Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nden Tayfun Kahraman açıklaması: "Bu hukuk tanımazlıktan ve bu keyfiyetten derhal vazgeçin"

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Gezi Parkı eylemleri gerekçe gösterilerek bin 316 gün önce Silivri’deki Marmara Cezaevi’ne konan şehir plancısı Tayfun Kahraman’la ilgili bir açıklama yaptı. AYM kararına uyularak Tayfun Kahraman’ın serbest bırakılmasını isteyen meslektaşları, “Bu inattan, bu hukuk tanımazlıktan ve bu keyfiyetten derhal vazgeçin. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararının gereğini yerine getirin” çağrısında bulundu.

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nin açıklaması şöyle:

“KARAR, TUTUKLULUĞUNUN HAKSIZ, YERSİZ VE ANAYASAYA AYKIRI OLDUĞUNUN EN ÜST PERDEDEN İLANIDIR”

“Değerli bilim insanı ve onurlu bir şehir plancısı olan Dr. Tayfun Kahraman’ın, 25 Nisan 2022 tarihinden bu yana maruz kaldığı hukuksuzluk silsilesi ve dört yıla yaklaşan haksız tutukluluk süreci karşısında, tarihe not düşmek ve adaletin sesini yükseltmek amacıyla bu açıklamayı yapma zorunluluğu duyuyoruz. Meslektaşımız Tayfun Kahraman, mesleki birikiminin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirdiği, İstanbul’un tarihini, doğasını, kamusal alanlarını ve geleceğini bilimin ışığında savunduğu, Gezi Parkı gibi kentin en önemli kamusal değerlerinden birine sahip çıktığı için, somut hiçbir delile, hukuki hiçbir dayanağa ve vicdani hiçbir gerekçeye dayanmaksızın dört yıldır Silivri Cezaevi’nde siyasi bir rehinelik durumu yaşamaktadır. Bu süreç, sadece bir kişinin özgürlüğünün gasp edilmesi olayı değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal bir hukuk devleti olma vasfının, yargı bağımsızlığının ve toplumsal adalet inancının sınandığı tarihi bir kırılma noktasıdır.

Bu ağır hukuksuzluk tablosu içerisinde, Anayasa Mahkemesi’nin 31 Temmuz 2025 tarihinde verdiği tarihi karar, sürecin seyrini değiştirmesi gereken en temel hukuki dönemeç olmuştur. Ülkenin en yüksek yargı merci olan Anayasa Mahkemesi, dosyayı tüm yönleriyle incelemiş ve meslektaşımız Dr. Tayfun Kahraman’ın ‘adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine’ hükmetmiştir. Bu karar, hukuki olarak meslektaşımızın masumiyetinin tescili, tutukluluğunun ise haksız, yersiz ve anayasaya aykırı olduğunun en üst perdeden ilanıdır”

“DEMOKRASİLERİN TEMELİ OLAN HUKUK GÜVENLİĞİ İLKESİNE YÖNELİK AÇIK BİR SALDIRI”

Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasını ‘hukuk tarihine geçmiş bir kara leke” olarak niteleyen Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi açıklamasında “Nazık ki, Türkiye hukuk tarihinde kara bir leke olarak anılacak bir dirençle karşılaşılmış; yerel mahkemeler, Anayasa’nın ‘Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ şeklindeki 153. maddesinin açık hükmünü yok sayarak mahkeme kararını uygulamamıştır. Hukuk ilkelerinin alt üst edildiği, anayasanın bizzat yargıçlar eliyle askıya alındığı bu durum, sadece Tayfun Kahraman’ın şahsına yönelik bir hak ihlali değil, demokrasilerin temeli olan hukuk güvenliği ilkesine yönelik açık bir saldırı niteliği taşımaktadır. Adaletin kişinin kimliğine, dünya görüşüne, siyasi tercihlerine veya iktidarla olan ilişkisine göre eğilip büküldüğü; kararların hukuk kitaplarına göre değil, konjonktürel rüzgarlara göre verildiği bir düzeni reddediyoruz. Bizler şehir plancıları olarak, nasıl ki kentlerimizde imar rantına karşı kamu yararını, keyfi yapılaşmaya karşı planlı gelişmeyi savunuyorsak; yargıda da keyfiliğe karşı hukukun üstünlüğünü, zulme karşı adaleti aynı kararlılıkla savunuyoruz.” ifadelerine yer verildi. Açıklamanın devamında ise şu görüşler dile getirildi:

“GEÇEN DÖRT YILIN TELAFİSİNİ SAĞLAYABİLECEK HİÇBİR HUKUKİ VEYA MADDİ KARŞILIK YOK”

“Tayfun Kahraman, hayatını bilime, öğrencilerine ve bu ülkenin kentlerine adamış bir akademisyen ve şehir plancısıdır. Geçen dört yılın telafisini sağlayabilecek hiçbir hukuki veya maddi karşılık yoktur. Buna rağmen, Anayasa Mahkemesi kararına direnerek bu zulmü uzatanlar, sadece hukuku değil, insani değerleri ve vicdanı da ayaklar altına almaktadırlar. Tayfun Kahraman’ın masumiyeti, sadece biz meslektaşlarının ve dostlarının şahitliğiyle değil, artık en yüksek yargı kararıyla da sabittir. Bu saatten sonra, tahliyenin önünde duran her irade, her imza ve her karar, suç teşkil etmektedir. Hukuk devletinde mahkeme kararlarını beğenmemek veya uygulamamak gibi bir lüks, hiçbir makam ve mevkideki kişi için söz konusu olamaz.

“UMUDUMUZU VE MÜCADELE AZMİMİZİ KAYBETMİYORUZ”

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi olarak, bu sürecin sadece bir izleyicisi değil, hukukun ve meslektaşımızın haklarının aktif savunucusuyuz. Meslektaşımızın ikinci kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak zorunda bırakılması, sistemin tıkandığının, adalet mekanizmasının işlevsizleştirildiğinin bir göstergesidir. Ancak bizler umudumuzu ve mücadele azmimizi kaybetmiyoruz. Toplumun tüm kesimlerini, baroları, hukukçuları, akademisyenleri, demokratik kitle örgütlerini ve vicdan sahibi her bir yurttaşı, bu hukuksuzluğa karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz. Çünkü bu dava, artık sadece Tayfun Kahraman’ın bireysel davası değil, Türkiye’nin hukuk devleti olarak kalıp kalmayacağının davasıdır.

“TAYFUN KAHRAMAN’IN ONURLU DURUŞU, BİZİM DE DURUŞUMUZDUR”

Buradan yargı makamlarına ve ilgili tüm yetkililere bir kez daha, en güçlü şekilde sesleniyoruz: Bu inattan, bu hukuk tanımazlıktan ve bu keyfiyetten derhal vazgeçin. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararının gereğini yerine getirin. Anayasa’nın 153. maddesini uygulayın. Hukuku, siyasi hesaplaşmaların bir aracı olmaktan çıkarın. Dr. Tayfun Kahraman’ın, masumiyeti tescillenmiş bir yurttaş olarak, bir dakika bile fazladan cezaevinde tutulması, özgürlüğünden mahrum bırakılması kabul edilemez. Bizler, meslektaşımız özgürlüğüne kavuşana ve adalet yerini bulana kadar bu davanın takipçisi olacağız. Susmayacağız, alışmayacağız ve bu hukuksuzluğu kanıksamayacağız. Tayfun Kahraman’ın onurlu duruşu, bizim de duruşumuzdur. Haklıyız, kazanacağız ve mutlaka meslektaşımızı o dört duvar arasından alıp, hak ettiği özgür günlere kavuşturacağız. Tekrar etmekten vazgeçmeyeceğiz. Tayfun Kahraman onurumuzdur, derhal serbest bırakılmalıdır!”