Senin Partin: Yeni bir yaklaşım zamanı

Michael Lavalette – counterfire.org

Çarşamba günü Senin Partin destekçileri ve üyeleri Guardian’da yayınlanan ve parti kayıtları ile ücretlerinin ‘MoU Operations Ltd.’ içinde tutulması üzerine partideki ‘başıboş üyelere’ yönelik hukuki süreç başlatmanın konuşulduğunu tüm dünyaya duyuran yeni bir ifşaata uyandılar. 

MoU, SP henüz tartışma düzeyindeyken kurulmuştu. İlk örgütlenme grubunun güvenilir ve değerli üyeleri olarak görülen, hareketin destek verdiği üç kişi direktör seçilmişti. 

Bu üçlü, Andrew Feinstein (geçtiğimiz yıl bağımsız aday olan eski milletvekili), Jamie Driscoll (eski North of Tyne belediye başkanı) ve Beth Winter (eski İşçi Partisi milletvekili) yayınlanan ifşaata göre şu an ‘kendi başına hareket etmek’ ve toplanan paraları ve Zarah Sultana’nın açtığı parti üyeliği portalına kayıt olan üyelerin verilerini teslim etmemekle suçlanıyor. 

Feinstein, Winter ve Driscoll Perşembe günü tüm kötüye kullanma suçlamalarını reddettikleri bir açıklamayla konuya bakışlarını belirterek, MoU’dan istifa edeceklerini duyurdular. 

Son gerilim, SP liderliğinde kamuoyu önünde süren maalesef uzun bir sorun listesinin sonuncusu. Fraksiyonel kavgalar SP projesine dair hayal kırıklığını artırırken tabandaki militanların da moralini bozuyor. 

Bu haftanın başlarında Bağımsız İttifak milletvekili Adnan Hussain, aşırı sağcılarla anti-faşist protestocuların “temelde aynı” olduğunu öne süren bir tweet atarak aktivistleri öfkelendirdi. Hussain’in Senin Partin (SP) içindeki çeşitli tartışmalara yaptığı müdahaleler dikkat çekici derecede kaba ve sağcı bir çizgide. Bu durum, Filistin yanlısı bir söylemle seçilmiş olsalar da Corbyn hariç Bağımsız İttifak milletvekillerinin politik açıdan son derece zayıf durumda olduklarını gösteriyor. Hussain’in anti-faşistlere yönelik saldırısı, Bağımsız İttifak üyelerinin yakın geçmişte yasa dışı ev sahiplerini desteklediklerini ve Birmingham’da çöp işçilerinin grevini kırmak için ordu çağrısı yaptıklarını ima eden açıklamalarının ardından geldi. 

Senin Partin projesi şu anda çökme tehlikesiyle veya en iyi ihtimalle küçük, solcu ama dar seçim odaklı bir partiye dönüşme riskiyle karşı karşıya. SP’nin ihtiyacımız olan türden bir parti olabilmesi için acilen yön değiştirmesi gerekiyor. 

İngiltere’de nesnel koşulların, İşçi Partisi’nin solunda geniş tabanlı bir alternatif için güçlü bir ihtiyaç yarattığı konusunda hiçbir şüphe yok. Ana akım partiler başarısız oluyor, tabandaki toplumsal destekleri aşınıyor ve Reform Partisi ile aşırı sağ, dünyadaki sorunların sorumluluğunu azınlıklara yükleyerek güç kazanıyor. 

Çalışan sınıfın çıkarlarını ifade etmeyi ve değişim için geniş kampanyalar ile toplumsal hareketlerle bağ kurmayı hedefleyen bir parti, mevcut krizlerin dayattığı büyük zorluklarla karşı karşıya olanlar için gerçek bir umut sunar. 

Yaşam maliyeti krizi, giderek daha fazla aileyi kirayı ödemek, fatura yatırmak ve sofraya yemek koymak için acı verici bir mücadeleye sürüklüyor. Son beş yılda gıda fiyatları %33, enerji fiyatları ise neredeyse %40 arttı; buna karşın ücretler baskılanıyor ve insanlar giderek daha çaresiz hale geliyor. 

Kamu hizmetleri çöküyor. Bu hafta Ulusal Halk Sistemlerinin (NHS) sağlık hizmetlerinde kota uygulamasını önlemek için 3 milyar sterline ihtiyacı olduğu ortaya kondu. Okullar yatırıma, öğretmenlerse maaş artışına ihtiyaç duyuyor. Konut krizini çözmek için acilen sosyal konut inşa programına ihtiyaç var. 

Kamu hizmetlerini yöneten şirketler hâlâ hissedarlara dev temettüler öderken ve yöneticilerine astronomik maaşlar dağıtırken, faturalar artıyor ve hizmetler kötüleşiyor. Araştırmalar, halkın çoğunluğunun yeniden kamulaştırmadan yana olduğunu, bunun için büyük şirketlerin tazminatsız kamulaştırılmasını bile desteklediğini gösteriyor. 

İşçi Partisi Gazze’deki soykırımda İsrail’i harfiyen desteklemeye devam ediyor; Ukrayna’da ise Batının savaşı uzatma politikasının öncülüğünü yapıyor. “Refah, savaş değil” talebi hem popüler hem de geniş kesimler için mantıklı. 

Bu koşullar nedeniyle, SP nihayet kayıt açtığında yaklaşık 800 bin kişi bilgi almak ve katılmak için başvurdu. 

Bize tabandan örgütlenen bir parti vaat edilmişti. 

Bize toplumsal hareketlerle ve sendikalarla iç içe bir parti vaat edilmişti. 

Bize açık, yeni bir siyaset yapma biçimi vaat edilmişti. 

Bugüne kadar bunların hiçbirini görmedik. 

Parti üst yönetiminde bitmek bilmeyen kavgalar, karşılıklı hukuki tehditler ve delegelerin kura ile belirlendiği bir konferans süreci… 

Yerel buluşmalar, gerçek tartışmaya veya tabanın karar alma süreçlerine katılımına izin vermeyen, NHS danışma toplantılarına benzeyen teknik oturumlar hâlinde yürütüldü. 

Yani, şimdiye kadar gördüğümüz şey demokratik, tabandan örgütlenmiş bir hareketin tam tersi oldu: 

Merkezileşmiş, yukarıdan aşağıya talimatla örgütlenen bir parti. 

Bu iç çekişmeler ciddi bir moral bozukluğuna neden oldu. 

Üye sayısını bilmiyoruz, ancak başlangıçtaki 800 bin kayıtlı kişinin çok altında. Gerçekte üyelik 50 bin civarında olabilir. 

Yeşiller Partisi’nin Zack Polanski’nin seçilmesinden sonra hızlı üye artışı yaşadığı düşünüldüğünde, SP’nin ağır ve bürokratik başlangıcı iyice olumsuz bir karşılaştırma yaratıyor. 

Şimdi acil olarak SP projesini kurtarmamız gerekiyor. 

Bunun için siyaset merkeze alınmalı. SP, kendisine biçtiği “toplumsal hareket partisi” rolünü gerçekten benimsemeli; toplumsal hareketlere dışarıdan üye devşirme alanı olarak değil, onların organik bir parçası olarak yaklaşmalı. 

Parti, özelleştirme, kesinti ve kemer sıkma politikalarıyla kesin bir kopuşu savunmalı. 

Dış politikada da son yirmi yılın felaket dolu savaş politikasına karşı durmalı. 

Parti demokratik ve hesap verebilir olmalı. 

Yerel örgütler güçlendirilmeli. 

Delegeler taban tarafından seçilmeli ve tabana karşı sorumlu olmalı. 

Parti çalışanları, karar alıcı değil, üyelerin kararlarını uygulayan emekçiler olmalı. 

Siyasal anlaşmazlıklar devlete başvurarak değil, yoldaşça tartışmayla çözülmeli. Eğer bu ilkeleri hayata geçirirsek, Bağımsız İttifak liderliğinin kaybettirdiği zemini geri kazanabiliriz. 

Çeviren: Yunus Emre Ceren