Öğrenciler YÖK’e karşı ses yükseltti: “YÖK kalkacak, üniversiteler bizimle özgürleşecek”

Üniversite öğrencileri, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluşunun 44. yılında alanlara çıktı. 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK’ün üniversiteleri piyasaya ve iktidarın denetimine açtığını vurgulayan öğrenciler, eşit, parasız, bilimsel ve özerk eğitim talebiyle protestolar düzenledi.

Ankara Üniversitesi öğrencileri, Tandoğan Kampüsü içinde bir araya gelerek “YÖK, kayyum, polis, faşist çeteler: Bu abluka dağıtılacak!” pankartı açtı. Sloganlar eşliğinde yürüyüş gerçekleştiren öğrenciler, özgür, demokratik ve özerk üniversite taleplerini yineledi. Polis tarafından ablukaya alınan öğrenciler, tüm engellemelere rağmen eylemlerini gerçekleştirdi.

Öte yandan İstanbul’da da üniversite öğrencileri sokaktaydı. 19 Mart’taki protestoların başlangıç noktası olan esnaf yemekhanesi önünde bir araya gelen öğrenciler, “YÖK, kayyum ve çete düzenine karşı mücadeleye” şiarıyla Beyazıt Meydanı’na yürüdü. 

Burada gerçekleştirilen basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“12 Eylül faşist askeri darbenin gençliğe dönük faturası YÖK oldu. YÖK, üniversiteleri sermayenin ihtiyacına göre şekillendirmenin yanı sıra gençliği tam denetim altına almanın ve kazanılmış demokratik hakların gasp edilmesinin hedefi ile 6 Kasım 1981’de kuruldu. YÖK’ün kuruluşunun üzerinden 44 yıl geçse de YÖK ve YÖK düzeni bugün de aynı amaçlar ile varlığını devam ettiriyor.”
YÖK düzeninin AKP-MHP rejimi ile cisimleştiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bu baskı rejimi tarafından tüm haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz adım adım saldırıya uğramaktadır. Eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim hakkımız yok sayılmakta, sermayenin ve siyasi iktidarın talepleri ile üniversiteler ticarethane, öğrenciler ise müşteri haline getirilmek istenmektedir”

GELECEKSİZLİĞE SÜRÜKLENİYORUZ

Siyasi iktidarın kendilerinin söz hakkını gasp ettiğini vurgulayan öğrenciler, üniversitelerde yaşanan güncel sorunlara değindi:

“Kayyumlar eliyle üniversitelerde kendi gerici ideolojisini ve neoliberal saldırılarını hayata geçirmekte, gençliğe koyu bir geleceksizlik dayatılmaktadır. Sadece eğitim hakkımız değil, yanı sıra eğitimin de yan kalemleri olan barınma, beslenme ve ulaşım haklarımız da piyasacı faşist rejimin saldırıları ile gasp edilmektedir. Bugün fahiş kiraları karşılayamayan öğrenciler eğer yurtlarda yer bulamaz ise okullarını bırakmak zorunda kalıyor. Yurtlara yerleşenler ise Zeren Ertaş cinayetinde olduğu gibi asansör denetimlerinin yapılmaması, tavan çökmesi, su basması gibi nitelik sorunları ile ya da Cevizlibağ KYK yurdunda olduğu gibi taciz ve tehditler ile karşı karşıya kalıyor. Her dönem yemekhanelere gelen zamlar ve niteliksiz, sağlıksız yemekler ile beslenme hakkımız ellerimizden alınıyor. Hacettepe Üniversitesi’nde olduğu gibi proviz ve rezervasyon dayatmaları devreye sokuluyor. Saymakla bitiremeyeceğimiz onlarca sorun ile boğuşuyor, haklarımız gasp ediliyor, özgürlüğümüz ellerimizden alınıyor ve koyu bir geleceksizliğe sürükleniyoruz”.

SİYASİ İKTİDARIN APARATLARI

Açıklamada,üniversitelerde biriken öfkenin 19 Mart’ta bir isyana dönüştüğüne dikkat çekildi. 

Bu isyan 19 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nde barikatların yıkılmasına, gençliğin sokaklara taşmasına sebep oldu. Yıllardır baskı altında tutulan, Yoksulluk ile sınanan, her türlü hakkı ve özgürlüğü gasp edilen, geleceği çalınan gençliğin ‘artık yeter’ demesi oldu. 19 Mart Direnişi bu köhnemiş düzenden çıkış arayışıydı. Kendisine ve dümeninde oturduğu bu düzene yönelen öfkeyi gören Saray rejimi, 19 Mart direnişinden kendi cephesindeki derslerini aldı. Siyasi iktidar, geçtiğimiz dönemin sonunda ve yeni eğitim döneminin başında öğrencilere açılan soruşturmalar ve uzaklaştırma cezalarıyla, öğrenci kulüplerini kapatmalarıyla, İstanbul’da üniversitelerde OHAL koşullarının oluşması için yayınlanan yeni genelgeler ile saldırılarını hayata geçirerek ya da dönem başından itibaren tanık olduğumuz faşist çeteler eli ile provakasyonlar yaratarak gençliği sindirmek, denetim altına almak ve mücadele enerjisini başka kanallara akmasını hedefliyor. Hacettepe’de polis ve ÖGB eliyle kampüse sokulan eli palalı çeteciler, Ankara Üniversitesi DTCF’de günlerdir ilerici-devrimci öğrencilere yönelik süren saldırı girişimleri yeni 19 Mart Direnişlerinden korkan siyasi iktidarın yönlendirdiği aparatlardır.

MÜCADELEYİ YÜKSELTMEYE ÇAĞIRIYORUZ

Öğrencilerin açıklamasının sonunda son zamanlarda üniversitelerde yaşanan hak gasplarına ve gözaltılara değinelerek “Buradan bir kez söylüyoruz; çabalarınız nafile. Bizler haklarımıza, özgürlüğümüze ve geleceğimize sahip çıkacak, arkadaşlarımızı zindanlardan alacak ve bu saldırıları püskürteceğiz” ifadeleri kullanıldı.

İktidarın ve düzenin her yerinden pislik saçıldığı aktarılan açıklama, şu ifadelerle son buldu:

“YÖK düzeninin devamcıları kayyumlar eliyle yaşamlarımıza ve geleceğimize göz dikilmesine geçit vermeyeceğiz. YÖK’ü de YÖK düzenini de yerle bir edecek, özerk-demokratik üniversiteleri kuracağız. İktidarın mücadelemizi engellemek adına hayata geçirdiği her türlü saldırıya karşı 19 Mart’ta yükselttiğimiz direniş bayrağını taşımaya devam edeceğiz. Birliğimiz, dayanışmamız ve örgütlü mücadelemiz ile düzenin bizlere dayatmak istediği karanlık tabloyu yıkacağız. Üniversiteleri özgürleştirecek, mücadeleyi büyüteceğiz. YÖK’ün kuruluşunun 44. yılında bir kez daha herkesi YÖK, kayyum ve çete düzenine karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. YÖK kalkacak, polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek!”

Basın açıklamasının ardından açık kürsü düzenlendi. Açık kürsüde öğrenciler, YÖK’ten kaynaklanan sorunlarını anlattı.