Y. Emre Ceren
MHP’li mafya avukatı Serdar Öktem’in infazı, mafya ve siyaset ilişkisine dair önemli soru işaretleri ortaya çıkardı.
Sinan Ateş cinayetinin karşılığı yorumları yapılan saldırı ile ilgili olarak, Belgelerle MHP Tarihi kitabının yazarı araştırmacı Özay Göztepe ile konuştuk.
Geçtiğimiz yıl Sinan Ateş cinayeti önemli tartışma yaratmıştı. Şimdi Serdar Öktem cinayeti hem Sinan Ateş cinayeti ile hem de mafya hesaplaşması ile bağlantılı biçimde tartışılıyor. Öncelikle siz olay hakkında ne düşünüyorsunuz?
Savcılık ifadelerine baktığımızda zanlılar ağız birliği yapılmış gibi Daltonlar çetesinin intikam saldırısı olduğu, Azerbaycan’dan Alican Çakır’ın azmettirmesiyle gerçekleştirildiğini iddia ettiler. Sebebi de Casperler tarafından infaz edilen Caner Koçak’ın intikamı. Hepsi de etkin pişmanlıktan yararlanıyor, Serdar Öktem’i tanımadıklarını ifade ediyorlar, tüm savunmalar önceden hazırlanmış gibi. Polis de suikastın olacağını önceden biliyor. Sinan Ateş cinayetine çok benzer bir yön var tüm bunlarda. Biz özellikle Hakan Fidan açıklamalarından sonra Erdoğan sonrasına dair AKP içi güç odakları çatışması olduğunu konuşuyoruz ama bence daha acil bir sorun bugün MHP içinde yaşanıyor. Bahçeli’nin yaşı ve sağlığı bu siyaseti yürütmeye çok müsait değil artık. Hatta Sinan Ateş’in de bu durumu dile getirdiği için öldürüldüğüne dair iddialar da var. Ki MHP’deki üst düzey isimler geçiyor o dosyada. Dolayısıyla iki ihtimal de mümkün. Serdar Öktem davasının birleştirildiğini, yaşananları anlatma konusunda bazı açıklamaları olduğunu, bununla ilgili birtakım görüşmeler yaptığını ve artık infazından vazgeçildiği için rahatladığını da biliyoruz. Benim genel kanım özellikle yeni nesil çeteler taşeron işler yapmakla birlikte siyasete doğrudan bulaşmadığı için MHP içindeki bir gerilimden kaynaklandığını düşünüyorum, Sinan Ateş cinayetiyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Daltonların öldürülen liderlerinden Caner Koçak’ın intikamından çok Sinan Ateş cinayeti sonrası açıklamalarının MHP’yi zora sokma ihtimali olduğu için yapılmış bir müdahale olduğunu düşünüyorum.
MAFYA BAĞLANTILARI SOĞUK SAVAŞ KÖKENİNE DAYANIYOR
Biz AKP içindeki gerilimleri siyasilerin açıklamaları, ilgili medya gruplarının haberleri verme biçimlerinden takip ediyoruz. Ancak konu MHP’ye geldiğinde gruplaşmalar uyuşturucu çetelerinin taşere ettiği cinayetlerle ortaya çıkıyor. MHP’nin iç gerilimleri neden bu kadar polisiye gelişiyor? Kendi dahil oldukları suç ve çıkar ilişkilerine dair bir gerilim mi var?
Bu biraz MHP’nin yapısıyla doğrudan ilgili. Her ne kadar soğuk savaş koşulları ortadan kalkmuış olsa da bu koşullarda oluşturulmuş, paramiliter vurucu gücü de olan bir yapı. Bu yapının inşasında en önemli noktalardan birisi lidere tam sadakat. Hatta 1967’de o zamanki adıyla CKMP kongresinde Türkeş’in “Davadan döneni vurun” açıklaması vardı. Keza 70’lerde davadan dönen bir sürü ülkücü öldürüldü. AKP ve MHP’nin yapısını kıyaslayacak olursak AKP emperyalist devletler tarafından desteklense de görece daha sivil bir hareket. MHP faşizan yapısından dolayı muhaliflere ve tartışmaya çok kapalı bir yapı. Hem içinde yer alan özneler hem de yapının genel durumu itibariyle bu tip şeyleri içinde barındırabilecek bir esneme payına sahip değil. Dolayısıyla paramiliter, mafyayla iç içe bir yapı, ortalık zaten Bahçeli’nin verdiği fotoğraflardan geçilmiyor. Bu sebeple, elinde çekiç varsa her şeyi çivi olarak görürsün misali bildiği şeyi yapıyor. Tasfiyeler AKP’de bel altı biçimde, konuşma ve görüntü kayıtlarının basına sızdırılması vb. gibi Fethullahçılardan öğrenilen yöntemlerle giderken MHP’de doğrudan fiziksel olarak ortadan kaldırmaya yönelik oluyor. Yapısı böyle olduğu için başka türlü davranmaya çok müsait değil.
BAHÇELİ SONRASI ÇATIŞMALAR ARTABİLİR
MHP’nin liderliği hala Bahçeli’de ve ona karşı ülkücüler içinde hem şüpheler hem itirazlar sürmekte. Önümüzdeki dönemde de buna benzer çatışma ve hesaplaşmaları görebileceğimizi söylemek mümkün müdür?
Çok ilginçtir, 80’ler sonuna kadar hala çok küçük ve marjinal bir parti görünümündeyken Kürt sorununun yarattığı o milliyetçi kabarışı arkasına alıp baya kitlesel bir parti haline geldiler. 12 Eylül öncesi belirlediği düşman nasıl komünizmdiyse 90’lı yıllarda da bölücülük üzerinden bir politik hat kurup buradan beslendiler. Ancak son dönemdeki açıklamalarına dikkat ederseniz, yıllarca düşmanca davrandıkları bir politik hatta çok değişik bir hamleyle girdi. MHP yöneticilerinin tümü de bu sürece destek oldu. Yapıları da mevcut lidere tam itaat olduğu için Bahçeli döneminde çatışma boyutuna ulaşacak saflaşmalar olacağını düşünmüyorum ama o öldükten sonra böyle bir şey tabi ki mümkün. Çünkü Türkeş’in ölümünün ardından yapılan kongrede oğul Türkeş’in karşısında içinde Bahçeli’nin de bulunduğu 4-5 aday da vardı. O kongrede kürsü işgal edildi, sandalyeler havada uçuştu ve kongre yapılamadı. Daha sonraki kongrede adaylar Bahçeli lehine çekilince Türkeş kaybetti. Orada baba Türkeş’in ani ölümü söz konusuydu. Burada Bahçeli gitmeden önce kendine uygun bir ekibi bırakacaktır diye düşünüyorum ama yapısı itibariyle getirdiği ekip Bahçeli’den sonra çok kontrol sahibi olamayabilir. Bu çatışmalar kendisi sağken bu kadar olmasa bile ölümünden ya da koltuğu devrinden sonra yaşanabilir.
Peki bu yeni nesil çeteler neden bu kadar artış gösterdi, siyasi çatışmaların olmadığı atmosferde dahi toplum açısından nasıl bir tehdit oluşturuyor?
Bu süreçle ilgili beni en çok tedirgin eden mesele ki Timur Soykan da çok sık vurguluyor; yeni nesil çeteleşmenin çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Birçok önemli mesele var, kitleselleşmeleri, sosyal medyayı etkili kullanmaları. Ancak bunlar içerisinde beni en çok çoğu çocuklardan oluşan mensuplara sahip olmaları. Beslendikleri yerler ne yazık ki yoksul mahalleler. Geleceksizleşmiş, hiçbir umudu kalmamış, başka bir çaresi olmayan insanların devşirilmesi. Serdar Öktem cinayetinde de açıkça görülüyor, infaz için Gaziantep’ten özel bir ekip getiriliyor. Türkiye’nin her tarafında AKP politikalarının sonucu olarak gençliğin herhangi bir gelecek tahayyülü olmadığı için eskiden sola akan kitlelerin bulunduğu mahallelerde şimdi bu tip çeteler oluşuyor hem kendileri hem de hedef aldıkları kesimler açısından çok can yakıcı bir hal alıyor. En üzücü yanı gençliğin böyle bir şeyin içine dahil edilmesi ve bunda çok etili olunabilmesi.