Ebru ÇELİK
İktidarın piyasacı anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan, emek ve doğa sömürüsünü tüm çıplaklığını ortaya döken İliç Katliamı davası bugün Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te Anagold Madencilik’e ait Çöpler Altın Madeni’nde güvencesizliğin ve denetimsizliğin sonucunda meydana gelen ve 9 işçinin yaşamını yitirdiği katliamda 5’i tutuklu olan 43 sanık yargılanacak. Hazırlanan iddianamede yargılananlar arasında ise herhangi bir kamu görevlisi yer almadı. Operasyonlar Başkan Yardımcısı İain Ronald Guille, Jeoteknik Başmühendisi Ali Rıza Kalender, Projeler Sorumlusu Shaun Swartz, İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Selçuk Çiftlik ve madene teknik destek veren İNR Mühendislik Şirketi sahibi Ömer Ardıç’ın tutuklu olduğu davada aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu sanıklar “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” ve “Çevreyi taksirle kirletme” suçlamalarıyla yargılanıyor.
2 Eylül’de görülen 3. duruşmada mahkeme heyeti tutuklu sanıkların kaçma ve saklanma şüphelerinin olduğu nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların da adli kontrollerinin devamına karar verdi. 4. duruşmada şirketin organizasyon şemasını içeren bilirkişi raporunun dosyaya gelmesi bekleniyor. Duruşma öncesinde avukat Akçay Taşçı, “Bu dava yalnızca bir şirketin değil, bir denetimsizlik düzeninin yargılanması olmalı” diyerek sürecin eksiklerini anlattı.
***
DELİL TOPLANMADI SORUMLULAR KORUNDU
İliç davasını takip eden avukatlardan Akçay Taşçı, iki yıla yaklaşan yargı sürecini BirGün’e değerlendirdi:
Taşçı, “Doğru dürüst delil toplanmadı, şirketin bilgisayarlarına el konulmadı. Savcılık bazı şüphelilerin ifadesini bile çok geç aldı. Hâlâ kimin sorumlu olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Bu olay hem çevre hem işçi katliamı ama hak ettiği soruşturma yürütülmedi” diyerek dava sürecinin olması gerekenden farklı ve eksik yürütüldüğüne dikkat çekti.
Taşçı, denetimsizlikle ilgili olarak şunları söyledi:
“Şirket, 140 denetimden geçtiğini iddia ediyor ama bu kadar riskli bir işte hiçbir ceza ya da kapatma olmadan bu denetimlerden geçmesi mümkün değil. Gerçek denetim olsaydı, kapasitesinin çok üzerinde üretim yaptığı çoktan tespit edilirdi. Çalışma Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı açıkça sorumludur.”
Taşçı, davanın “adalet değil, örtbas süreci” haline gelme riskine dikkat çekerek “Bazı sanıklar hâlâ duruşmaya getirilmiyor. Talimatla ifade verdiriliyor. Bu, hem kamu görevlilerinin hem şirketin sorumluluğunu gizleyen bir tutumdur” diye konuşu.
Taşçı, “Anladığımız kadarıyla biri raporunu yetiştiremedi. Rapor yetişse bile kimsenin inceleme şansı olmayacak. Rapora karşı beyanda bulunmak için süremiz kalmadı” diyerek duruşmanın süresine ilişkin olarak, “Aslında raporun tartışılacağı öngörülerek üç gün verilmişti ama rapor yetişmeyeceği için muhtemelen yarın akşam bitecek” ifadelerini kullandı.
Bilirkişi raporu hazır olmadığı için duruşmadan bir beklentisinin olmadığını tek iste3nenin sanıkların tutukluluğunun devam kararı olduğunu aktaran Taşçı, “Sanık tarafı, raporun gecikmesini gerekçe gösterip tahliye isteyecek. Biz de ‘tahliye etmeyin’ diyeceğiz. Bunun dışında çok kayda değer bir tartışma olacağını sanmıyorum” öngörüsünde bulundu. Bilirkişi sürecine ilişkin soruyu Taşçı, şöyle yanıtladı:
“İlk bilirkişi raporu değiştirilmedi. Sadece başka bir heyete bilirkişilik görevi verildi ve o heyet farklı bir kanaat sundu. İlk raporda kamu görevlilerinin, özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin kusurlu olduğu tespit edilmişti. Ancak bu tespit zayıf kalmıştı. Bu nedenle başka bir heyet görevlendirildi. Onlar da ‘bakanlığın herhangi bir kusuru yok’ deyip çıktılar işin içinden.”
‘HER YIL 6 SOMA YAŞANIYOR’
“Daha geçen gün Gebze’de benzer bir olayı yaşadık. Türkiye, iş güvenliği konusunda çok kötü bir performans sergiliyor. Her yıl Soma Katliamı’nı konuşuyoruz çünkü dünya tarihinde örneği yok. Ama her yıl en az altı Soma yaşıyor bu ülke. Çalışma güvenliği Türkiye’nin en can alıcı, en can yakıcı konularından biri ama bu kadar önemli olmasına rağmen bir türlü gündem olamıyor.”
***
RUHSATLAR ARTIYOR DENETİM AZALIYOR
Rejimin denetim mekanizması fabrikalardan otellere, tersanelerden madenlere… Tüm işkollarında sınıfta kaldı. Her yıl yüzlerce işçi, iş cinayetlerine kurban giderken MAPEG verileri İliç başta olmak üzere madenlerdeki denetimsizliği gözler önüne serdi. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MAPEG) verilerine göre denetim 10 yılda yaklaşık %30 azaldı.
• MAPEG verilerine gör, ülkede linyit ve taşkömürü sektöründe faaliyette olan 14 bin 276 maden ruhsatı bulunuyor.
• 2014 yılında 9 bin 297 saha denetlenirken, 2024’te bu sayı 6 bin 315’e geriledi. Yani denetim oranı on yılda yaklaşık yüzde 30 düştü.
BU BİR SİYASİ TERCİH
Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, süreci “denetimsizlik politikası” olarak tanımladı: “Özelleştirme adı altında kamu kaynakları elden çıkarıldı. Ardından taşeron sistemi yerleşti, kurallar gevşetildi. Son adım olarak da ‘bizi denetlemeyin’ denildi. Bugün Türkiye’de madenlerde yaşanan ölümler, yalnızca iş kazası değil; bu politik zincirin sonucudur.”
Yüksel’e göre madenciliğin geldiği nokta, devletin bilinçli tercihini verilerle yansıttı. Yüksel, “Kamu denetimi gerilerken özel sektör büyüdü. Ama büyüyen denetim değil, denetim dışılıktı. Rakamlar da bunu söylüyor. Denetim sayısı artıyor gibi görünüyor ama etkinliği yok. Raporlar yazılıyor, sonuç alınmıyor, yaptırım uygulanmıyor” diye konuştu.
Yüksel’in değerlendirmesi verilerle de sabitlendi. Son 12 yılda kamu ocaklarının sayısı 49’dan 9’a geriledi; kamu payı yüzde 80’den fazla azaldı. Kamuya ait ocak 2011 yılında 49 iken 2024 yılında 9’a düştü. Özel sektör ise grafikte yıllar boyunca üstte kaldı. 2011 yılında 470 ocak ruhsatı özele gitti. 2023’te ise durum değişmedi. Kamuya ait ocak ruhsatı sayısı 9 iken özel ruhsat sayısı 447 oldu. Bu düşüşle birlikte kamusal denetim de fiilen ortadan kalktı. Artık madenlerin neredeyse tamamı özel şirketlerin elinde; denetim yetkisi ise yetkisizleştirilen kamu kurumlarında.
***
MAPEG 2024 VERİLERİ
• Toplam ruhsat sayısı: 14.276 (2024)
• İşletme izni olan ruhsat: 7.652 (2024)
• Denetlenen saha sayısı: 6.315 (2024)
• 2013’te faal maden sayısı: 8.418
• 2013’te denetlenen saha sayısı: 9.297
• Kamu payındaki azalma: %81
• Özel sektör payı: %98’e yaklaştı. SGK ve MAPEG verileri, denetimin değil özel sektörün büyüdüğünü ortaya çıkardı.