Ebru ÇELİK
Ege Bölgesi’nde başta üzüm bağları olmak üzere tüm tarım arazilerini tehdit eden jeotermal kuyuları ve santralları her geçen gün artıyor.
Birçoğu JES olmak üzere enerji santralları ve madenlerin kuşattığı bölgede son 1 ayda 15 yeni proje için çevresel etki değerlendirme süreci başlatıldı.
Tarım arazileri, üzüm bağları ve ormanları yok edilen bölge halkının ise bu kuşatmaya karşı mücadelesi sürüyor.
Son olarak Manisa’nın Salihli ilçesinde SANKO Holding’e bağlı SANJES Enerji A.Ş., Kabazlı Mahallesi’nde 9 jeotermal sondaj kuyusu ve 35 bin metrekarelik sera için ÇED başvurusunda bulundu. Doğrudan tarım arazilerini hedef alan projenin yatırım bedeli 95 milyon TL.
Yaşam savunucuları, Aydın ve Manisa’daki örneklerde olduğu gibi sondajların yer altı sularını kirleteceğini, zeytinliklere ve bağlara zarar vereceğini vurguluyor. Bölgede çok sayıda kuyu bulunduğunu hatırlatan Salihli Çevre Koruma Derneği Başkanı Erdem Durmaz, “Bölge bağcılık yapılan bir bölge. Geçtiğimiz ay aynı şirket JES projelerine ÇED olumlu kararı aldı. Biz hukuki sürecimizi başlattık. Şimdi ‘sera’ diyerek sondajlarına kılıf buluyorlar. Bu başvuru için de olumlu karar çıkarsa dava açacağız. Yine geçtiğimiz ay Dolmabahçe Enerji şirketi de ÇED olumlu kararı aldı. O projeye karşı da hukuki sürecimizi başlattık. Manisa’nın tarım arazileri son yıllarda şirketler tarafından tehdit altında. SANJES Enerji, bundan 15 yıl önce de bölgeye konmaya çalışıyordu” ifadelerini kullandı.
Durmaz, ayrıca jeotermal santrallarının doğaya ve insan sağlığına verdiği zarara dikkat çekerek, “Jeotermal, yer altındaki sıcak suyun çıkarılıp enerjisinden elektrik üretilmesi demek. Normalde çıkarılan suyun aynı derinliğe basılması gerekirken masraflardan kaçmak için daha sığ noktalara bırakılıyor. Bu da tarımı, toprağı ve sağlığı mahvediyor. O çıkan beyaz dumanın içinde hidrojen sülfür var. Bu madde astım ve KOAH gibi hastalıkların başlıca sebebi. Yani ‘temiz enerji’ denilen şey aslında bağlarımızı yok ediyor, insan sağlığını tehdit ediyor” dedi.