Kuzey Kıbrıs’ta, 19 Ekim Pazar günü gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye kamuoyunda yakından takip edildi. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) adayı Tufan Erhürman oyların %63’ünü alarak, koalisyon hükümeti tarafından desteklenen Ersin Tatar karşısında büyük başarı elde etti. Kıbrıs sorunuyla ilgili çözümcü bir yaklaşıma sahip olduğu bilinen Erhürman’ın, ‘iki devletlilik’ formülünü savunan Tatar karşısındaki ezici galibiyeti, müzakerelerin yeniden başlayacağına dair olumlu bir hava yaratmışa benziyor. Ancak, Erhürman’ın beklenenin üzerinde bir oyla cumhurbaşkanı seçilmesinde, UBP-YDP-DP hükümetinin toplumu yıldıran başarısızlığının etkisi inkâr edilemez. Muhalefet erken seçim talep ederken Başbakan Ünal Üstel, gündemlerinde seçim değil, icraat olduğunu söyledi. Ama işler iktidar açısından hiç iyi gitmiyor.
ENFLASYON KUZEYDE %34,6 GÜNEYDE %0
Önceki gün akaryakıt fiyatlarına 3,5 liralık zam yapıldı. Kuzey Kıbrıs’ta yıllık gıda enflasyonu %34,6 oranına dayanmış halde. Buna karşın Kıbrıs Cumhuriyeti, sebze ve meyve dahil çok sayıda zorunlu tüketim maddesine (süt, bebek ve yetişkin bezi, kadın hijyen ürünleri vb) 2026 sonuna kadar sıfır KDV uygulanacağını açıkladı. Ülkedeki enflasyon rakamının sıfır olmasına rağmen amacın dar ve sabit gelirli insanları korumak olduğu söylendi. (1) Kendi para birimi olmayan ve ekonomisi Türkiye’deki dalgalanmadan etkilenen Kuzey Kıbrıs’ta çok sayıda Kıbrıslı Türk, temel gıda alışverişi için güneye geçmeyi tercih ediyor. Ancak sınır kapıları herkese açık değil, dolayısıyla kuzey ve güney arasındaki bu mali farktan sınırlı sayıda kişi yararlanabiliyor, ki eğer buna da olumlu bakacaksak… Hali hazırda darda olan, hükümetin ilan ettiği son akaryakıt zammıyla beraber üretim maliyetleri daha da artan taşımacılık, turizm, tarım ve hayvancılık sektörlerinden hükümete tepki büyük! Meydanlara çıkmaya hazırlanıyorlar.
KAMU MALİYESİNİ ÇÖKERTEN İHALELER
Muhalefete göre zammın sebebi kamu maliyesindeki borç yükü. CTP Lefkoşa milletvekili Devrim Yalçın, ülke tarihinin en yüksek enflasyonu yaşanırken, Maliye Bakanlığı’nı 11 milyar lira ile toplumu devasa bir borç yükü altına soktuğu için eleştiriyor. Hükümeti gerekli tedbirleri almamakla suçlayan muhalefet hiçbir yatırımın yerel kaynaklarla yapılmadığını da ekliyor. Maliye Bakanı Özdemir Berova ise 2025 yılı bütçesinde borçlanma miktarının 18,5 milyar lira olarak onaylandığını ve yılı 11 milyar liranın altında bir borçla kapatacaklarını söylüyor. (2) Ancak önceki gün Kuzey Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi’nde gerçekleşen bir tartışma, halkın sırtına bindirilen borç yükünün kamu yatırımı kaynaklı değil, ranta dönüşen bazı kamu ihalelerinin finansmanı ve yükümlülüklerinin borçlanarak karşılanmaya çalışılmasıyla ilgili olduğunu kanıtlar nitelikte.
“TÜRK TELEKOM’A PEŞKEŞ PROTOKOLÜ”
Bu yılın Temmuz ayında, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs arasında fiber optik altyapısının geliştirilmesi kapsamında protokol imzalanmıştı. Protokole göre, bu hizmeti Türk Telekom üstlendi. Tören, Kuzey Kıbrıs’tan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakan Ünal Üstel’in; TC’den Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve dönemin Türk Telekom CEO’su Ümit Önal’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 100 milyon doları aşacağı söylenen yatırımla Kuzey Kıbrıs’ın dijital altyapısının dünya standartlarına ulaşacağı söyleniyor. Cevdet Yılmaz’a göre bu proje Kuzey Kıbrıs ve Türkiye arasında güçlü dayanışmanın bir nişanesi. 100 milyon doları aşacağı belirtilen bu ‘dayanışma nişanesi’ ile Kıbrıs’taki kamusal yaşam ve kamusal hizmetlerin kalitesinin yükseleceği söyleniyor. Türkiye sermayesi memnun. Kıbrıslı şirketlerin yaklaşık 30 milyon dolar rayiç bedel biçtiği fiber optik projesini 130 milyon dolara ve ihale açılmadan alan Türk Telekom protokole göre, fiber altyapının 25 yıl boyunca sahibi olacak, sonrasında Telekomünikasyon Dairesi’ne devredecek. Bu süre zarfında şirketin yaklaşık 2 milyar dolar kazanç elde edeceği öngörülürken, devletin kâr payı sadece %5 olacak. Ayrıca şirkete vergi muafiyetleri de sağlanacak, satacağı internetin fiyatını da kendi belirleyecek. Anayasaya aykırı olarak meclis komitesinde görüşülmeyen protokol, hafta başında Cumhuriyet Meclisi’nin onayına sunuldu. CTP Lefke Milletvekili Salahi Şahiner’in, “Türk Telekom’a peşkeş” olarak nitelendirdiği bu yap-işlet-devret projesinin detaylarına bakıldığında, Türkiye’de alışık olduğumuz şekliyle, kamu yararından çok şirket kazancının öne koyulduğu görülüyor. (3)
MİLYARLARCA DOLARLIK RANT KAPISI
Türk Telekom’a milyarlarca dolarlık rant kapısı açıldığını söyleyen Şahiner, sürecin şeffaflık ve rekabet ilkelerine aykırı şekilde yürütüldüğünü kaydederek protokole eklenen maddelerle projenin süresinin kolaylıkla uzatılabileceğine dikkat çekiyor. Benzer bir durum, Kuzey Kıbrıs’taki Ercan Havalimanı’nın yapımı ve işletilmesi sürecinde de yaşanmıştı. Türkiye’de milyonlarca euro vergi indirimi, KDV muafiyetleri, kamu bankalarından sağlanan ucuz kredi desteği ve hazine garantili kamu ihaleleriyle büyüyen Emrullah Turanlı’ya ait Taşyapı şirketinin, Ercan Havalimanı’nı Kuzey Kıbrıs devletine devretmesi gereken tarih 2038’den 2052’ye uzatılmıştı. Erken seçim tartışmaları başlamışken, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın özel gayretiyle meclise gelen protokolde dikkat çeken bir diğer unsur şu; 130 milyon dolarlık projede Türk Telekom, Kuzey Kıbrıs Telefon Dairesi’nin mevcut altyapısını kullanacak. Evinin önünden fiber optik kablo geçen Kıbrıslıların Türk Telekom dışında başka bir internet sağlayıcısından internet alması engellenecek. Halka kamu hizmeti sunmakla görevli Kuzey Kıbrıs hükümeti böylece, Türk Telekom’a hem risksiz bir kazanç sağlamış, hem kamu kaynaklarını kullandırmış, hem kendi yatırımcılarının saf dışı bırakılmasına göz yummuş, hem de yurttaşını seçeneksiz bırakarak Türk Telekom’un pahalı servisine mecbur bırakmış olacak.
“YERLİ FİRMALAR İFLAS EDECEK”
Kıbrıs Türk Telekomünikasyon Çalışanları Sendikası (Tel-Sen) protokolü yargıya taşımaya hazırlanıyor. Tel-Sen Başkanı Hakan Üredi, Türk Telekom’a sınırsız haklar tanıyan bu protokole karşı olduklarını, bunun yerli istihdamı yok ederek sermayenin kasasını dolduracağını söyledi. Hükümetin biraz yatırımla kendilerini desteklemek yerine ülkenin iletişim alt yapısı gibi önemli bir alanını yabancı sermayeye teslim etmeyeceklerini belirten Üredi’ye göre halkın iletişim hakkı aynı zamanda egemenliği ve geleceğidir. (4) Kuzey Kıbrıs İnternet Servis Sağlayıcıları Birliği de sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “bu ülkenin yerli yatırımcıları ve internet servis sağlayıcıları olarak; ülkemizin geleceğini ilgilendiren böylesine kritik projelerde şeffaflık, adalet ve rekabet eşitliği talep ediyoruz. Halkımızın ve işletmelerimizin dijital geleceğini birkaç kişilik çıkar grubuna teslim etmeyeceğiz” diyerek “piyasa değerinin iki katından fazla bir bedelle Türk Telekom’a peşkeş çeken; Türk Telekom’u pazarda tekel konumuna getirmeye çalışarak yerli firmalara iflastan başka bir seçenek bırakmayan bu haksız protokolü kınadıklarını açıkladılar.
ENERJİ, ULAŞIM, İLETİŞİM SERMAYENİN ELİNDE
Meslek örgütleri ve sendikalar sürecin dışında bırakıldıkları için kızgın. Bunun yanında kişisel verilerinin yabancı bir şirkete teslim edilecek olmasından da son derece tedirgin. Bunun için elbette çok geçerli sebepleri var zira üç yıl önce Türkiye’de yaşayan 85 milyon insanın kimlik bilgisi, telefon numarası, adresi gibi kişisel bilgilerinin çeşitli web siteleri, Discord ve Telegram gibi alanlarda satıldığı; bunun da e-devlet sistemindeki sızıntıdan kaynaklandığı iddia edilmiş ve bazı sitelere bilgilerin yüklendiği görülmüştü. İşin aslı şu ki Türkiye, beraber dijitalleşebilecek bir partnere benzemiyor. Kaldı ki Türk Telekom’un Türkiye’deki özelleştirilme süreci de asrın en büyük yağması olarak anılıyor. Lübnanlı Hariri ailesinin, Suudi Telekom Şirketi’yle ortak olduğu Oger Telecom, Türk Telekom’un yüzde 55’ini satın almış ancak Türkiye bankalarından çektiği kredileri ödeyememişti. Borç, banka ve kamunun üzerine kaldı. Kurumun öz sermayesi giderek azaldı, içi boşalttı. Tel-Sen, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ı, ‘kamu çıkarını korumak için derhal inisiyatif almaya’ çağırdı. Tıpkı Aksa ile enerji, Taşyapı ile ulaşım alanlarında yaşandığı gibi, Kuzey Kıbrıs’ta bu kez de iletişim, Telekom aracılığıyla Türkiye sermayesinin hizmetine sunulmak isteniyor. Ve çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Erhürman’ın kucağına şimdiden büyük bir ateş topu düşmüşe benziyor.
(1)
(2)
(3)
(4)
