Sağlık emekçileri tükeniyor: Ameliyat yapabilecek doktor kalmayacak

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘‘Giderlerse gitsinler’’ söylemi ve kamu hastanelerinin yoğunluğu, 2-3 dakika ile sınırlandırılan muayene süreleri, liyakatsiz yöneticiler ve artan mobbing, hayat pahalılığı, özlük hakların kötü olması, şiddet gibi pek çok faktör sağlık emekçilerini tüketiyor. Sık sık ‘‘Geçinemiyoruz, tükeniyoruz, artık yeter’’ diyerek alanlara çıkan sağlık emekçileri bir yandan kamudan istifa ederek ya emekli oluyor ya da özel hastanelere geçiyor. Bir yandan da yurtdışına göç ediyor. Sadece 2025’in ilk dokuz ayında yurtdışına göç etmek için Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) ‘’iyi hal belgesi’’ alan hekim sayısının bin 700’ü geçtiği ortaya çıktı. 

HEKİM GÖÇÜ SÜRÜYOR

İktidarın öve öve bitiremediği Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yarattığı tahribat, her geçen gün derinleşiyor. Sağlık emekçileri tükendiklerini söylüyor. Yurtdışına göç etmek için Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) ‘’iyi hal belgesi almak” için 2016 yılında başvuran hekim sayısı yalnızca 20’lerdeyken bu sayının bu yılın 9 ayında bin 700’leri geçtiği görüldü. Ülkede 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 228’lerde kalırken, AB’de bu sayının 402, OECD ortalamasında ise 372’lerde olması dikkat çekti. Kamuda çalışan doktor sayısı da her geçen gün azaldı, açılan kadroların da çoğu boş kaldı. Özellikle bu durum TUS sonuçlarında bazı branşlarda daha belirgin kendini gösterdi. 

CERRAHİ KADROLARI BOŞ

Son yıllarda Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) yerleştirme sonuçlarına göre, genel cerrahi, dahiliye, çocuk hastalıkları, çocuk cerrahisi gibi bölümler tercihlerin en altında kaldı ve bu bölümleri tercih edenlerin sayısı giderek azaldı. Buna karşın plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi, psikiyatri, göz hastalıkları, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, deri ve zührevi hastalıklar gibi branşlar ise yüksek puanlarla kadrolarını büyük oranda kapattı.

Gerek ilgili meslek örgütleri gerekse tabip odaları, özellikle iş yükü, nöbet fazlalığı, ekonomik ve özlük haklarının yetersizliği, şiddet, malpraktis (hatalı tıbbi uygulama) dava gibi durumların tercihleri etkilediğini belirterek, sık sık “Bu durum cerrahi ve pediatri gibi alanlarda ciddi sorunlar yaratacak, kamu hastanelerinde sorunlara neden olacak” uyarısını yaptı. Büyük şehirlerde yaşam maliyetinin artması da sağlıkçının bu kentleri tercih etmemesine neden oldu. Sağlık alanında yaşanan kan kayıpları ‘‘Önümüzdeki yıllarda ameliyat yapacak ve çocuklarımıza bakacak doktor bulamayacağız’’ değerlendirmelerine neden oldu.

∗∗∗

İŞ YÜKÜ VE BASKI İNTİHARLARI ARTIRDI

Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Dr. Ahmet Mehlepçi, basına yansıyan rakamlara göre, son 21 yılda en az 54 hekimin hayatına son verdiğini, bunların 14’ünün 2001-2011 dönemi arasında olduğunu söyledi. Mehlepçi, dünya genelinde intihar oranları düşerken Türkiye’de artışta olduğunu belirterek, sağlık politikaları nedeniyle hekimlerin tükenmişlik yaşadığını açıkladı. Bu tablonun, özellikle son yıllarda artış eğilimini gösterdiğine dikkat çeken Mehlepçi, şöyle devam etti: “Genel nüfus intihar hızı 100 binde 4,12 iken hekim intihar hızı 100 binde 4,97 (Türk Psikiyatri Derneği). Dünya genelinde intihar oranları düşerken Türkiye’de hem genel intihar hızının hem de hekim intiharlarının artış göstermesi dikkat çekicidir. Son 20 yılda yalnızca intiharlar değil, hekim göçü de artış göstermiştir. Sağlık Bakanlığı’nın Sağlıkta Dönüşüm olarak tanıttığı, sağlık çalışanları arasında ise ‘Sağlıkta Ölüşüm’ olarak anılan politikalar, hekimleri ve sağlık personelini tükenmişliğe sürüklemiştir. Kendilerini güvende hissetmeyen birçok sağlık çalışanı çareyi yurt dışına göçte bulurken, geride kalanlar daha da ağırlaşan iş yüküyle karşı karşıya kalmaktadır. Performans sistemi ve dayatılan ağır çalışma koşulları, süregelen şiddet, güvensizlik ortamı, 2 dakikaya sıkıştırılan muayenelerle mesleki yabancılaşma ve tatminsizlik, yoğun iş yükü ve artan mesleki baskılar bu durumun nedenleri arasındadır. Sağlık politikalarının yeniden ele alınması, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının güvenli, insanca ve onurlu çalışma koşullarına kavuşturulması artık hayati bir zorunluluktur.”

(Bu rakamlar yalnızca medyaya yansıyan vakaları göstermekte olup, resmî istatistikleri temsil etmemektedir.)

∗∗∗

DR. HACIOSMAN KATLEDİLİŞİNİN 7. YILINDA ANILDI

İstanbul’da özel bir hastanede görevli olan ve 2 Ekim 2018 günü silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Psikiyatrist Dr. Fikret Hacıosman, ölümünün yedinci yılında anıldı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları, son dönemlerde artışa geçen sağlıkta şiddete dikkat çekti. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, “Çalışırken ölmek istemiyoruz! Sağlıkta şiddet sona ersin” açıklamasını yaptı. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu “Sağlıkta şiddet münferit değil, politiktir. Beyaz Kod sistemi kurulduğundan beri en az 122 bin şiddet bildiriminin yapılması bu durumun ispatı niteliğindedir. Sağlıkta Şiddet Yasası yürürlüğe konmalıdır’’ açıklaması yaptı.

Dr. Fikret Hacıosman