Dönem 4.Yasama Yılı açılışı nedeniyle TBMM Tören Salonu’nda düzenlenen resepsiyona katılan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
TBMM 28. Dönem 4. Yasama yılı açılışı sonrası yapılan resepsiyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında siyasi parti liderleri bir süre görüştü. Erdoğan’ın TBMM Tören Salonu’nda bulunan Mermerli Salon’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la bir araya gelmesiyle başlayan toplantıya daha sonra resepsiyona katılan siyasi partilerin liderleri de davet edildi. Kurtulmuş, bu görüşmenin içeriğine ilişkin şunları söyledi:
“Bu tablo başlı başına Türkiye demokrasisi bakımından fevkalade önemli. Bütün siyasi görüşlerin fikri ve siyasi mücadele alanının TBMM olduğunu on yıllar boyunca söylüyoruz. Terörsüz Türkiye’yle ilgili çalışmaların başladığı bu salonda partiler arasında ciddi ve kuvvetli bir diyalog zeminini oluştuğunu görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Meclis’e gelmesinden sonra Başkanlık Divanı’ndaki odada Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanları, İYİ Parti ve diğer partilerin başkanları geldiler. Nihayetinde bir sıcak sohbet gerçekleşti. Ardından Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Meclis’in resepsiyonuna gelmesiyle burada Mermerli Salon’da çay, kahve içme imkanı oldu. Katılan bütün siyasi partilerimizin başkanlarına ve temsilcilerine teşekkür ediyorum.”
Kurtulmuş, CHP grubunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımını gerekçe göstererek 1 Ekim özel oturumuna ve açılış resepsiyonuna katılmamasına ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir şey söylemek istemem, partilerin kendi kararıdır, kendi ortaya koydukları siyasi görüştür. Gönlümüz arzu ederdi ki CHP de buradaki toplantıda olsun. 1 Ekim bizim için önemli, orada bütün siyasi partilerimizin olması Cumhurbaşkanı’mızın fikirlerini kabul ettikleri anlamına gelmez ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir tane Cumhurbaşkanı var. Sistem gereği Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olduğunu ben de biliyorum ama bütün bu siyasi farklılıklara rağmen siyasi nezaket ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu özel oturumda bütün siyasi partilerinin olmasının daha şık olacağını bize söylüyor. Keşke CHP de Genel Kurul Salonu’nda olsaydı.”
“DÜNYA MİLLETLERİ İSRAİL’İ YALNIZLAŞTIRDI”
İsrail’in Sumud filosuna olası müdahalesinin etkileri hakkında gelen soruya da Kurtulmuş şöyle yanıt verdi:
“İsrail’in tarihi bakımından BM Genel Kurulu bir dönüm noktası. İsrail bu kadar büyük gücüne, arkasına aldığı güçlü devletlere rağmen medyada, finans çevrelerinde, siyasette, askeri alandaki kendisini kuvvetli gördüğü bir noktada İsrail’in soykırımcı, katil Başbakanı kürsüye çıktığı zaman BM salonu bomboş hale geldi. Dünya milletleri İsrail’i yalnızlaştırdı. Bundan sonra da yalnızlaşma süreci devam edecektir. Küresel kararlılık filosu uluslararası sularda hareket ediyor ve uluslararası sularda da bütün gemilerin seyrüsefer güvenliği korunmuştur. İsrail’in böyle bir delilik yapmayacağı kanaatindeyim. Eğer yaparsa bunun sonuçlarının İsrail bakımından fevkalade hazin olacağı ortadadır.
Bütün dünyanın nefretini toplamış olan bir hükümetten bahsediyoruz. Dünyada bu anlamda geniş kitlelerin nezdinde meşruiyetini kaybetmiş bir İsrail hükümetinden bahsediyoruz. Dolayısıyla böyle bir saldırganlığı, bu kadar büyük bir vahşeti yeni bir adım olarak ortaya koyarsa dünyanın birçok yerinde çok daha güçlü bir İsrail karşıtı, Netanyahu karşıtı bir dalga ortaya çıkar. Böylesine ileri bir adımı atmayacaklarını düşünüyorum.”
“TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİK STANDARTLARI BAKIMINDAN BİR EŞİĞİN DAHA AŞILACAĞINA YÜREKTEN İNANIYORUM”
Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarındaki uzlaşı ortamının yeni anayasa çalışmalarına katkısı olup olmayacağına ilişkin soruya şu cevabı verdi:
“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’yla anayasa ve diğer yasa çalışmaları birbirinden tamamen alakasız konulardır. Ancak bu komisyonda bu kadar farklı siyasi partiden 51 milletvekilinin bir araya gelmesi, aldığı kararları ittifakla alması, hemen hemen çok farklı siyasi fikirleri büyük bir olgunlukla dinlemesi ve bugüne kadar komisyon çalışmalarının sürdürülmesi aslında tam da aradığımız, özlediğimiz olgun demokratik ortamın önemli bir yansımasıdır. Ümit ederim ki burada oluşan siyasal iklim, TBMM’nin geneline sirayet eder ve tabii bu çalışmalar içerisinde hem yasa yapma çalışmaları bakımından hem de toplumun büyük bir beklentisi olan yeni, özgürlükçü, katılımcı, demokratik, kapsayıcı bir anayasanın yapılabilmesi bakımından da olgun bir siyasi müzakere ortamını ortaya koyar. Bu çalışmaların sürmesi ve ardından en kısa sürede tamamlanmasıyla birlikte Türkiye’nin demokratik standartları bakımından bir eşiğin daha aşılacağına yürekten inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin en zor konusunu, 50 yıllık terörle ilgili meseleyi halledebilmiş olan bir Meclis, önündeki daha kolay meseleleri de rahatlıkla halleder diye düşünüyorum. Bunların başında da anayasa çalışmaları, Meclis içtüzüğü, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası önde geliyor.”