Photo by Rosan Harmens on Unsplash
Ne tam olarak yaşlandığını hissedersin, ne de gençliğin bitmiştir.
Ama bir şeyler değişmiştir. Hayatı eskisi gibi algılamıyorsundur artık.
Hatta bazen, bugüne kadar kendini aslında hiç tanımadığını bile düşünürsün.
Orta yaş denince aklıma hep sıkışmışlık hissi gelirdi.
Zamanla fark ettim ki; bu his bir yolundan sapma değil, insan biyolojisinin programında yazılı olan bir durak.
Hormonlar, enerji, düşünce şekli — her şey bu yaşlarda yeniden biçimleniyor.
Yani bu bir “kriz” değilse bile, kesinlikle sıradan bir dönem de değil.
Ve çoğu insan bu süreci bir tür içsel sorgulama ya da yön arayışıyla yaşıyor.
Ben de kendime daha sık şunu sormaya başladım:
“Şimdi ne yapmalıyım?”
Photo by Daniel Jensen on Unsplash
Geçmişteki benle şimdiki ben arasında bariz bir fark var.
Bazı hayaller yerini kabullenişe bıraktı, bazı kararlar ise anlam kazandı.
Önceden beni motive eden şeyler artık içimi kıpırdatmıyor,
eskiden uğruna kaygılandığım konulara şimdi sadece başımı sallayıp geçiyorum.
Ama garip olan şu ki, gelecekteki beni hâlâ tanımıyorum.
Belki de orta yaş, tüm bu “ben”ler arasında sıkışıp, yenisini arama sürecidir.
Ne tamamen geçmişte kalabilirsin, ne de körü körüne geleceğe koşabilirsin.
Şimdiki halin, her iki tarafla da yüzleşmek zorunda.
Ve belki de bu yüzden zorlayıcı. Kendini ilk kez dış dünyaya göre değil, gerçekten ne hissettiğine göre tanımlamaya başlıyorsun.
İçten gelen bir ses seni dürtüyor:
“Bundan sonrası senin tercihin.”
Orta yaşlarda yaşanan duygusal dalgalanmalar çoğu zaman “kriz” diye etiketleniyor.
Kriz kelimesi hep bir çöküşü, bir dağılmayı ya da kontrolü kaybetmeyi çağrıştırır.
Oysa çoğu zaman kriz sandığımız şeyler bir sarsıntı değil, sinyaldir.
“Bir şeyler yolunda değil” diyen iç sesimizin, artık kendini susturamadığı anlardır.
Eskiden olsa geçiştirirdin.
Ama şimdi o soru susmuyor:
“Gerçekten böyle mi yaşamak istiyorum?”
Belki de bu yüzden orta yaş, bir çöküş değil;
cesaret gerektiren bir ilerleme hâlidir.
Photo by Benjamin Davies on Unsplash
Hayatında artık bir sessizlik başlar.
Ama bu sessizlik, dış dünyanın beklentileriyle doludur.
Toplumun senden hiçbir zaman tükenmeyecek istekleri vardır.
Hatta bazı düşünceler o kadar içine işlemiştir ki, sanki kendi zihninden yükselir.
Ama sen artık başka bir ritimdesindir.
İçinde bambaşka biri konuşur:
“Biraz durmak istiyorum.”
“Sadeleşmek istiyorum.”
“Artık başka şeyler denemek istiyorum.”
Fakat bu cümleleri sesli söylediğinde, hemen bir etiket yapışır: “Orta yaş krizi.”
Oysa bu kriz değil, sadece yıllardır susturduğun tarafının nihayet konuşmaya başlamasıdır.
Hayatın senden istediğiyle senin gerçekten istediğin arasında sessiz bir gerilim oluşur.
Ve belki de en zor olan, artık kendi sesini o kalabalığın içinden ayırt edebilmektir.
Photo by Johannes Plenio on Unsplash
Bazen yeni başlangıçlar gürültülü olmaz.
Ne büyük kararlar, ne radikal değişimler, ne de ani dönüşler gerektirir.
Bazen sadece “artık böyle yaşamak istemiyorum” demek bile bir başlangıçtır.
Değişim illa dışarıdan görünmek zorunda değil.
En derin olanları, çoğu zaman içten gelen sessiz bir kabulle başlar.
Belki de artık “keşke” demek yerine “neden olmasın?” diyebilme zamanı.
Çünkü gerçek cesaret, bazen büyük adımlar atmakta değil;
kendi iç sesine kulak verebilmekte gizlidir.
Artık acele yok, kendi hızında ilerlemek var.
Çünkü asıl mesele, geç kalmak değil, hiç denememek.
Orta yaş, yavaşlamayı hatırlatır.
Koşmak yerine yürümeyi, konuşmak yerine dinlemeyi, plan yapmak yerine hissetmeyi…
Yavaş yaşamak bazen geri kalmak değildir; gerçekten yaşamaktır.
Çünkü bazı şeyler aceleye gelmez — anlam da onlardan biridir.
“Orta yaş krizi” sandığımız aslında bir karar anı.
Hayatın yönünü içe çevirdiği bir süreç.
Kendini keşfetmen için bir fırsat belki de.
Bir şeyleri kaybettiğini sanırken,
aslında yenilerine yer açtığını fark edersin.
Durursun, nefes alırsın…
Ve o anda anlarsın:
Yeni bir başlangıç için hazırsın.
Sessiz, sade ve gerçek.
Photo by Suzanne D. Williams on Unsplash
Orta yaş, bir son değil.
Hayatın “yeniden başla” deme şeklidir.
📌 📷 @kirismustafa
Orta Yaş Krizi: Gerçekten Kriz mi, Yoksa Yeni Bir Başlangıç mı? was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.