Psikopat ve Sosyopat Arasındaki Farklar

Bir Sosyopatı, Bir Psikopattan Farklı Kılan Nedir?

Psikopat” ve ‘sosyopat’ terimleri popüler kültür dünyasında çokça kullanılıyor.

Ve görünüşe göre her zamankinden daha popülerler.

Bunun nedeni ister American Psycho’daki Patrick Bateman capsleri olsun, ister tuhaf tiplere duyulan genel hayranlık olsun.

Popülerlikteki bu artışın nedeni önemsiz.

Mesele şu ki, insanlar farklı olan insanları seviyor.

En azından yakınlarında olmadıkları zaman.

Genellikle insanlar bu terimleri tehlikeli ya da akli dengesi yerinde olmayan kişileri tanımlamak için kullanırlar.

Peki bu terimler gerçekten ne anlama geliyor?

Psikopat nedir ?

Ve sosyopat nedir?

Bu makalede, psikopatlar ve sosyopatlar arasındaki temel farkları inceleyeceğim.

Ancak başlamadan önce, “psikopat” ve “sosyopat kavramlarının DSM-5’te (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel En Kitabı) resmi bir tanımlarının olmadığını belirtmek gerek.

“Psikopat” ve ‘sosyopat’ kavramları, ASPD (Antisosyal Kişilik Bozukluğu) ile ilişkili davranışları tanımlamak için yaygın olarak kullanılan terimlerdir.

İki kişilik tipi arasında bir örtüşme olsa da, önemli farklılıkları vardır.

Biz de bunlara odaklanacağız.

İki tip arasındaki kritik fark şudur:

Psikopatlar doğar.

Sosyopatlar ise yaratılır.

Psikopatların tuhaf biri olmaya genetik bir yatkınlığı vardır.

Onları bu hale getiren bir travma yoktur.

Tacizci ebeveynleri yoktur.

Oyun parkında zorba bir çocuk yoktur.

Onlar sadece bu şekilde doğmuşlardır.

Bunun bir örneği Jeffrey Dahmer’da görülebilir.

Dahmer, kötü muamele görmüş ya da parçalanmış bir aileden gelmiyordu.

Buna rağmen, çok erken yaşlardan itibaren ölümden etkilenmeye başladı ve daha sonra seri katil oldu.

Dahmer; doğanın, yetiştirme tarzına üstün geldiğinin bir örneğidir.

Kendisi her ne kadar istikrarlı bir yetiştirilme tarzına sahip olsa da, ne yazık ki onu bir psikopata ve bir seri katile dönüştürecek genetik yatkınlıklara da sahipti.

Ancak sosyopatlar böyle değildir.

Sosyopatlar çevrelerinden etkilenirler.

Bunun bir örneği Richard Ramirez adında bir adamdır.

O da ilerleyen yaşlarında bir seri katil olacaktı ancak onun yetiştirilme tarzı Dahmer’ınkinden inanılmaz derecede farklıydı.

Çocukken kara bir korku bulutu altında yaşıyordu.

Babası onu düzenli olarak dövüyordu ve büyürken kafasından çok fazla yara almıştı.

Ama ister inanın ister inanmayın, Ramirez’in hayatındaki en kötü etki babası değildi.

Kuzeni Miguel’di.

Miguel bir Vietnam savaşı gazisiydi.

Ve savaş deneyiminin onu akıl hastası yaptığı açıkça ortadaydı.

Genç Ramirez’e savaş sırasında yaptığı vahşi şeylerin resimlerini gösterir, onun zihnini şiddet ve vahşet hikayeleriyle doldururdu.

Tüm bunlar, 13 yaşındaki Ramirez’in Miguel’in kendi karısını vurup öldürdüğüne tanık olmasıyla doruğa ulaştı.

Buna şahit olmanın, Ramirez’in üzerinde büyük bir etkisi olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Kendisi, 10 yıl sonra “Gece Avcısı” olarak tanınmaya başladı.

Kaliforniya eyaletine korku salan bir suçlu.

Tanımadığı evlere girip, cinayetler işledikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi aynı evde kendisine yemek hazırlıyordu.

Bu şeytanların arasındaki farkları tam olarak vurgulamamamız gerek.

Dahmer her şeyi metodik bir hassasiyetle planlardı.

Ramirez ise dürtüseldi ve bir hevesle suç işleyebilirdi.

Dahmer bir psikopat, Ramirez ise bir sosyopattı.

İkisi de canavar.

Ama birbirinden farklı canavarlar.

Psikopatlar kimliklerini gizlemekte çok iyidirler.

İçinde bulundukları duruma göre takındıkları bir dizi maskeleri vardır.

Çekici, zeki ve topluma sorunsuz bir şekilde uyum sağlamış görünebilirler.

Ancak bu olumlu özellikler kişiliklerinin bir parçası değildir, sadece rol yaparlar.

Hiçbir insani duygu hissetmezler. Sadece onları taklit etmekte ustadırlar.

Ve onları usta manipülatörler yapan da bu yetenekleridir.

Psikopatlar ayrıca istediklerini elde etmek için son derece derin ve ayrıntılı planlar yaparlar.

Ve bu sırada birkaç kalbin kırılması onlar için sorun değildir.

Umurlarında olmaz.

Suçluluk ya da pişmanlık duyma yetenekleri sıfırdır.

Önemli olan tek şey hedeftir.

Psikopatlar tüm davranışlarını diğer insanlardan öğrenirler.

Bunun herkes için geçerli olduğunu söyleyebilirsiniz, ancak psikopatlarda durum farklıdır.

Normal insanlar içgüdüsel olarak davranabilirler.

Doğru ve yanlış arasındaki farkı bilirler.

Tüm bu ahlaki çerçeveler toplum tarafından yaratılmış olsa bile, psikopatlar için bunların bir önemi yoktur.

Onlar, hiçbir şey hissetmezler.

Bu yüzden de insan rolü yapmakta çok başarılı olurlar.

Her insan etkileşimi onlar için bir derstir.

Gelecekte nasıl davranmaları gerektiğine dair bir ders.

Diğer insanların nasıl davranabileceğine dair bir ders.

Gülmek gibi şeyleri bile pratik ederler.

Katıksız irade gücü ve ahlak yoksunluğu, istedikleri her şeyi elde etmelerini sağlar.

Ancak sosyopatlar böyle değildir.

Psikopatlar kadar hesaplı değillerdir.

Davranışları çok daha aceleci ve rastgeledir. Aynı zamanda diğer insanlarla ilişkiler söz konusu olduğunda onların da sorunları vardır.

Örneğin, aşırı kıskanç olma eğiliminde olabilirler.

Psikopatlar tüm ilişkilerinde kendilerini ön plana çıkarırken, sosyopatlar da benzer davranırlar.

Tek fark, yoğun bir şekilde duygulara sahiptirler.

Sonuç olarak, psikopatlar ve sosyopatlar her ne kadar tuhaf olsalar da aynı değiller .

İkisi arasında belirgin farklar vardır.

Potansiyel olarak sizi büyük bir beladan kurtarabilecek farklılıklar…

Endişelenmeyin, tüm psikopatlar cani canavarlar değildir.

Ancak yine de, onlardan biriyle karşılaşırsanız nelere dikkat etmeniz gerektiğini bilmek size yardımcı olacaktır.

Bu insanlar hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.

Bize benzerler.

Bizim gibi konuşurlar.

Ve bizim gibi davranırlar.

Ama temelde farklıdırlar.

Tetikte olun ve kendinize dikkat edin.

Başka bir yazıda tekrar görüşünceye kadar kendinize çok çok iyi bakın!

🐐

Psikopat ve Sosyopat Arasındaki Farklar was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.