New York, New York!

Bu kent yaptı yine yapacağını. Salı günü Hint-Gana  kökenli, eşi Suriye’li,  kendisini sosyalist Müslüman olarak tanımlayan, 34 yaşında bir renkliyi, Zohran K. Mamdani’yi belediye başkanı seçti. 

Bu seçim sonucu, ülkedeki öbür seçimlerin demokratların kazanmasıyla birlikte, yalnız ABD siyasetini değil, dünya siyasetini de derinden etkileyecektir.   

Aralarında koşutluk var mı sorusu bir yana bu sırada bizde de siyaset Fetret ile anılıyor. 

BİR SEÇİM Kİ…

Son seçim konusuna gelmeden kısa bir ön bilgi vermem gerekiyor. New York’u hakça yapılan bir yazılı sınavla kazandığım devlet bursuyla doktora eğitimi almak için gittiğimde tanıma olanağı buldum. 1965-70 yıllarım orada geçti. 

Ankara Hukuk Fakültesini dışarıdan bitirmiştim; Ankara’da 1,5 yıllık askerliğim dışında büyük kent yaşamım olmamıştı. Türkiye’nin Eğitim Ataşeliği, o yıllarda dünyanın en yüksek gökdeleni olarak bilinen ünlü Empire State binasının 73. katındaydı ve oradan dünya kapitalizminin en büyük merkezi New York’u izlerken benim için çok çarpıcı bir dünya başlıyordu.  

İlk çarpılmam su ile oldu. İngilizce eğitimi aldığım sırada kaldığım özel pansiyonun odamdaki musluklarından hem soğuk hem de sıcak su akıyordu; bu su içilebiliyordu ve dahası su için para alınmıyordu. Kentin her tarafına ulaşımı sağlayan ve çok düzenli işleyen bir metro ve ona bağlı otobüs düzeni vardı. Sonradan öğrenecektim ki kentin konutlarının yaklaşık dörtte biri yoksullar için yapılmış sosyal konutlardı ve o konutlarda yabancılar da oturabilirdi. Ben de sıram geldiğinde son iki yılımda o konutlarda kaldım. Bu arada kentin 1929 Büyük Ekonomik Bunalımdan çıkışında belediye başkanı F. La Guardia’nın kapitalizmin Kâbesi Wall Street’in bulunduğu göbeğinde sosyalist sayılacak ölçüde toplumcu belediyecilik yaptığını belirteyim.  

Ancak, New York, özellikle de merkezi Manhattan, 1960’larda da tarihsel ve toplumsal yönleriyle sol birikimin, Vietnam Savaşı karşıtlığının,  ek olarak özgürlükçü, eşitlikçi yaşam tarzının ve sosyalist düşünce ve kültürün dünyadaki en önde gelen merkezlerinden biriydi. 

Ülke düzeyinde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olarak bilinen iki partili bir siyasal yapıya sahip olan ABD’de her yıl Kasım ayının ilk Salı günü, her türlü seçimin yapıldığı tek gündür.  ABD’de yalnız belediye başkanları değil, eyalet meclisi üyeleri,  valiler, başsavcılar, polis şefleri vb. de seçimle gelir. Yerel demokrasi birçok yerde sol eğilimleri işbaşına getirir. Yönetimler “her düzeyde” seçimle oluşur; ve bunu tamamlayan çok sağlam bir “kurumsal yapı” vardır. Seçmen her şeydir;  ilke olarak seçimle gelene dokunulamaz.  

Geçen Salı yapılan New York belediye başkanlığı seçimleri,  adayın nitelikleri nedeniyle bambaşka bir önem taşımaktaydı. Bu yaz yapılan ön seçimlerde demokratların aday adaylığını kazanıncaya kadar önemsiz bir yerel meclis üyeliği dışında siyasette anı- sanı  

bilinmeyen  Mamdani, oyların yarısından fazlasını alarak kentin belediye başkanı seçildi.     

Başkan Trump’ın Mamdani’yi hapsettirme olanağı yok;  onun  “çirkin bir komünist, bir  kaçık” olduğunu ısrarla öne sürdü. Onun kazanması durumunda kentin Federal bütçeden her yıl aldığı ve kent bütçesinin yüzde dokuzu, bu yıl yaklaşık on milyar dolar olan ödeneği keseceğini belirtti; tüm olanaklarını kullanarak karşısındaki adayı destekledi ve kaybetti’. Bir de ne oldu dersiniz? 

Trump, New York Belediye Başkanlığı için kendi partisinin adayını değil, güçlü bağımsız aday eski vali  Cuomo’yu destekledi ve Cuomo bu desteğin “kendisine oy kaybettireceğini öne sürerek, reddetti. Özellikle Ortadoğu ve Türkiye’de göklere çıkarılan Başkan Trump kendi ülkesinde bu derece sevilmiyor. 

Sosyalist ve Müslüman kimliğini saklamayan ve son savaşta Filistin’i destekleyen  Mamdani’nin karşısında, Trump ile birlikte büyük sermaye gücü, İslam korkusu ve İsrail yandaşlığı vardı. Ancak bu dev güç, “kendi karşıtını” da yaratıyordu. Mamdani, bu gerçeği gördü,  büyük engelleri, genç ve kadın gönüllü ordusuyla yürüttüğü etkin seçim çalışmalarıyla aşmayı bildi. Mamdani, zenginleri vergilendireceğini, özellikle hayat pahalılığını, sokak güvenliğini, parasız kamu ulaşımı ve çocuk bakımını, ucuz barınma, erişilebilir sağlık ve iş bulma konularını öne çıkardı. Gönenç, barış ve umut vurgusu yaptı. Mamdani, seçildikten hemen sonra kendi seçim merkezinde binlerce gönüllüsünün önünde yaptığı önemli konuşmada “Trump, biliyorum, izliyorsun, sesi aç” diye çağrı yapıyordu. ABD doğumlu olmadığı için Başkan olma olanağı bulunmayan Mamdani hem o ülkenin hem de dünyanın siyasetine yeni bir soluk getiriyor. 

Mandani’yi Ekrem İmamoğlu Silivri Zindanından kutladı; Trump korkusundan mı ya da ona bağlılıklarından mı bilinmez Müslüman liderler  

dünya siyasetinde “yeni bir çağ başlatan” sosyalist, Müslüman New York Belediye Başkanını kutlamadılar.