Politika Servisi
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de basın toplantısında konuştu.
Genel Kurul’a Suriye, Irak ve Lübnan tezkerelerinin geleceğini hatırlatarak sözlerine başlayan Kılıç Koçyiğit, “Aslında tam da barışı, silahsızlanmayı, çatışmasızlığı konuştuğumuz bu günlerde iktidarın yeniden Genel Kurul gündemine bir savaş tezkeresi getirmiş olmasının özel olarak dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. Şimdi bu tezkereyle Türkiye’nin hem Suriye’de hem de Irak’ta asker bulundurmasının süresi uzatılmak isteniliyor ve hatta yeni askerler görevlendirilmek isteniliyor. Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi.
Koçyiğit devletin, iktidarın genel bir güvenlik konsepti yaklaşımı olduğunu söyleyerek bu yaklaşımın ne Türkiye’de ne de bölgede sorunları çözemediğini belirtti. Aksine sorunları daha da derinleştirdiğine değinen Kılıç Koçyiğit, “Hatta neredeyse bölgeyi büyük bir kaosa, büyük bir şiddet sarmalına sürüklediğini hep beraber görüyoruz” diye kaydetti.
Kılıç Koçyiğit, Meclis’e getirilmesi beklenen tezkerenin yürütülen süreç ile “uyumsuzluk içerisinde olduğunu ve sürecin ruhunu yakalamaktan uzak olduğunu” ifade ederek şöyle konuştu: “Tezkerede şöyle bir ifade var. ‘Suriye yönetiminin gereksinimleri’ deniliyor. Peki ‘Suriye yönetiminin gereksinimleri ile Suriye halkının gereksinimleri aynı mıdır?’ diye sormak istiyoruz. Dikkat alınması gereken Suriye yönetiminin gereksinimleri midir? Yoksa Suriye’de yaşayan Kürtlerin, Arapların, Ezidilerin, Dürzilerin, Arap Alevilerin gereksinimleri midir? Bizim açımızdan halkların gereksinimleri temel olandır. O da demokratik birleşik bir Suriye’dir. Kılıç Koçyiğit, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelmesi beklenen Bütçe görüşmelerine değinerek 2026 bütçesinden bazı rakamları şöyle paylaştı: “Bütçe açığı ne kadar? 2026 yılında 2 trilyon 713 milyon TL. Bütçe açığının giderleri oranı yüzde 14.33. Savunma harcamaları 2 trilyon 155 milyar. Bunun iç güvenlik harcamaları 953 milyar.” Gündemde tartışılan 11. Yargı Paketi’nin sızmasına ilişkin olarak Kılıç Koçyiğit, “‘Bu AKP taktiğidir. Önce sızdırırlar, bir kamuoyunu yoklarlar. ‘Kim ne diyor?’ diye biraz tepkileri görürler. Ondan sonra da o yasayı resmi zeminlere taşırlar ama biz bu sızan taslağın resmileşmesini dahi kabul etmiyoruz. ” dedi.