POLİTİKA SERVİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Trump ile görüşmesinin yankıları sürüyor. Erdoğan, iktidarını sürdürmek uğruna ekonomik ve siyasal her türlü tavizi verirken küçük ortak Devlet Bahçeli’nin yaptığı farklı çıkışlar dikkat çekiyor. MHP Lideri Bahçeli, Türkgün’e verdiği röportajda, Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) ittifakı önerisine ilişkin yeni değerlendirmelerde bulundu.
Bu ittifakın Türkiye’nin milli siyasetine, devlet ve millet yapısına uygun olduğunu savunan Bahçeli, “Türkiye’nin başka ittifaklara üyeliği ne AB katılım süreci açısından ne de NATO üyeliği açısından bir zafiyet anlamına gelmektedir. Türkiye hâlen kendi taahhüt ve sorumluluklarının arkasındadır. Ancak bir tarafın devamlı taviz verdiği, devamlı geri adım attığı, devamlı mahkûm olduğu bir diyaloğun ne dostlukla ne müttefiklikle ne de komşuluk değerleriyle bağı olacaktır” dedi.
ASYA PASİFİK AÇILIMI VURGUSU
Bahçeli değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Türkiye, Nisan 2013’de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile diyalog ortaklığı anlaşması imzalamış ve örgütle hukuki ilişkisinin temellerini atmıştır. Bu anlaşma, 2017’de TBMM’de onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. Diyalog ortağı Türkiye ile ŞİÖ arasında, başta bölgesel güvenlik, terörle mücadele, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçların önlenmesi ile ekonomik ve kültürel alanlar olmak üzere çeşitli konularda iş birliğinin geliştirilebileceği öngörülmektedir. Türkiye bölgesel bir güç olmanın da ötesine geçerek hem Batı hem de Doğu ile diyalog kurabilen nadir bir ülke örneği sergileyerek Asya’daki güvenlik ve politik denklemi etkileyebileceğini göstermektedir. Bu girişimler esasen yeni de değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminden itibaren de Türkiye milli hedefler ve menfaatler doğrultusunda Selçuklu kartalı misali hem Doğu’ya hem de Batı’ya bakan bir anlayışla Türkiye merkezli politikalar belirlemiştir. Bu iki örgütle ilişki de Türkiye’nin kökü çeyrek asır öncesine dayanan Asya-Pasifik açılımı sürecinin bir devamıdır.”
BAHÇELİ KİME MESAJ VERİYOR?
Erdoğan, Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu görüşmeleri için bulunduğu New York’ta, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) ittifakı” önerisine yanıt vermiş, “Doğrusu ben onu tam takip edemedim, hayırlısı olsun inşallah” ifadelerini kullanmıştı. Bahçeli’nin devam ettirdiği TRÇ çıkışı ile neyi amaçladığı tam olarak bilinmezken ABD planı dahilinde Ortadoğu’da yaşanan İsrail yayılmacılığının iktidarı tedirgin ettiği, Bahçeli’nin de TRÇ ittifakı ile ABD’ye, “İsrail’i dizginle” mesajı vermiş olabileceği değerlendiriliyor. Öte yandan İsrail’in Gazze’deki soykırımına tüm dünyadan yükselen tepkilerin seçmende de beklenti yarattığı unutulmamalı. İspanya başta olmak üzere pek çok ülke İsrail’e karşı net tutum alırken Türkiye’de hamaset dışında somut adımların atılmıyor oluşu tabanda tepkilere neden oldu. Bahçeli de blöf yaparak tabanı konsolide etmek, tabanda artan öfkeyi bastırmak adına bir kez daha hamasi söylemlere başvurmuş olabileceği değerlendiriliyor.
Tüm bunlara rağmen Erdoğan’ın ABD ziyaretinde doğalgazdan yolcu uçaklarına dek imzaladığı ticari anlaşmalar ile Trump’tan randevu koparabilmek, Trump ile fotoğraf karesine girebilmek için günler öncesinden verdiği uğraş ülkenin tamamen NATO ve ABD eksenine teslimiyeti anlamına geliyor. Bahçeli’nin siyasette çok da etki yaratmayan önerisi ise göstermelik bir çıkıştan öteye anlam ifade etmiyor.