Sevgi Dilenmeyen İnsan Tehlikelidir

Kibir, Narsisizm ve Kendini Sevmekten Korkanlar Üzerine

Kibirli olmayı isterdim.
Ama konuştuğumuz şey, sizin sandığınız o sığ, şişkin, görgüsüz hâl değil.

Çünkü kibir sanılan şey, çoğu zaman yanlış teşhis edilmiş bir ferdiyettir.
Ve ferdiyet, bu toplumun affetmediği nadir şeylerden biridir.

Toplum alçakgönüllülüğü sever.
Ama gerçek olanı değil.
Boyun eğeni sever.
Kendisini küçülteni, sesini kısanı, varlığını törpüleyeni.

Buna erdem der.
Buna ahlak der.
Buna “iyi insan” der.

Kibir ise,
“Ben buradayım ve kendimi inkâr etmeyeceğim” deme cesaretidir.
Ve bu cümle, bu düzen için doğrudan bir tehdittir.

Şunu baştan ayıralım:

Kendini sevmek narsistlik değildir.
Bencillik hiç değildir.

Bencillik, başkasını kullanmaktır.
Kendini sevmek, kendini terk etmemektir.

Narsisizm, kendine hayranlık değildir.
Narsisizm, kendine dayanamamaktır.
Boşluğu parayla, statüyle, görünürlükle doldurma çabasıdır.

Ve evet—
Toplumun “kibirli” dediği insanların çoğu,
aslında panik hâlindeki korkaklardır.

Bir bakalım onlara.

Parasına tutunanlar.
Arabasıyla var olduğunu sananlar.
Unvanı elinden alınsa çökecek olanlar.
Lüksü kişilik zannedenler.
Sessizlikte kim olduğunu bilmeyenler.

Bunlar kibirli değil.
Bunlar kendisiyle baş başa kalamayan organizmalar.

Ölümün yanından geçerken ıslık çalarak kaçanlar.
Sessizlikte boğulacaklarını bildikleri için
hayatı gürültüyle dolduranlar.

Gülünecek tipler değiller.
Bir kahkahayı bile hak etmeyen,
içi boş, korkak, insansı figürler.

Onlar kendini sevmez.
Onlar kendine katlanamaz.

Bana “kendini çok seviyorsun” dediler.
Doğru.
Ama yine yanlış yerden baktılar.

Kendini sevmek, aynaya hayranlık değildir.
Kendini sevmek, aynadan kaçmamaktır.

Çatlağını görmek.
Eğriliğini bilmek.
Utandığın yerleri inkâr etmemek.

Kendini sevmek,
kendinle kalabilme kapasitesidir.

Ve bu kapasite,
bu çağda neredeyse yasadışıdır.

Çünkü kendinle kalabilen insan
satın alınamaz.
Manipüle edilemez.
“Beni sev” vaadiyle hizaya sokulamaz.

Kendini seven insan mükemmel değildir.
Zaten mesele budur.

Karanlığını tanır.
Korkak olduğu yerleri bilir.
Kırılganlığını saklamaz.

Bu yüzden başkasına saldırmak zorunda kalmaz.

Sevgi bir duygu değildir.
Duygular dalgadır; gelir, geçer.

Sevgi bir düşünce disiplinidir:
“Bu varlığı inkâr etmeyeceğim” deme hâlidir.

Bir karar.
Bir duruş.

Sevilme ihtiyacı,
kendini sevmemiş insanların icadıdır.

Sevilmek isteyen insan maske takar.
Maske alkış alır.
Ama maske sevildiğinde,
altındaki varlık çürür.

Sonra aynı cümle gelir:
“Kimse beni gerçekten sevmedi.”

Yanlış.

Kimse seni sevmedi çünkü
sen orada yoktun.

Kendini seven insan özgürdür.
Ama bu özgürlük romantik değildir.

Bu özgürlük,
sevilme kaygısının başkasına verdiği gizli iktidarı parçalar.
Onayla, bakışla, sevgi vaadiyle yapılan tüm sinsi hamleleri boşa çıkarır.

Kendini seven insan
başkasının sevgisiyle ayakta durmaz.
Bu yüzden diz çöktürülemez.

Yalnızlık içerir bu özgürlük.
Dışlanma içerir.
Yanlış anlaşılma içerir.

Ama bir şeyi içermez:
Köleliği.

Kendini seven insan,
ötekini de sever.

Ayırt etmeden.
Pazarlık yapmadan.
Karşılık beklemeden.

İnsaf eder.
Merhamet eder.

Ahlaklı olduğu için değil;
kendi varlığının derinliğinde
karşılıksız merhameti ve sevgiyi
ilk kez kendine dokunduğunda gördüğü için.

Ve insan, kendine dokunmayı öğrendiği anda
başkasına zarar vermek zorunda kalmaz.

Evet.
Kibirli olmayı isterdim.

Çünkü bu toplumda kibir diye damgalanan şey,
belki de ulaşılabilecek son bilinç durağıdır.

Orada maskeler düşer.
Roller ölür.
Gösteri biter.

Sadece sen kalırsın.
Kırık.
Eğri.
Ama inkâr edilmemiş.

Bu bir savunma değil.
Bu bir özür hiç değil.

Bu bir varlık bildirisi.

Ben’i inşa ediyorum.
Ve bu inşa sessiz olmaz.
Çünkü içerden gelir.

Kendimi seviyorum.
Çünkü kendimden kaçmayı bıraktım.
Kendimle barıştım.

Artık sevilmeye ihtiyacım yok.
Çünkü sevgiye aç değilim.

Sevginin içindeyim.

Ve şunu çok net biliyorum:

İnsan, sevilmediği için değil,
kendini terk ettiği için yıkılır.

Sevilme arzusu masum değildir.
Çoğu zaman bir sığınaktır.
Kendinle baş başa kalmaktan kaçmanın adıdır.

Kendini seven insan
kimsenin onu tamamlamasını beklemez.
Çünkü eksik değildir.
Çünkü kendini yarım bırakmamıştır.

Sevgi artık istenen bir şey değildir.
Kanıtlanan bir şey değildir.
Dilenen bir şey hiç değildir.

Sevgi bir hâl olur.
Yürüyen.
Susan.
Duran.

Ve insan,
kendini sevilmeye layık kılmaya çalışmayı bıraktığı anda
ilk kez gerçekten görünür olur.

İşte orada gerçekten var olursun.
Göstererek değil.
Savunarak değil.
Kanıtlayarak hiç değil.

Sadece durarak.

İşte orada,
belki de ilk kez,
insan olursun.

Sorular

Sen sevilmek mi istiyorsun,
yoksa kendinle kalmaya cesaretin var mı?

Kendin olmayı göze alsan,
hayatında kim kalırdı?

Bugün kendini sevmeye başlasan,
hangi ilişki çökerdi?

Sevgi Dilenmeyen İnsan Tehlikelidir was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.