KISKANÇLIK ÜZERİNE
Kıskançlık, kişinin kendini tanıyamamasından ve içinde taşıdığı eksiklik duygularından kaynaklanır. Her insan farklıdır; herkesin benzersiz özellikleri olduğu gibi, bazı insanların belirgin bir özelliği olmayabilir. Bir konuda uzman olan sadece tek bir kişi değil, birçok kişi olabilir.
Temeli sevgisizlikten beslenen kıskançlık, aslında kişinin özel hissetme ihtiyacından doğar. Sevilmek ve saygı görmek insana huzur verir; bunun eksikliği ise kıskançlık başta olmak üzere pek çok olumsuz duyguyu beraberinde getirir.
İnsanlar hem özeldir hem de değildir. Çünkü içimizde taşıdığımız pozitif duygular — iyimserlik, saygı, nezaket gibi — bizi özel kılar. Fakat insan aynı zamanda kötülüğü de içinde barındırır: kıskançlık, dedikodu, nefret gibi. Bu duygular hem bize hem de çevremize zarar vererek ruhumuzu en aşağıya çeker, bizi özel benliğimizden uzaklaştırır ve sıradanlaştırır. Kısacası insan, her iki kutbu da içinde barındıran ve bu zıtlıklarla yaşamını sürdüren bir varlık olduğundan hem özeldir hem de değildir.
Kıskançlık, hem karşımızdakine hem de kendimize biçtiğimiz değerlerle doğru orantılıdır. Eğer kendinizi herkesten üstün görürseniz, kibirle birlikte başkalarını tehdit olarak algılamaya başlarsınız. Bu da nefret, küçümseme ve benliği aşağı çeken duyguları doğurur. Eğer kendinize değer vermiyorsanız, sürekli kıyas yapar ve hayıflanırsınız; umutsuz ve mutsuz bir kişiliğe bürünürsünüz. Böylece ruhsal huzurunuz zedelenir ve sürekli yetersiz hissedersiniz.
Yaşadıklarınızı ve davranışlarınızı yalnızca travmalarınıza bağlamak da aslında kendinizle yüzleşmekten bir kaçıştır. Oysa insan öğrenen, iyileşen ve gelişebilen bir varlıktır. Kendinizi olumsuzluklardan arındırmaya cesaret etmezseniz, sorumluluğu hep başkalarına yüklersiniz. Size kötü hissettiren duygulardan arınmadıkça huzuru bulmanız mümkün değildir
KISKANÇLIK ÜZERİNE was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.