KKTC’de pazar günü Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı.
“Cumhuriyetçi Türk Partisi” Genel Başkanı, önceki başbakanlardan hukukçu ve akademisyen Tufan Erhürman, %62,76 oy alarak, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yerine KKTC Cumhurbaşkanı oldu…
Erhürman, tıpkı önceki CTP genel Başkanı ve 2. KKTC Cumhurbaşkanı olan Mehmet Ali Talat gibi ana muhalefet partisi lideri olarak, muhalefet partilerini birleştiren ve uzlaşmalarını sağlayan bir politika izledi…
Bu politika çok önemli bir sonuç verdi! KKTC’nin iki turlu Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde, Derviş Eroğlu’ndan sonra ilk kez, birinci turda cumhurbaşkanı seçilmesini sağladı…
∗∗∗
Erhürman’ın kazanmasının nedeni olarak birçok etken sayılabilir!
Başta, AKP iktidarının “yavru vatanı” küçümsemesi, yaptığı yardımları başa kalkmaya varan açıklamaları, öne çıkarılabilir…
Ekonomik sıkıntıya çözüm olmayan, memur maaşlarını dikte etmeye çalışan, örgütlü yaşamı yok sayan, Türkiye’de olduğu gibi emeği sömüren AKP iktidarına ders verme kararı da olabilir…
Ersin Tatar’a alenen destek verirken savurulan tehditlerden, Süleyman Soylu gibi yanlış adamların propaganda çalışmalarından söz edilebilir…
Her vesile vaat edilen ama verilen sözleri tutmayan “büyük ağabey” görüntüsüne artık “yeter” denildiğine dikkat çekilebilir…
∗∗∗
Ancak; asıl meselenin KKTC’nin sahip olduğu, tam bağımsızlık şiarı, laik, demokratik kültürü, hak ve özgürlük mücadelesinden gelen çağdaş yaşam biçimine saldırılmasıdır… Moderniteyi kötüleyen, tarikatları destekleyen AKP anlayışı, KKTC’de büyük tepki yaratmaktadır…
Özellikle, KKTC halkının temel talebi olan evrensel hukuk ve adalet beklentilerini yok sayan, rant peşinde koşan, AKP yandaşlarına KKTC’de alan açan çarpık anlayışa dur denilmek istenmiştir…
Evrensel yargı yöntemlerini kullanan KKTC Yüksek Mahkemesi’ne, Türkiye’de olduğu gibi karışılmasına, talimatlar verilmesine göz yumulmadığı da böylece gösterilmiştir…
∗∗∗
Uyuşturucu ve kumar mafyasını destekleyen bir ortam yaratılması, AKP ileri gelenlerinin yerel suç örgüt liderleriyle ilişkide olduğu iddiaları ayyuka çıkmıştır… Adada “Kanlı suikast ve sabotajların” artması, KKTC halkının, “can ve mal güvencesinin yok olmasına neden olmuştur.
Halkın bu duruma “dur” diyemeyen mevcut Cumhurbaşkanı Tatar’a oy vermemiş olması demokratik haktır…
∗∗∗
Bir yandan Güney Kıbrıs’taki silah ambargosunun ABD tarafından kaldırılması, diğer yandan İsrail’in yeni savaş teknolojileriyle GKRC’ni donatması ve bu gelişmelere AKP İktidarının seyirci kalması, KKTC halkı için büyük tehlikedir…
Bu nedenle Halk, AKP’nin desteklediği politika ve onun parçası olan Tatar’ı değil, daha güven ve refah içinde yaşama umudu veren Erhürman ve politikasını tercih etmiştir…
“Taliban’la farkımız yok” açıklamasının KKTC’de yapılması da olayların üzerine “tüy dikmiştir…”
Yukarıda sayılan nedenlerden fazlası, “Muhalefet Partileri “tarafından görülmüş ve toplumsal muhalefete birlikte önderlik etme doğrultusunda “durumdan vazife” çıkarmışlardır…
∗∗∗
Siyaseti çok iyi bilen önceki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın oyun kuruculuğunda Tufan Erhürman, siyaset geçmişi ve arkasında bıraktığı dürüst politika anlayışıyla, KKTC’deki toplumsal muhalefeti birleştirmiş, halkın “yeter artık” diyen haykırışına önderlik yapmış, böylece büyük oy farkıyla seçimi kazanmıştır…
KKTC’de halka hizmet etmeye çalışan ancak, Türkiye’deki siyasal İslamcıların baskısıyla seslerini pek duyuramayan diğer muhalefet partileri de bu başarının en büyük paydaşı olmuşlardır…
∗∗∗
Zor koşullarda yaşamaya çalışan, dünyada varlığı bile tanınmak istenmeyen, “soydaşlarımız” diye öğünülen ancak, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin hiçbirinin dahi KKTC’yi tanımadığı, aksine, GKRC’yi kucakladığı bir ortamda, “değişimi gerçekleştiren” Kuzey Kıbrıs halkına kararlı ve cesur oluşu nedeniyle teşekkür etmek gerekir…
KKTC’deki seçim, Türkiye’de oluşan “değişim talebini” daha da cesaretlendirmiştir…
İlginçtir, KKTC’deki seçim sonrasında Cumhur İttifakı bileşenleri, birbiriyle çelişkili açıklamalar yaptılar…
Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tufan Erhürman’ı tebrik ediyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sahip olduğu demokratik olgunluğu bir kez daha gösteren, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin iradesini sandığa yansıttığı bu seçimin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum” diyerek, seçim sonucunu saygıyla kabul ettiğini açıkladı.
Bu sözler, demokratik olgunluk görüntüsüdür…
En azından yarın, Türkiye’de yapılacak seçimi de “uygarca karşılayacağı” mesajı olarak algılanmalıdır!
∗∗∗
Ancak küçük ortak ise, “KKTC’de yapılmış olan seçimin sonuçları çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır. Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.”
Diyerek, demokratik ahlaka sığmayan ve 50 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm ödediği bedelleri yok sayan, dahası milli menfaatleri toptan silen bir tavır takınmıştır…
İstenilen karar çıkmayınca Anayasa Mahkemesini de kapatalım denmişti. Anlayış bu!
∗∗∗
Demokrasiyi özümsemeyen, halkın tercihine saygı duymayan bu kör anlayış, maalesef iktidarın ortağıdır…
Bu nedenle ülkemizde “hemen seçim” isteniyor!
Herhalde bu talebin gerçek nedeni şimdi daha iyi anlaşılmıştır…