Aymun MOOSAVİ
İsrail işgal devleti, Filistinlilere yönelik savaşını özelleştirilmiş bir ölüm endüstrisine dönüştürdü. Gazze artık teknoloji şirketlerinin, paralı askerlerin ve danışmanlık devlerinin gözetleme, yerinden etme ve kitlesel ölümleri kâr etmek için organize ettiği bir saha haline geldi. Böylece bir sömürge savaşının yanı sıra, endüstriyel ölçekli imhayı “güvenlik yeniliği” olarak yeniden paketleyip küresel ihraca hazırlayan bir prototip işlevi görüyor.
Veri odaklı ve kâr güdümlü bu model bugün Filistinliler üzerinde denenirken yarın başka yerlerde devreye sokulacak. Giderek artan sayıda özel şirket, soykırımın görünmez eli olarak faaliyet gösteriyor. Hizmetleri, hava saldırıları için hedef belirlemekten kıtlık yaratmaya ve kitlesel yerinden edilmeyi kolaylaştırmaya kadar uzanıyor.
2000’lerin başlarından beri özel askeri şirketler savaş ekonomisinin içine derinlemesine yerleşti. Blackwater (şimdiki adı Academi) ve Dyncorp gibi firmalar, geleneksel olarak ulusal orduların üstlendiği rollere müdahil olarak dönüm noktası yarattı.
Başlangıçta Irak ve Afganistan’daki güvenlik ve lojistik görevlerine odaklanan bu şirketler, operasyonlarını genişletti; muharebe desteği sağlıyor ve Afrika’nın bazı bölgeleri, Yemen ve Haiti dahil dünya çapındaki çatışma alanlarında kilit aktörler haline geliyorlar. İroni ortada: Birleşik Arap Emirlikleri, bu özel askeri şirketler için yeni bir merkez haline geldi. Bu şirketler, paralı askerlerin yerel yetkililerden özel ayrıcalıklar aldığı Körfez ülkesinde sığınak buluyor.
Özel şirketler, uzaktaki müteahhitlerden cezasız bir şekilde faaliyet gösteren aktif savaş ajanlarına evrildi. Bu durum, askeri olmayan personelin siyasi sonuçları sınırsız şekilde etkilemesine olanak veren bugünkü modelin temelini oluşturdu.
Yapay zekânın (YZ) yükselişi, savaş aktörlerinin kapsamını genişletti; gözetleme ve istihbarat toplamada kârlı yeni fırsatlar açtı. İsrail bu modeli benimsedi ama soğuk bir kesinlikle uyguladı. İşgal devletinin dijital beyni sayılan seçkin 8200 Birimi, askeri gözetlemeyi kurumsal teknolojiyle kaynaştırarak dünyanın ilk YZ destekli soykırımına zemin hazırladı. Lavender ve The Gospel gibi araçlar artık Filistinli iletişimlerini tarıyor; lehçe tanıma ve meta veriyi kullanarak otomatik öldürme listeleri üretiyor.
Yapay zekânın önlenemez bir şekilde yükselişi, savaş aktörlerinin kapsamını genişletti; gözetleme ve istihbarat toplamada kârlı yeni fırsatlar açtı.
Bu araçlar, başta Arap lehçelerine odaklanarak Filistinlileri ve diğer Arapça konuşan nüfusları izlemek için tasarlandı. Palantir, Google, Meta ve Microsoft Azure gibi şirketlerin Lavender ve diğer gözetim sistemlerinin geliştirilmesine yardımcı olduğu bildirildi. Körfez devletleri, özellikle Suudi Arabistan, soykırım makinesini besleyen küresel gözetim teknoloji firmalarına yatırım yapıyor.
Yapay zeka sistemleri kimin yaşayacağına ve kimin öleceğine karar verirken, askeri komuta ile kurumsal algoritma arasındaki çizgi neredeyse silindi. İşgalin gözetlemeden suikasta kadar en temel altyapısı dış kaynaklı, rasyonelleştirilmiş ve satılır hale getirildi.
ALGORİTMİK APARTHEID
İsrail ekonomisi militarize kapitalizme dayanıyor. Yalnızca bu yıl için 14,8 milyar dolarlık silah satışları, şu ölçüde acımasız bir pazarlama savına dayanıyor: “Filistinliler üzerinde saha testinden geçti.” Örnek olarak Smartshooter adlı İsrailli firmanın silahları, Haziran 2023’ten beri İngiltere ordusu tarafından 4,6 milyon sterlinlik (5,7 milyon dolar) bir anlaşmayla stoklanıyor. Smartshooter teknolojisi, işgal ordusunun seçkin Maglan Birimi ve Golani Tugayı tarafından Gazze saldırısı sırasında kullanıldı.
Bugün, İsrail’in silah ve teknoloji sektörleri birbirinden ayırt edilemez hale gelmiştir. Gözetleme yazılımları, YZ destekli ölüm listeleri ve otomatik hedefleme sistemleri, tüfekler ve insansız hava araçlarıyla birlikte paketleniyor. Savaş, teknoloji inovasyonu için bir oyun alanı haline geldi ve Gazze, özelleştirilmiş soykırımın mükemmelleştirildiği bir laboratuvara dönüştü. Bu birleşme, Tel Aviv’in işgalini endüstrileştirmesine ve küresel olarak ihraç edilebilen modüler bir boyun eğdirme sistemi yaratmasına olanak tanıdı. Teknolojinin askerileşmesiyle başlayan süreç, çok daha tehlikeli bir şeye evrildi: Soykırımın teknolojileştirilmesine.
İsrail’in soykırım modeli uluslaraçrası alıcılar buluyor. Haaretz gazetesindeki “İsrail savunmasının geleceği neden Hindistan’da yatıyor” başlıklı bir haber, İsrail-Hindistan savunma ortaklığının karşılıklı faydalarını vurguladı.
Tel Aviv için bu, Batı’ya olan bağımlılığı azaltırken, Hindistan ise Batı Asya’da stratejik bir avantaj elde ediyor. 2001 ile 2021 yılları arasında Hindistan, gelişmiş insansız hava araçları ve askeri bileşenler dahil olmak üzere 4,2 milyar dolar değerinde İsrail savunma teknolojisi ithal etti. Daha yakın zamanda Avrupa, 2024’te toplam ihracatın yüzde 54’üne varan oranlarla İsrail’in en büyük silah alıcısı haline geldi. Brexit ve ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin öngörülemezliği sonrasında, Britanya özellikle kendini çok kutuplu düzen içinde anahtar bir oyuncu olarak yeniden konumlandırmak için İsrail ile savunma koordinasyonunu güçlendirdi. Raporlar, Londra’nın Elbit Systems ile yılda 60.000 İngiliz askeri eğitmek üzere 2,69 milyar dolarlık bir anlaşma hazırlığında olduğunu gösteriyor.
Silah endüstrisi artık küresel bir işkolu; savunma, teknoloji ve sistematik baskı iç içe geçti. İsrail’in soykırım modeli, bu kesişmeden doğrudan kâr sağlıyor ve sınırların ötesine yayıldı; uluslararası ortaklar bu başarının sorumluluğunu paylaşıyor.
Özel müteahhitler artık İsrail’in savaş makinesinin her katmanına yerleşmiş durumda, insani yardımı alaycı bir şekilde manipüle etmeleri de dahil.
YENİDEN TASARIM
Özel müteahhitler artık İsrail’in savaş makinesinin her katmanına yerleşmiş durumda, insani yardımı alaycı bir şekilde manipüle etmeleri de dahil. Yardımları kolaylaştırmak için kurulduğu iddia edilen Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF), işgal güçleriyle işbirliği yaptığı, istihbarat depoladığı ve insani yardımla hiçbir ilgisi olmayan özel güvenlik şirketlerini görevlendirdiği ortaya çıktı.
Temel sorun, özel şirketlerin geleneksel insani yardım kuruluşlarıyla aynı etik standartlara tabi olmamasıdır. Bu düzenleme eksikliği, onların işgalin bir uzantısı olarak faaliyet göstermelerine ve yardım kisvesi altında İsrail’in hedeflerini neredeyse hiç hesap verme yükümlülüğü olmadan ilerletmelerine olanak tanıyor. Özelleştirilmiş yardım bu nedenle ikincil bir ayrıntı değil, insani yardımı işgalin başka bir aracına dönüştüren İsrail’in soykırım modelinin merkezi bir bileşenidir.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Gazze Rivierası” planı ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kitlesel sürgün vizyonu, Gazze’nin tamamen yeniden tasarlanmasına dayanıyor. Trump’ın savaş sonrası planı, ekonomik bir merkezin tebaası olmaya istekli bir nüfus gerektirirken, Netanyahu Filistinlilerin temizlendiği ve üzerine yeni yasadışı yerleşim yerleri kuracağı bir toprak hayal ediyor. İmparatorluk modelinden farklı olarak, soykırım modeli bir nüfusun temizlenmesini gerektirir, çünkü bir nüfusu köle haline getirmektense ortadan kaldırmak daha kolay ve daha etkilidir. Bu da savaş sonrası Gazze’nin özelleştirilmesini sadece bir seçenek değil, bir zorunluluk haline getirir.
Financial Times’a (FT) göre, GHF’nin kurulmasından kısmen sorumlu olan ABD danışmanlık şirketi Boston Consulting Group (BCG), daha geniş bir savaş sonrası yeniden inşa planının parçası olarak Gazze’deki nüfusun yer değiştirmesinin maliyetini tahmin etmekle görevlendirildi. Raporlar ayrıca, savaş sonrası ortamı yönetmek ve silah hareketlerini kontrol etmek için ABD’li paralı askerlere daha fazla güvenildiğini gösteriyor ve hem emperyal modelin hem de İsrail’in soykırım modelinin birbirlerine nasıl bağlı olduklarını ortaya koyuyor. İnsani yardım, bu vizyonun gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynadı. BM yetkilileri tarafından “ölüm tuzağı” olarak tanımlanan dört “yardım dağıtım” bölgesi, militarize bölgeler haline geldi ve Filistinlileri Gazze’nin güneyindeki daha da küçük bölgelere sürerek İsrail’in yerinden etme hedefine doğrudan katkıda bulundu. Bu, savaşın geleceği değil. Bu, şimdiki zaman. Ve bu, Gazze’de inşa ediliyor, test ediliyor ve satılıyor.
Kaynak: mronline.org
Çeviren: Atahan Uğur