HABER MERKEZİ
Can Holding soruşturması kapsamında Ciner Grubu’nun bünyesindeki Londra merkezli WE Soda şirketi, “Karapara iddialarının WE Soda ile ilişkisi olmadığını” açıkladı. Açıklamada şirketin ünlü bir hukuk firmasına bağımsız hukuki iç denetim yaptırdığı kaydedildi.
Show TV, Habertürk, BloombergHT gibi varlıklarını Nisan ayında Can Holding’e satan Ciner, 11 Eylül’de Can Grubu’na yönelik “kapapara aklama soruşturmasına” dahil edilmiş ve Türkiye’deki bazı varlıklarının yönetimi TMSF’ye geçmişti. Soruşturmada Turgay Ciner için “tutuklamaya yönelik yakalama kararı” çıkartılmış, Ciner’in oğlu ve grubun bazı yöneticileri de tutuklanmıştı.
BELLİ BİR MOMENTİN ÇIKTILARI
Ekonomi yazarı Mustafa Sönmez, karapara iddiasıyla Can Holding ve Ciner Grubu’a yönelik soruşturmaları değerlendirdi. Sönmez, “Bu tür hadiselerin tam olarak karşılığı ekonomik saikli mi yoksa politik mi bunu anlamak çok kolay değil. Öncelikle operasyona maruz kalan öznelerin itham edildikleri işlerin yıllardır sürdürdükleri biliniyor” dedi.
Sönmez şu ifadeleri kullandı: “Dikkat çekici faaliyetlerle beraber TMSF kayyumundan sonra kendilerinin de ifade ettiği gibi devlet nezdinde de desteklendiler. Ve şimdi olan gelişmelere bakılırsa zamanları geldi, düğmeye basıldı ve bir momentle beraber operasyonlar başladı. Örneğin İş Bankası yönetimindeki bir kişinin Ciner’in içerisinde olması ve Brüksel’de yer alan şişe cam tesisinin CEO’luğuna getirilmesi gibi bir dizi içeriği tam da net olmayan bir fotoğrafta karşımızda duruyor. Ya da Kenan Tekdağ’ın önce ev hapsine alınması ardından yeniden tutuklanması şeklinde gelişen enteresan olaylar da içeriğini tam bilmediğimiz gelişmeler olarak yansıyor. Daha birçok detayla beraber tüm bu yaşananların belli momentler sonucu ortaya çıktığını söyleyebiliriz.”
SİYASİ NİYET VAR
Operasyonlarda siyasi bir niyet olduğunu ifade eden Sönmez’e göre bu durumu sağlayan hem ülkenin hem de mevcut iktidarın içerisinde bulunduğu koşullar. Dolayısıyla bu operasyonlarda başka bir niyet olduğu açık. TMSF eliyle gerçekleştirilen operasyonlar hakkında yapılan AKP içerisindeki fraksiyon çatışmasının ürünü değerlendirmelerinin de bu anlamda bir gerçeklik payı olabilir.
Gelişmelerin siyasi arkaplanıyla birlikte okunması gerektiğine vurgu yapan Sönmez, “Gelinen noktada TMSF kurumu fiili olarak elinde şirket biriktirmeye başladı. Bunu yönetiyorlar, eritip tekrar satıyorlar. Bunu da el değiştirmenin bir aracı olarak kullanıyorlar. Türkiye’de suç ekonomisini oluşturan, toplumsal formasyonun yapısal ayağı olmayan başlayan şey karapara akışı. Ödemeler dengesine bakıldığında 18 milyar doları bulan kaydı belli olmayan bir para mevcut. Ne alındı ne satıldı belli değil” ifadelerini kullandı.
YENİ BİR DİZAYN GİRİŞİMİ
Sönmez şöyle dedi: “Bu veri bile bu işlerin Türkiye coğrafyasında sıradan işler haline geldiğini, kolayca başvurulan ve hayata geçirilen şeyler olduğunu ortaya koyuyor. Bir yanıyla sistem aynı karanlık içerisinde kendini besliyor ama onun nöbetini tutanlar değişiyor ve belli bir hesaplaşma noktasında gücü yeten diğerini oyundan atıyor. Öte yandan bağımsız ve tarafsız yargının da eksikliği, her güç dengesinin kendi yargı ve emniyet uzantılarının bulunması da bu hesaplaşmanın bir başka noktasında kendini gösteriyor. Yani bugün bu yaşananların tamamı devletiyle, bürokratlarıyla, sermaye sahipleriyle birlikte yeni bir siyasi şekillenişin sonuçları.”