Cehennemi aradık yıllarca. Kimisi gökte dedi, kimisi yerin altında.Âdemoğlu böyledir biraz. Gördüğünden çok duyduğuna inanır. Fark etmedin mi hiç? Kendi ellerinle ördün duvarlarını. Her taşı ellerinle işledin. Beklenti koydun adlarını. Yükselttikçe yükselttin. Senin de boyunu aştı. Kendinden bekledin, yetmedi diğer insanlardan bekledin. Alamadıkça istediğini, kapattın kendini bu duvarların arasına. Korktun! O kadar çok korktun ki korku fikrinden bile korkmaya başladın. Ne yapar korkan insan? Saklanır. Canavarlar yarattın önce. Senin korkundan beslenen. İstedikleri her şeyi verdin.Aç bir devi besler gibi besledin. Onlar da beklentilerini karşıladıkça yanında kaldılar. Daha sonra onlardan da korkmaya başladın. Biliyorsun çünkü. Elindeki her şeyi verdiğin zaman, sıradaki kurban sensin. Artık etinle, kanınla beslemek zorundasın zebanileri. Onlardan da korkuyorsun artık. Arkasına saklanacak yeni bir şey lazım. Kendi kendinden bile kaçman lazım artık.
Göstermezsen korkunu, anlamazsa insanlar. O kan denize damlamazsa, köpek balıkları gelmez. Ne yapmalı o zaman? Dekore etmeli, sırf camdan bir fanus yetmez bize. Gerekli, gereksiz her şeyi doldurmalı. Kalabalık görünmeli. Meşgul gözükmeliyiz. İnsanlar, önemli bir insan sanmalı bizi. Sonuçta saygı korkudan gelir. Anlamazlar değil mi? Bu kadar kalabalık olursa, çaresizliğimizi. Uzaktan güzel bir tablo çizersek… Güçlü takliti yaparsak kanarlar mı? Yalanlarla örtersek yalnızlığımızı inanırlar sanki. Ama söylemek yetmez. O zaman kendimizi kandıracağız önce. Öyle gibi yaşayacağız. İnsanın kendsi bile inanıyorsa bir yalana, gerçektir artık. Hakikatten bile gerçek.Ne kadar yüksek sesle söylenirse bir yalan o kadar korur bizi. Ne kadar çıkarsa sesimiz, o kadar çok insan toplanır başımıza. Olsunlar. Sadece yanımızda dursunlar. Bir şey yapmasalar da olur. Duyduklarına inansınlar. Uzaktan kalabalık gözükelim. Kalabalığın arasına karışalım. Uzaktan seçilmesin yüzümüz.
Bir yalan başka bir yalanı kovalayacak artık. Bu kalabalık eksilmesin diye. Başlarını kaldırıp başka bir şey görmesinler. Gördükleri zihinlerini bulandırmasın. Akılları kaymasın. Bir sirk kuracağız artık. Zaten böyledir insanlar, sirk ve ekmekle kandırılır. Bir panayır yeri kurmalı. Anlık zevklerle mutsuzluklarını unutmalı. Dayanılmaz bir acıyı bastırmalı. Ama tamamen unutturmamalı. Kısa süreli bastırmalı. O acıyı hissetmeli. Bağlansın buraya. Gitmek için her adımında dehşete düşmeli. Kendi korkumuz için diğer insanların korkularını kullanmalı. Bizim yerimize korkarsa onlar, belki korkmayız. Çok büyük bir yalan zinciri kurmalı o halde.
Tutsağız artık bu yalana. Tutsaklık ama öyle zorla gelmedi ki. Biz taktık o prangaları bileklerimize.Elimizdeki her şeyi koyduk ortaya, yetmedi. Ruhumuzu ayırdık parçalara. Cepten yiyoruz yani. Saklanmak zorundayız maskelerin ardına. Bir maske yetmez bize. Ne olmamızı istiyorsa insanlar. Maskelerle doldurduk dolabımızı. Üzerimize düşen roller var artık
Ailemizin yanında bir maskemizi alıyoruz yanımıza , arkadaş ortamında, diğer maskeyi çıkarıyoruz hemen,iş ortamında ise en standar olanı.
Ne kadar zorlarsak zorlayalım açık veriyoruz. Maskelerin arasından sızıyor; Bir gülüş, bir boşluk ve mutsuzluk. Ne kadar iyi oynasak da arada çıkıyoruz rolden. Bir metot oyuncusunun, kendi ismi söylendiğinde “efendim” demesi ve o an yüzünde oluşan Nasıl hata yaparım? hissi gibi.
Gösteriye sürülen köleleriz artık. Sahne sıramızı bekliyoruz. Bir yandan da hangi tiradı atsam daha çok mutlu olur insanlar diye düşünüyoruz.
Ama her şey bitince, eve geliyoruz. Kaçamıyoruz kendimizden. Maskemizi bırakıp masanın üstüne, oturuyoruz koltuga. Kendi kendimize kaldığımız o an. Tiksinerek bakıyoruz.
Her gün daha çok uzaklaşıyoruz kendimizden. Gerçekte olan kimliğimiz daha derine gömülüyor. Tanımadığımız insanlara dönüşmeye başlıyoruz. Artık mutlu olmamız gerekiyor değil mi ? Ne gerekiyorsa yaptık.
Farkındasın değil mi ? Bir defa cehenneme giriş biletini aldıysan. Ruhunu pazarlık konusu yaptıysan çıkamazsın.Evin artık orası senin. Geri dönemeyeceğin kadar çok yol yürüdün. Durmadın. durursan düşecektin. Arkana bakacak cesareti bile bulamadın kendinde. Görmezsen orada olduklarını, katlanırsın.
Bu artık senin tercihin değil. Nasıl ki artık, leşcil bir akbanın taze et seçme sansı yoksa. Mecbursa önüne düşüni yemeye, sende mecbursun artık. Kaldır kafanı. Eğme sakın. yarattığın cehenneme bak.
Maske was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.