Kendime Dönüşüm Muhteşem Olacak

Bir kahve masasında başlayan sessiz bir yeniden doğuşun hikâyesi.

Photo by Patrick Fore on Unsplash

Bugün biraz hayallerimi yazmak istiyorum. Seyahat üstüne ya da sahip olmak istediğim mal, mülk üstüne hayaller değil. An’lar, geçirilmek istenen dakikalar ya da içinde bulunmak istediğim konularla ilgili olsun istiyorum bu yazı. Sadece hevesler ve yaşanılması umulan dakikalarla ilgili…

Mesela tam şu an bir hayali yaşıyorum. Kendi hayalimi… Anlatsam çoğunuza komik gelecek ama benim birkaç senedir hayalini kurup gerçekleştiremediğim bir an yaşıyorum. Bir kafedeyim; önümde kahve bardağım var. Masada defterim kalemim; kulağımda kulaklığım. Yazımı böyle bir ortamda yazıyorum.

Bakın gerçekten basit bir an ama ben iki senedir şu anın hayalini kuruyordum. Bilmiyorum ama sanki bir dönüm noktası olması ile ilgili hayallerim, heveslerim vardı bu an ile ilgili. Anlatırken bile basit geliyor biliyorum ama inanın durum benim penceremden bakıldığında çok daha farklı. Bir kırılma anı yaşanıyor tam olarak şu an. Burada yazının kendisinden değil; hissettiğim kırılmadan bahsediyorum.

Tam olarak şu an bir kadın küllerinden doğuyor gibi. Sanki Anka kuşu tam olarak şu an bir tüy daha düşürdü. O tüy uçtu bana kalem oldu ve hislerimi dökmeme yardımcı oluyor. Belki de o tüy, içimde küllenmiş olan yanımı yeniden hatırlatmak için düştü.

Photo by Jas Min on Unsplash

Kadın olmanın doğasında sorumluluklar var zaten. Ev hanımlığından bahsetmiyorum burada. Düpedüz kadın olmakla birlikte doğumda omuzlara yüklenen sorumluluklardan bahsediyorum. Her yaşın ayrı sorumlulukları olmakla birlikte evlendikten sonra hele ki anne de olduysa bir kadın daha fazla sorumluluk taşımak zorunda kalıyor.

Benim gelmeye çalıştığım nokta çok basit aslında. O kadar sorumluluğun arasında öyle kendinden uzaklaşır ki kadın; birçoğuna basit gelen bir eylem olmasına rağmen bir kafede kahve eşliğinde yazı yazmak bile fazla gelir. Hayal kurulan bir ana dönüşür. Komik ama maalesef gerçekler böyle.

Bir de kadınlardan soyut anlamda beklenenler var tabi. Güçlü olmak, nazlı olmamak, şikayet etmemek, ilgi beklememek. Bir de bunlar hayatın akışında normal şeyler gibi olmalı. Kadın tüm sorumluluklarını yerine getirirken sızlanmamalı, şikayet etmemeli; kendisine gösterilen(!) ilgi ile yetinmeli ve hayatına devam etmeli. Kendisine zaman ayırması gibi bir durum zaten söz konusu bile değil; çünkü toplum onun önceliklerini çoktan belirlemiş durumda.

Bugün anladım ki, kadınların kendine ayırdığı küçücük anlar bile aslında bir cesaret hikâyesi. Ev, sorumluluk, eş, çocuk, bitmeyen beklentiler… Hepsinin arasında bir sandalyeye oturup nefes almak bile başlı başına bir devrim. Şu an bu masada otururken, kendi küçük devrimimi yaşıyorum. Kimse fark etmiyor belki ama ben hissediyorum; içimde bir şeylerin yavaş yavaş yer değiştirdiğini.

Ve belki bu satırları okuyan bir kadın da kendi küçük devrimini başlatır. Belki kahvesini sıcak içmek için birkaç dakika ayırır. Belki bir sayfa yazar, belki sadece sessizce oturur. Ama o an, onun Anka kuşunun tüyü olur. Çünkü biliyorum ki; kadınlar kendine döndüğünde, dünya biraz daha güzelleşiyor.

Kendime Dönüşüm Muhteşem Olacak was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.