Bu yazı; kendini unutmuş, sesini bastırmış kalabalıklarda kaybolmuş ama içten içe hala “ben kimim?” diye fısıldayan herkes için kaleme alıyorum.
Bu yazı, özünü hatırlamak isteyenlere…
Bazı şeyler doğduğun anda bellidir.
Ruhunun ritmi, kalbinin sesi, bakışının derinliği sen bilmesen de…
Sen zaten kendin olarak geldin bu dünyaya biricik ve tek senden bir başkası yok ne kalbin ne enerjinden.
Ama büyürken sana, sen olmaman öğretildi.
Toplum sana şekiller sundu.
Okul, nasıl düşünmen gerektiğini söyledi.
İnsanlar, nasıl davranman gerektiğini söyledi.
Sistem, neyi sevmen, neden korkman gerektiğini fısıldadı.
Ve sen, farkında bile olmadan, kendi sesini kısmaya başladın.
Bir noktadan sonra herkes gibi olmaya çalıştın.
Onlar gibi konuştun denedin belki, onlar gibi giyindin, onlar gibi sevdin sevmeye çalıştın ya da.
Ama içinden hep bir ses haykırdı:
“Bu ben değilim.”
O ses, öz’ün çağrısıydı.
Ruhunun sana “geri dön” diyen yankısıydı.
Çünkü sen, orijinal doğmak için doğdun.
Bir iz bırakmak için, bir benzerin olmadan var olmak için “mış” gibi yapmadan onlara inat sesini kendini var etmek için geldin.
Kalıplar sana öğretildi, zihnine işlendi.
Kendini tanımanın yolu, başkalarını taklit etmekten değil,
kendinle sessiz kalabilmekten geçer aslında.
Bir akşamüstü kendi nefesini duymak,
bir sabah kendi kalbini dinlemek,
hiç kimsenin etkisinde kalmadan, sadece “ben” diyebilmektir. Farkındalığı öğrenmek, gül sandığın yolların dikenli olduğunu gibi yine de o dikenleri ellerinle çıkarıp merhem sürmek.
Orijinal olmak çoğu zaman yalnızlıktır, evet.
Çünkü herkesin gittiği yoldan ayrılmak cesaret ister.
Ama senin yolun zaten kalabalıklar için değil, derinlikler içindir.
Kendini kaybettiğin o anlarda bile, özün seni çağırmaya devam eder:
“Hatırla kim olduğunu… unutma unutturma kendine ”
Senin bir enerjin, bir sesin, bir imzan var bu dünyada.
Kimse senin gibi düşünemez, hissedemez, yazamaz.
O yüzden kendini bastırma, parlamaktan korkma, yanlış anlaşılmaktan çekinme. Varsın anlasınlar neye kim inanmak isterse inansınlar korkma..
Çekinme, bırak varlığını kabul ettirmeye çalışma, fikirlerini bırak benimsemesinler… Sen düşün, yarat özgün ol kalbin ruhunla bu zamandaki maskesi olanlara inat.
Çünkü gerçekliğin bazen rahatsız eder bazı ruhsuzları,bırak rahatsızlık uyanıştır kimisine belki belki uykular kaçış yollarıdır.
Sen uyandın…
Her şeyin birbirine benzediği bu çağda, farklı olmak bir direniştir.
Kendin olmak, sessiz bir devrimdir.
Ve sen, bu devrimin bir parçasısın.
Kopya olma.
Çünkü sen zaten bir sanat eserisin. Aynaya ger baktığında gördüğün silüetten fazlasısın… Ruhuba kalbine şükret bu çağda hassas sana saf, kırılgan diyenlere gül geç… Oysa bu güç göremeyen korkaklara gül. Kabul et, direnme, bırak….
Tam da olduğun halinle, gerçek..
Ve dünya, senin bu haline ihtiyaç duyuyor.
Manifestolar🫶🏻
- Başkalarının onayına değil, kendi iç sesime güveniyorum.
- Eksiklerimle, kırıklarımla, bütün halimle kendimi kabul ediyorum.
- Benzememek artık korkum değil, özgürlüğüm.
- Ruhumu yeniden duyuyorum… ve onu susturmayacağım.
- Çünkü ben, orijinal doğdum.
Ve bundan sonra ,kendim olmayı bir sanat haline getireceğim.
Orijinal Ol; Kopya Olma was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.