Kokina ismi Yunanca kokkino (kırmızı) kelimesinden gelir. Yani ismiyle müsemma, tam bir kırmızı tutkunudur. İstanbul’un köklü kültür mirasının bir parçası olan bu bitki, şehre Rumlardan geçen geleneklerden biridir.
Kokina aslında doğada tam olarak böyle görünmez. Kokina, iki farklı bitkinin insan eliyle birleşmesinden doğan bir tasarım harikasıdır. Gövde kısmı Tavşanmemesi adı verilen dikenli yeşil yapraklı bir çalıdır. Meyveleri ise; Silcan adı verilen bitkinin parlak kırmızı bölümüdür.
Roman aileler tarafından tek tek toplanan bu kırmızı meyveler, yeşil dallara kırmızı iplerle ustalıkla dikilir. Yani o kusursuz görüntü, aslında büyük bir el emeğinin sonucudur.
Eğer birine Kokina hediye ediyorsanız, aslında ona dünyanın en zahmetli el yapımı hediyelerinden birini veriyorsunuz demektir. Bu, “Senin için dikenlere ve bu emeğe katlanmaya değer” demenin bir yoludur.
Halk arasındaki inanışa göre, eğer yılbaşında aldığınız Kokinalar bir sonraki yılbaşına kadar kurumaz ve rengini korursa, o sene yeni bir ev alacağınıza ya da büyük bir şansa kavuşacağınıza inanılır.
Bazıları bu bitkinin eve bereket getirdiğine, kötü enerjiyi kapıdan kovduğuna inanır. Bilimsel bir kanıtı var mı? Belki hayır! Ama o canlı kırmızının yarattığı neşenin modunuzu yükselttiği kesindir.
Normal bir çiçeği kopardığınızda onun yaşam döngüsünü sonlandırırsınız. Ancak Kokina’da durum biraz farklıdır. O kırmızı meyveler ve yeşil dallar doğada ayrı ayrı yaşarken, insanlar tarafından koparılır ve sonra yeni bir formda birleştirilir. Aslına bakarsanız, bu bir koparma hikayesi değil, bir yeniden doğuş öyküsüdür. Meyve dalından kopar, yaprak gövdeden ayrılır; ama bir araya geldiklerinde tek başlarına olduklarından çok daha ikonik bir şeye dönüşürler.
Ünlü bir düşünürün dediği gibi: “Bir çiçeği seviyorsan onu koparma, bırak yaşasın. Ama bir çiçeğe aşıksan, onu her gün sularsın.” Kokina’da bu durum biraz test edilir. Onu ormandan koparıp eve getirmek bir sahiplenme arzusudur. Ancak ona evde bakmak, bir yıl boyunca rengini koruması için çabalamak, o koparma eylemini bir yaşatma sorumluluğuna dönüştürür.
Onu sadece dekorasyon malzemesi olarak değil, doğanın kış ortasında bize sunduğu bir direnç sembolü olarak da görmek gerekir.
Kışın ortasında bile inatla yeşeren umut hep sizinle olsun. Kokina gibi; hem sert, hem dik duran, hem de ümitli bir hayat geçirmeniz dileğiyle…
KOKİNA was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.