Kürtlere ve Alevilere bir iyi bir de kötü haber

Türkiye bir taraftan evlere yapılan şafak baskınlarının, tutuklama ve yurtdışı yasağı gibi istisnai tedbirlerin olağanlaştırıldığı günlerden geçerken diğer taraftan da açılım üstüne açılım meselelerini tartışıyor.

Muhaliflerin cezaevlerine kolayca atılabildiği ülkede, artık kimlikleri tanıma ve hak bahşetme konusunda daha cüretkâr görünen bir iktidar aklı var. Geçmişte reddedilen, yok sayılan ya da başka kimliklerin çatısı altında değerlendirilen aidiyetler, şimdi memleketin rengi ve zenginliği olarak kabul ediliyor. Bununla da kalmıyor, yıllardır dillendirilen taleplere olumlu karşılıklar veriliyor.

İktidar blokunda bu açılım süreçlerinin yürütücüsü Devlet Bahçeli. MHP lideri dünkü grup toplantısında da Alevi yurttaşlarla ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Bahçeli, “Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir. Cem de bizim, semah da bizim, imanın ve İslam’ın mükellefiyetleri de bizimdir. Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir” dedi.

Birkaç gün önce de Bahçeli’nin Nevşehir Hacıbektaş’ta hibe ettiği arazi üzerinde inşa edilen Horasan Erenleri Dergâhı Cemevi Külliyesi’nin birinci etabının açıldığı haberlerini okumuştuk. Bahçeli dünkü açıklamasında bu projeye de değinerek “Dünyanın ve ülkemizin en büyük cemevi projesi olan Horasan Erenleri Dergahı Cemevi Külliyesi’nin milli birlik ve beraberliğimizin nişaneleri arasında yer alması Allah’tan niyazımdır” mesajı verdi.

Bahçeli bu hediyesi nedeniyle Yavuz Bingöl tarafından ziyaret edilmişti. Bahçeli’ye teşekkür eden ve ona özel olarak ‘Çeke Çeke’ deyişini söyleyen Bingöl, “Alevi Bektaşi kökenli bir sanatçı olarak zatıalilerine teşekkür etmek için bu ziyarette bulunduğunu” söyleyerek bağlamasını da Bahçeli’ye hediye ettiğini belirtmiş. Yani işin vitrin kısmı da böyle dolduruldu. Bingöl’ün Alevi toplumunda ne kadar saygınlığı kaldığı ayrı bir tartışma konusu tabii…

Cemevi konusunu, Bahçeli’nin açılım hamlelerinin yeni bir halkası olarak okumak gerek. 21 Temmuz’da cumhurbaşkanının bir yardımcısının Kürt bir yardımcısının da Alevi olabileceğini söyleyerek açılımların kapsamına dair bir çerçeve çizmişti. Bu sözler, her ne kadar içinde “Cumhurbaşkanı mutlaka Sünni Türk olmalıdır” şeklinde gizli bir anlam içerse de, kimliklerin tanınması ve devlette kritik kademelere gelmesi konusunda MHP’nin kabul sınırlarının genişlediğini gösteriyordu.

Kürt hareketiyle yürütülen (ya da yürütülemeyen) süreç de Alevilere yönelik iyi niyet gösterileri de hatta 1 Ekim’de Meclis açılışındaki “beraberlik” pozları da rejimin yeni dönem politikasının izdüşümleri. İktidar bir yandan zor ve yargı gücüyle siyasal alanı dizayn ederken diğer yandan da kendi cephesini muhalefeti içererek büyütmeye çalışıyor. Muhalefetin içerilmesi, onu tanımak ve ödüllendirmek kadar, yumuşatmayı ve belirli bir alana hapsetmeyi de kapsıyor.

Yeni paradigmada en belirgin fark, bugüne kadar dışlanan ve mağdur edilen kimliklerin kültürel haklarının tanınması. Bunun arkasında ise bahsi geçen kimliklerin temsilcisi konumundaki siyasi hareket ve eğilimleri düzene angaje ederek, rejimin varlığını sorunsallaştırmayan ve onu değiştirme hedefini önüne koymayan bir pozisyona yerleştirme düşüncesi yatıyor.

Yani kimliklerin, etki düzeyleri oranında tanındığı ve devletteki temsiliyetlerinin artırıldığı ama demokrasinin en temel koşulu olan yürütme gücünü talep etme veya o gücün değişiminden yana olma özgürlüğünün kriminalize edildiği bir dönem kurgulanıyor. Bir bakıma iktidar, Kürt ve Alevi yurttaşlara “Artık sizi, sizin kimliğinizle tanıyacağız” diye müjde veriyor ama şartını da söylüyor: “Sakın değiştirmek isteyenlerden olmayın.”

Uzun yıllardır bu iktidara direnen Kürtler ve Aleviler, toplumsal zeminde muhalefetin en önemli bileşenleri arasında yer aldılar. Demokrasi ve özgürlüklerin AKP-MHP iktidarı gibi bir anlayışla uzlaşarak değil onunla mücadele ederek kazanılabileceğini görecek kadar tarihsel bilince sahipler. Aksi yöndeki tüm siyasi hesapları bu bilinç ve onurlu duruşlarıyla boşa düşürecekler.