İBB İddianamesi rejimin izleyeceği yol haritasının da ifadesi oldu. İddianamenin hemen ardından “CHP’ye kapatma davası” açılma ihtimali, Savcılık tarafından yalanlansa da partiyi kontrollü muhalefet çizgisine çekmek adına Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya başladı.
Öte yandan 3 bin 900 sayfalık, yüzlerce kişinin adının geçtiği iddianame muhalefeti sürekli savunmada tutmak isteyecek.
Yıllarca süreceği öngörülen dava Ergenekon süreçlerinde olduğu gibi giderek karmaşık hale gelerek toplumsal tepkiler soğurulmak istenecek. En nihayetinde iktidar, seçimsiz ve muhalefetsiz Türkiye için kritik eşikten atlamaya çalışacak.
Bugünün BirGün’ü
İBB İddianamesiyle iktidarın ne amaçladığını özetle sıralarsak:
• DEMOKLES’İN KILICI
İBB iddianamesinin sunulmasının hemen ardından medyada “CHP’ye kapatma davası” açılacağı haberleri yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise “Sadece yasal bildirim yapıldı, kapatma talebi yok” diyerek iddiaları yalanladı. Zaten Başsavcılık yasal olarak Yargıtay’a böyle bir talepte bulunamıyor. Başsavcılık CHP’nin kapatılmasını talep etmemiş olsa da hukukçuların değerlendirmesine göre “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gelen bilgiler ışığında kendi değerlendirmesini yapacak ve kapatma talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesi ya da gidilmemesi yönünde kanaate” ulaşacak. Bu konunun en kritik noktası ise tıpkı daha önceki Kurultay davasında olduğu üzere CHP’nin başında bir kez daha yargı sopasının hazır bekletilmesi. Erdoğan ve iktidarın önde gelen pek çok ismi daha önce Genel Başkan Özgür Özel’e “Ankara’da siyaset yap” uyarısında bulunmuştu. Bu uyarı, sınırlarını rejimin çizdiği alanda, “kontrollü muhalefet ol, fazla ileriye gitme. Sözünü haftalık grup toplantılarına sakla, mitingleri bırak, sokaktan çekil, İmamoğlu’nu unut” mesajı olarak da okunabilir. Yani kapatma davası da her an Demokles’in kılıcı gibi CHP’nin tepesinde sallanacak.
• RAKİBİN ENERJİSİ SAVUNMAYA
AKP-MHP iktidarı 19 Mart operasyonlarıyla ana muhalefet partisini etkisiz hale getirmeye çalıştı. İBB operasyonları ve kurultay davaları başta olmak üzere, diploma davası, hakaret davaları ile Meclis’e sunulan dokunulmazlık fezlekeleri CHP’yi sürekli savunma pozisyonunda tutma hamlesi oldu. Bu sayede CHP’nin tüm enerjisini kayyum tartışmalarına, arka arkası kesilmeyen dava ve mahkemelere harcaması istendi. Ekonomik kriz, derinleşen yoksulluk gibi ülkenin en can alıcı sorunları yerine CHP’nin tüm gücünü İBB iddianame ve davalarına yöneltmesi isteniyor.
• CHP’Yİ YALNIZLAŞTIRMA ÇABASI
Muhalefetin bütünü açısından çözüm meselesine ayrı bir parantez daha açmak gerekiyor. Siyaset uzunca süredir çözüm sürecine destek olanlar ve karşısında duranlar şeklinde tahkim edilmek isteniyor. Yıllarca haksız yere içeride tutulan siyasiler, sürecin bir parçası olarak iktidarın işine yarayıp yaramayacağına göre değerlendiriliyor. Ülkenin bir yanında demokrasi, barış, kardeşlik havası estirilirken diğer yanında CHP’nin baş düşman kategorisine oturtulduğu, belediye başkanlarına ağır cezaların istendiği tablo çiziliyor. Muhalefet blokundaki tüm aktörlerin yalancı bahar ile demokrasi gelmeyeceğini hatırlatmak gerekiyor.
• TEPKİYİ DİZGİNLEME AMACI
7 ayrı bölüm ve 3 bin 900 sayfalık iddianamede CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu 143 eylemle suçlanırken İmamoğlu hakkında 828 yıldan 2 bin 430 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Toplam 402 isim “şüpheli” sıfatıyla yer alırken İBB’nin “yalanlar ve gerçekler” paylaşımlarıyla yalanladığı pek çok şey de iddianamede yer buluyor. Kamuoyunun ortak kanaati davanın uzunca yıllara yayılacağı yönünde. İddianame bu haliyle yıllarca süren Ergenekon davalarını hatırlatıyor. Zamanla gerçek ve iftiraların iç içe gireceği, toplumsal hafızayı bulandırarak tepkilerin de giderek soğurulduğu, sürece yayılan bir hamle hedefleniyor.
• REJİMİ TAHKİM ETME HAMLESİ
19 Mart operasyonları CHP’nin ön seçimde 15 milyondan fazla oy alarak seçtiği İBB Başkanı İmamoğlu’nu diploma ve hakaret davalarını da devreye sokarak yarış dışına itmenin bir hamlesiydi. Bu kritik adım aynı zamanda “seçimsiz ve muhalefetsiz” Türkiye inşasının kırılma anlarından biri oldu. Bu kırılma sandığın aslında formaliteden kurulduğu, Cumhurbaşkanı’nın rakibini kendisinin belirlediği, seçim güvenliğinin büsbütün ortadan kalktığı, muhalefet parti ve liderlerinin cezalandırıldığı, yerel yönetimlerin yetkilerinin törpülendiği, toplumsal muhalefetin susturulmak istendiği bir rejime işaret ediyor.
Tüm bu oyun planını ancak marttan bu yana ülkenin dört bir yanında rejime karşı çıkan milyonların ortak ve birleşik mücadelesi bozabilir.
***
MHP’NİN GAZETESİ ÖNEMSEMEDİ
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’ye yakınlığıyla bilinen Türkgün gazetesi İBB iddianamesini spor gazeteleri dışında en küçük gören gazete oldu. Gazete iddianame haberini adeta gizledi. Gazete tüm Türkiye’nin konuştuğu iddianame haberini iç sayfada ise ikinci manşetten görmeyi tercih etti. Bahçeli’nin 29 Ekim’de Cumhuriyet resepsiyonuna katılmamasının ardından Cumhur İttifakı’nda çatlak iddiaları gündeme gelmişti. Bu iddialar hem MHP hem de AKP tarafından yalanlanmıştı. Bahçeli İBB davalarının TRT’den yayınlanması talebine de destek vermişti.