AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Savunma Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri tamamlandı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, görüşmelerin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlayarak değerlendirmelerde bulundu.
Güler, TSK’de siyasileşme iddialarıyla ilgili “İnanın bana değerli vekillerim, bugüne kadar bir tane siyasi siyasetle ilgili bir şey benim önüme gelmemiştir. Bunu yani nasıl inandırmamı isterseniz öyle inandırabilirim. Gelmemiştir. Gelse de bakın gelse de yapmam. Açık söylüyorum. Şimdi bana bir tane örnek gösterin. Ben kabul edeceğim. Gösteremezsiniz” ifadelerini kullandı.
Güler’in yanıtlarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“ASKERİ HASTANELERLE İLGİLİ ÇOK YOĞUN ÇALIŞMA VAR”
Askeri hastanelerin yeniden açılıp açılmayacağına dair de bilgi veren Bakan Güler, “Askeri hastanelerle ilgili zaten açılması için çok yoğun çalışma var. Çok yoğun. Bizim askeri hastanelerle ilgili özellikle tabip ihtiyacımızı karşılamak için GATA’daki üniversitede her sene bunları yapıyoruz. Şu anda 744 küsur doktor adayı oradaki üniversitede okuyor. Bu sene 147 tane tabibimiz mezun oldu ve bunların hepsini kıtalarımıza gönderdik” ifadelerini kullandı.
“HAVACILIKTA ESKİ UÇAK, YENİ UÇAK DİYE BİR ŞEY YOK”
Bakan Güler, 11 Kasım’da Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen C-130 askeri kargo uçağına ilişkin şunları söyledi:
“Bu C-130 uçaklarımız: 13 tane Amerika’dan direkt aldığımız, 6 tane de Suudi Arabistan’dan aldığımız toplam 19 tane C-130 uçağımız var. C-130’ların ilk üretimi 1954’te başladı. Bizim aldığımız ilk uçaklarımız iki tane 57 ve 58 imali. 61-63 tarihli 8 tane uçağımız var. 13’ün 8 tanesi bu. 70 ve 73 arasında da 3 uçağımız var. Havacılıkta eski uçak yeni uçak diye bir şey yok. Bakın çok önemli bu. Çok önemli. Yani siz bugün ben 2025 model parçayı takıyorsam, motoru koyuyorsam üstüne, uçak 2025 tarihli. Böyle bir şey bu. Çünkü çok ince ve çok zor ve çok ağır bakımlardan geçiyorlar. Yani eski uçak diye bir uçağımız yok bizim. 250 tane F-16’mız var. Siz öyle bakarsanız hepsi eski. Hayır, biz hepsini şu anda tepe tepe kullanıyoruz. Böyle bir risk olsa kabul eder miyiz? Hayatımız geçti onlarla. Bu uçaklarımız üç kademeli bakıma giriyorlar. Bir arıza olduğu zaman buna bakan başka bir yerimiz var, oraya gidiyorlar. Fabrika seviyesi bakım: Her 69 ayda bir full bakıma giriyorlar; her şey sökülüyor, inceleniyor, bakılıyor, değişecekler değişiyor, gerisini atıyor. O sırada bütün gövde, kuyruk, kokpit, iniş takımları dahil her şey sökülüyor, inceleniyor. İnceleyen teknikerlerimiz var: gövdeleri, gövde, motor ve pervane.
“1957’DEN BUGÜNE KADARKİ İLK KAZAMIZ”
1957 yılından itibaren C-130’ları kullanmaya başladık. Bu tarihe kadar bugüne kadar C-130’larımızdan hiçbir kaza olmadı. Bir tane 99’da bir tane uçakta motorunda bir yangın, hafif yangın çıktı. Dünyanın en emniyetli uçakları, toprak yol dahil hepsine inip kalkma özelliği var. İsterseniz bir toprağın üzerine indirip kaldırabilirsiniz. Bunun dışında ilk kazamız bu. 57’den bugüne kadarki ilk kazamız. Şu anda dünyada 70 tane ülke C-130’ları kullanıyor ve özellikle kullanıyor. Pilotlarımız, kaptan pilot 6 bin 209 saat uçuşu var. Yani havacılık için anormal yüksek bir rakam. İkinci pilotumuz Gökhan Korkmaz 2 bin 312 saat uçuşu var. Uçağın normal yüklü kalkış kapasitesi 20.2 ton yükle kalkabiliyor. Yolcu hariç. O gün uçağa yüklenen toplam 5.7 ton. 4’te 1 kadar yük var.
“UÇAĞIN KARA KUTUSU TUSAŞ’TA”
Uçağın kara kutusu, iki tane kara kutu ve bu sistem tamamen aslında bu uçaklarda yokken bu altı tane uçağı getirdiğimiz zaman TUSAŞ kendisi kara kutuyu geliştiriyor. Hem kokpitte hem de uçağın arkasına asıl kara kutuyu koyuyorlar. İki tanesi de bulundu ve getirildi TUSAŞ’ta. TUSAŞ şu anda bunu çalışıyor. Geçen hafta kendileriyle görüştüm, sordum. ‘İki aylık süreye ihtiyacımız var’ dediler. Açıklanırsa biz de üzücü de olsa tabii ki hepsini açıklayacağız.”
Bakan Güler, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki bir mağarada icra edilen arama tarama faaliyeti esnasında metan gazından zehirlenerek 12 askerin yaşamını yitirmesine ilişkin sorulan sorulara ise şu sözlerle yanıt verdi:
“Orada biliyorsunuz söz konusu olan bizim Melih Bozkurt şehidimiz. İlk EYP patlamasında mağarada şehit oldu. 4 gün sonra oradaki aramada hem cep telefonu bulundu. Ertesi gün bir daha aramada kendi yeleği bulundu. Şehit olduğundan çok eminim. Böyle üç tane şehidimiz vardı. O 2022’de Pençe Kilit başladığı zaman ilk başladığında da üç tane şehidimiz oldu. Bunların üçü de hepsinin düştüğünü, vurulduğunu, mağaraya çekildiğini, hepsini bizzat oradaki arkadaşlarımız gördüler. Bu iki şehidimizi ailesine, birisi Erzurum’da birisi Düzce’de, ikisinin de ailesine gittik. Anlatıldı bunlar, görüntüler var, hepsi anlatıldı. Onlar şehitliği kabul ettiler. Ama Melih Üsteğmenimizin ailesi, ‘Hayır’ dedi. ‘Biz kabul etmiyoruz. Bizim evladımızı bulun.’ Biz üçünü de aramaya devam ettik. Üçünü de aramaya devam ettik. Öbür ailelerin kabul ettiği iki tane şehidimizin cenazelerini bulduk. Adli Tıp’a götürdük. Onlar tekrar incelediler ve her ikisine ait olduğunu da ortaya çıktı. Onları ailelerine teslim ettik.
“4 BİN 500 TANE KEMİK BULDUK”
Fakat Melih Üsteğmen’in cenazesini bir türlü bulamadık. En son o şehit olduğu bin 515 rakımlı tepenin hemen yanında işte bu 852 rakımlı tepe var. Teslim olan bir tane teröristin verdiği ifadede o Üsteğmen’in cenazesinin 815 rakımlı tepeden 852 rakımlı tepeye taşındığına dair bir ifadeyi bulunca, görünce daha önce kapatılmış olan bu mağarayı tekrar açmak zorunda olduğuna inanıyor oradaki komutanlık. Ayın 1’inde, 2’sinde, 3’ünde, 4’ünde ve 5’inde beş gün üst üste keşif köpeği, canlı görüntüleri var. Elimizde bunlar. Keşif köpeğini her seferinde mağaranın bu açılan girişinden mağaraya giriyor. Mağaranın en dibine kadar gidiyor keşif köpeği ve tekrar dönüp geliyor. Aslında birinci gün bunu yaptıktan sonra yeterli diye görüyoruz biz. Fakat komutan ikinci günde aynı şeyi bir daha yapıyor. Üçüncü günde aynı şeyi bir daha yapıyor. Dört, beşinci günde de aynı şeyi yapıyor. Artık beş gün üst üste keşif köpeğiyle keşifler yapıldıktan sonra 6. gün komutan bir daha gerek görmüyor. Yani 6. günün sabahı keşif köpeği gene gidiyor, geliyor. O da tamam. Normal mağaraya giriş düzenimiz var. En önde işte EYP’ciler. Onun arkasında 10 kişilik bir grup peş peşe bunlar ilk içeri girenler. Komutan düz gitmesi için bunlara söyleniyor. Bu çocuklar orayı görünce önce buraya doğru tırmanıyorlar. Önce öndeki iki çocuk, biraz sonra düşüyor. Merdivenin üzerine düşüyor. Öbürü arkadaki ağırlaşıyor.
4 bin 500 tane kemik bulduk. Hepsini İstanbul’a Adli Tıp’a götürdük. Hiçbir tanesi Üsteğmen’e uyuşmadı. Bir tek kemik bile bulabilseydik… Hatta bu son şeyde işte bu şimdi teröristler oradaki bazı mağaraları boşalttı falan diyorlar. O ilk işte ilgililer görüştüğü zaman demişler ki ‘O Üsteğmen’in cenazesini biz biliyoruz nerede olduğunu. Gidin çıkarın.’ dediler. Gittiler, 3 gün uğraştılar, geldiler hiçbir şey yok.”
“GELSE DE YAPMAM”
Bakan Güler, milletvekillerinin TSK’da siyasileşme iddialarına ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“İnanın bana değerli vekillerim, bugüne kadar bir tane siyasi siyasetle ilgili bir şey benim önüme gelmemiştir. Bunu yani nasıl inandırmamı isterseniz öyle inandırabilirim. Gelmemiştir. Gelse de bakın gelse de yapmam. Açık söylüyorum. Şimdi bana bir tane örnek gösterin. Ben kabul edeceğim. Gösteremezsiniz. Hiçbir tarikat… Bakın Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz. Sayın vekillerim bunun ilgilileri var. Türkiye, bizim Silahlı Kuvvetlerimize aldığımız her bir personeli minimum yılda üç defa MİT’e ve Emniyet’e sorarız. Bir ufacık bir bilgiyle gelsin, ertesi gün ne olduğunu Personel Genel Müdürü burada kendisine sorabilirsiniz. Arkadaşlar inanın bana. Bak bu kadar uzun süredir çalışıyorum. Bugüne kadar bana daha Cumhurbaşkanımız ‘Ya Yaşar Paşa şunu da şöyle yap, bunu da böyle yap’ dememiştir. Yemin ederim diyorum size. Dememiştir. Bana demediği gibi şu andaki Genelkurmay Başkanı’na da demiyor. Öyle bir şey yok. Yani Silahlı Kuvvetlerimiz, bak hepiniz biliyorsunuz, arkadaşlar Silahlı Kuvvetlerimiz böyle bir yapıya dayanamaz.”