SGK Başkanı Raci Kaya gerçekleri anlatmıyor!

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Raci Kaya’nın “Eskiden ‘mezarda emeklilik’ deniyordu, 50-55 yaşta ölüyorduk, şu anda 78 ortalamaya gelmişiz” sözleri kamuoyunda büyük tepki topladı. Raci Bey, 22 Ekim 2025 günü vergi ve sosyal güvenlik mevzuatında değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinin TBMM Plan Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri sırasında açıklamalarda bulundu. Konuşmasında EYT ile birlikte insanların 48 yaşında emekli olduğunu iddia ederek, EYT ile emekli sayısının 3 milyon arttığını da ekledi: “Türkiye olarak, bütün SGK olarak, toplam aldığım primlerin, bana ödenen primlerin ortalama süresi yirmi yıl, Avrupa’da, Almanya’da bu süre kırk beş yıl, ortalamada da kırk yıl. Bunu niye vurguluyorum? Eskiden ‘mezarda emeklilik’ deniyordu, 50-55 yaşta ölüyorduk, şu anda 78 ortalamaya gelmişiz yani bütün veriler OECD verileridir. Yirmi yıl prim ödedikten sonra emeklilikte şu anda EYT’yle birlikte 48 yaşında emekli oldu insanlar.”

“Yani burada vurgulamak istediğim şey biz, şu anda, 50 yaş gibi bir ortalamada emekli ediyoruz. EYT’yle birlikte toplam 2023 yılından beri emekli sayımız 3 milyon arttı, yıllık 400 bin artacak, 1 milyon civarında artacakken, 2 milyon net oradan gelen bir emekli var.”

SGK Başkanı emeklilerin uzun yaşaması (ömrün uzaması) ve EYT nedeniyle sosyal güvenlik sisteminin sıkıntıda olduğunu söyledi. SGK Başkanının bu sözleri haklı olarak infial yarattı. SGK Başkanı SGK’nin asıl yapısal sorunlarına hiç değinmedi. İstihdam oranının düşüklüğünün, kayıtdışılığın ve düşük ücretlerin pirim gelirlerini düşürmesi konusuna ve Türkiye’de kamu katkısının Avrupa ülkelerine göre düşüklüğüne hiç değinmedi.

Raci Bey, “Türkiye’de ortalama 20 yıl pirim ödeniyor. Avrupa ortalaması 40 yıl” derken Avrupa’da sosyal güvenliğe kamu katkısından, çalışma sürelerinden, ücretlerden, istihdam oranlarından söz etmedi. Bunları karşılaştırmadı. Oysa sosyal güvenlik istemi tek parametreyle açıklanamaz. Pek çok ekonomik ve sosyal parametre birlikte ele alınmazsa karşılaştırma hatalı olur.

Hatalı bir karşılaştırma ise kamuoyunda infiale yol açar. SGK Başkanı sosyal güvenlik sisteminin sorunlarını EYT ve yaş meselesine indirgeyerek üzerini örtmeyi tercih etmiştir. Bu son derece dayanaksız bir yaklaşımdır. Gerçeklerin üzerini örtmek ve saptırmaktır. Dahası SGK Başkanı EYT konusunda da gerçekleri çarpıtmaktadır.

DÜN DÜNDÜR ZİHNİYETİ!

Öte yandan SGK yönetimi EYT yasası görüşülürken itiraz etmemiş, tam tersine Hükümetin tezlerini desteklemiştir. Raci Bey, kendinden önce SGK’yi yöneten Kürşat Arat’ın kamuoyunda bilinen adıyla Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2 Şubat 2023’te yapılan müzakerelerde takındığı tutumdan bihaber midir? 

Müzakereler sırasında dönemin SGK Başkan vekili EYT yasasına dönük hiçbir olumsuz değerlendirme yapmadığı gibi destekler mahiyette konuşmalar yapmıştır. Kürşat Arat, EYT’nin SGK’nin mali sistemi üzerindeki etkilerinin sınırlı olacağını şöyle anlatmıştır: “Burada genç nüfuslu olmanın, bunun mali sistem üzerindeki, sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki yükü üzerinde sürdürülebilir olması açısından önemli olumlu katkıları var.”

“Bugün itibarıyla yüzde 96,2 oranında gelirlerin giderleri karşılama oranıyla karşı karşıya oluyoruz. Tabii, yüzde 100 olmadığı için -bir sonraki slayta geçtiğimizde- bir SGK açığı ister istemez var ama bu açık da gördüğünüz gibi, esasında tarihin en düşük seviyelerine gelmiş; 0,30’lar seviyesine.”

Başkan Vekili bu maliyetlerin kanun teklifi sonrasında sistemin sürdürülebilirliğine etkilerine dair net bir projeksiyon sunmaktan kaçınmıştır. Hatta komisyon üyelerinin “EYT’den sonra aktif-pasif oranı ne olacak?” sorusuna “Onları da bilahare paylaşacağız inşallah” şeklinde cevap vermiştir. Bunlar tutanaklarda duruyor.

Görüldüğü gibi SGK yönetimi EYT yasasının görüşmeleri sırasında destekleyici bir tutum almış ve itirazda bulunmamıştır. Zaten bulunmaları da beklenemez çünkü SGK yönetimi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hükümetin vesayeti altındadır. 

EYT yasasının TBMM Komisyon görüşmeleri sırasında Cumhur İttifakı mensubu vekillerin söylediklerini de hatırlatmakta yarar var:

AKP Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak, vatandaşların ve EYT platformlarının taleplerine bigâne kalmadıklarını ve bu sorunu çözeceklerine dair irade beyanında bulunduklarını” belirtmiştir. Akbaşoğlu, “büyük ve güçlü Türkiye modeliyle karşılayabilecek bir Sosyal Güvenlik Kurumu ve sağlam bir bütçe söz konusu” ifadesini kullanmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) adına konuşan Erkan Akçay, teklifin bir yandan vatandaşların sosyal güvenlik haklarını perçinlerken, diğer yandan sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesinin korunduğunu ileri sürmüş ve “Teklifin temel amacı, kamuoyunda uzun süredir gündemde olan ve 1999 yılından bu yana devam eden yirmi dört yıllık bir mağduriyeti gidermektir” demiştir.

Görüldüğü gibi SGK Başkanının bugün karşı çıktığı ve suçladığı EYT düzenlemesi, kendinden önceki SGK Başkanı ve dönemin iktidar partileri tarafından sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesini koruyan bir düzenleme olarak savunulmuştur.

Ne hükümet yetkilileri ne de SGK bürokratları bugün EYT’ye dair söylediklerinin hiçbirini o zaman söylememişlerdir. Şu soruları sormak lazım: Eğer bugün söylediklerine (EYT’nin yük olduğuna ve hata olduğuna) inanıyorlarsa bunları iki yıl önce bilmiyorlar mıydı? Hayati bir yasal düzenlemenin yaratacağı sonuçları öngöremediler mi? Veya bildikleri halde neden sakladılar? Her ikisi de vahim.

Tekrar vurgulamakta yarar var. İktidar partileri EYT yasasını seçim öncesi oluşan toplumsal tepkinin sonucunda ve seçim kaybetme kaygısıyla çıkardılar. Seçimde EYT’lilerden de oy alarak kazandılar. Şimdi tersini söylüyorlar. Geçen hafta da yazdım. Emekli sayısı artarken kurumun gelirlerinde bir artış olmadı. Kamu katkısı artmadı. Bu nedenle mevcut kaynakları emeklilere böldüler ve böylece emekli aylıklarını daha da düşürdüler. Faturayı emeklilere kestiler. Şimdi hem hükümet yetkilileri hem de SGK yönetimi faturayı uzun yaşayan emeklilere ve EYT’lilere kesmek için algı çalışması yapıyorlar.

SGK BAŞKANININ ANLATAMADIKLARI

SGK Başkanı Raci Bey de bu algı çalışmasına ortak oluyor maalesef. Gerçekleri anlatmıyor, anlatamıyor. Eksik ve hatalı bilgilerle karşılaştırma yapıp kamuoyunu yanıltıyor. Her şeyden önce EYT hakkında yapılan algı çalışmasına dur demek lazım. EYT’liler zamanında prim ödemiş sigortalılardır. Bu bir! İkincisi EYT kapsamında emekli olanların neredeyse tamamı aktif olarak çalışmaya (Sosyal Güvenlik Destek Primi-SGDP kapsamında) ve SGK’ye prim ödemeye devam ediyorlar. Hâlen en yüksek düzeyde prim ödeyenler arasındalar. Nitekim bu durum EYT yasası komisyon çalışmalarında bizzat SGK Başkan Vekili tarafından açıklanmıştı. Gerçekleri saptırmak için EYT’lileri günah keçisi ilan etmekten artık vazgeçin!

Sosyal Güvenlik sisteminin yapısal sorunları var. Bunları çözmeden EYT suçlama ve safsatalarıyla durum kurtarılamaz. Nedir bu yapısal sorunlar? 

İlki SGK’nin prim gelirlerinin artırılmasıdır. Bunun yolu nedir? En önemli yolu istihdam oranının artırılmasıdır. Türkiye’de istihdam oranı yüzde 50 civarındadır. Avrupa’da bu oran yüzde 70 civarındadır. SGK Başkanı bu gerçeği söylemekten kaçınıyor. İstihdam yaratmayan bir ekonomi var, istihdam yaratmayan bir teşvik düzeni var. SGK’ye bütçeden yapılan transferlerin önemli bir bölümü istihdama yararsız teşviklere gidiyor.

İkinci sorun kayıtdışı istihdamın yüksekliğidir. Kayıtdışı istihdam oranı yüksek oldukça prim kaçakları yüzünden SGK’nin geliri azalacaktır. 

Üçüncü temel yapısal sorun ücretlerin düşüklüğüdür. Düşük ücret düzeyi SGK gelirlerini de düşürüyor. Ortalama ücretlerin asgari ücrete yakınsaması nedeniyle SGK’nin gelirleri düşük kalıyor. Öte yandan asgari ücretin düşük artması sonucunda SGK prim gelirleri de düşük kalıyor. 2025 yılında asgari ücrete temmuz ayında zam yapılmaması nedeniyle SGK pirim gelirleri düşük kaldı. Örneğin Temmuz 2025’te SGK gelirleri önceki aya göre yüzde 10 arttı. Oysa asgari ücret artmış olsaydı SGK gelirlerini daha yüksek oranda artmış olacaktı. Hükümet asgari ücreti artırmayarak hem işçileri hem de emeklileri cezalandırmış oldu.

SGK’nin bir diğer yapısal sorunu kurumun hükümetin siyasi tasallutu altında olmasıdır. SGK özerk bir örgütsel yapıya sahip değildir. Başkan dâhil yönetim kurulunun çoğunluğunu hükümet atamaktadır.

FAİZE CÖMERT EMEKLİYE CİMRİ BÜTÇE!

Bütün bunların yanında SGK’nin asıl belirleyici yapısal sorunu SGK’ye yapılan bütçe transferlerinin yetersizliğidir. Bu konuya geçen haftaki BirGün yazımda ayrıntılı olarak değinmiştim. SGK’ye yapılan bütçe transferleri artan emekli sayısına rağmen oransal olarak düşmektedir. Öte yandan dünya ortalamasının yarısı düzeyindedir.

Hükümet SGK’yi de devleti de şirket gibi yönetmektedir. Bu nedenle SGK’ye bütçe transferlerinin payını düşürmeye çalışıyor. Nitekim 2026 bütçe teklifi bu gerçeği çıplak biçimde gözler önüne sermektedir.

2026 yılı bütçe teklifinde bir önceki yıla göre faiz ödemelerinin artışı yüzde 33,6 iken SGK transferlerinin artışı yüzde 2,6’dır. 2026 Bütçe teklifine göre bütçeden faiz ödemeleri için 2 trilyon 742 milyar kaynak ayrılıyor. 2025 yılı gerçekleşme tahmini ise 2 trilyon 53 milyar TL. Böylece 2026 yılında 2025’e göre faiz ödemeleri artışı yüzde 33,6 olacak. 

2026 bütçe teklifinde SGK transferleri için 1 trilyon 872 milyar kaynak ayrılmış durumda. Bunun önemli bir kısmı görevlendirme giderleridir. Bunlar işverenlere teşvik ve ödeme gücü olmayanların Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi olarak ödenecek. Böylece 2025 yılı gerçekleşme tahmini 1 trilyon 824 milyar TL olan SGK transferlerindeki artış sadece yüzde 2,6’da kalacak. Öte yandan 2026 bütçe teklifinde SGK transferlerinin bütçedeki payı yüzde 9,9’a düşürülüyor. Hâlen bu pay yüzde 13 civarında son on yılda ise yüzde 20’ler civarındaydı.

Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı 2026 Bütçe Gerekçesi verilerinden hazırlandı.

Faizin bütçedeki payı ise yüzde 14,5 olarak hedeflendi. 16 milyon emekliye 1,8 trilyon lira, bir avuç faizciye 2,7 trilyon kaynak! İşte sosyal güvenlik gerçeği budur. SGK Başkanının hiç sözünü etmediği gerçekler bunlardır. Habire Avrupa’yla yaş ortalaması karşılaştırması yapmak yerine bu karşılaştırmaları yapsınlar!

İşte bu yapısal gerçeklere değinmeden bunları gündeme getirmeden emekli yaşını, emeklilerin ömrünü gündeme getirmek, EYT’yi günah keçisi ilan etmek abesle iştigaldir. Emekliye insanca bir zam yapmamak için, emeklilikte adalet taleplerini görmezden gelmek için bahane üretiyorlar. Emeklileri ve sigortalıları birbirine düşürerek asıl meseleyi gizlemek istiyorlar.

O yüzden SGK başkanının o yakışıksız sözlerine şaşırmamak lazım. Çünkü o devleti şirket gibi gören bir zihniyetin temsilcisi! Sosyal hukuk devletini değil şirket devletini savunanların temsilcisi. SGK’yi de bir şirket gibi gördüğü için gideri düşsün, bütçesi denk olsun istiyor. Emekliler uzun yaşayınca SGK’nin dengesini bozuyor, ona göre! O yüzden böyle tuhaf laflar edebiliyor. Ama bu fikirler kişisel değil hükümetin zihniyetini yansıtıyor.