Kadınların omuzladığı grev 300’üncü günde

İlayda SORKU 

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde faaliyet gösteren Temel Conta fabrikasında Petrol-İş Sendikası’nda örgütlü emekçilerin grevi 300’üncü gününde. Aylardır grevi sürdüren işçiler asgari ücret dayatmasına, sendika düşmanlığına ve baskıcı uygulamalara karşı fabrika önünde direnmeye devam etti. 

İşçiler, sendikal haklarının tanınmasını, patronun toplu iş sözleşmesi (TİS) masasına oturmasını ve insanca yaşayacak bir ücret verilmesini talep etti. İşveren ise sendikal örgütlenmeyi hedef aldı. Petrol-İş, işvereni defalarca müzakereye çağırdı ancak bugüne kadar masaya oturulmadı. 

TÜM İŞÇİLERE UMUT

Direnişin yükünü büyük oranda kadın işçiler sırtladı. Kadın işçilerden biri, “Bu süreç bütün işçilere umut olacak. Hep patronlar kazanıyor algısı yıkılacak” dedi. Bir başka kadın işçi ise patronun tehditlerini şöyle aktardı: “Patron ‘Eşleriniz bile iş bulamaz’ dedi. Ama biz boyun eğmedik. Bu tehditler bütün işçilerin sesi oldu.” 

Direnişin yükünü büyük oranda kadın işçiler sırtladı. Kadın işçilerden biri, “Başında bu kadar uzun bir grev beklemiyorduk. Çünkü biz greve  çıkarken üretimi durdurarak çıktık. Ve patronun bu kadar işi inada bindireceğini, bu kadar uzatacağını düşünmedik. Şu an zarar ediyor. İlk biz greve çıktığımızda ‘Benim param var’ diyen patron, şimdi ‘Grevdeki işçiler ve sendika yüzünden batıyorum’ diye bir de bizi suçluyor” şeklinde konuştu. 

300 gündür anayasal hakları için mücadele ettiklerini vurgulayan bir başka kadın işçi, şunları söyledi: “Kışın çok soğuk fabrikanın olduğu mevki, tam rüzgâr alan yer. Herkes bize çok soğuk, zor olmuyor mu diye sordu başlarda. Ancak biz içeride de inanılmaz soğuk bir ortamda çalışıyorduk, hiçbir ısıtıcımız yoktu. Kadınlar içlerine içlik giyebilsin diye iki beden büyük kıyafet alıyorlardı. Biz o kapının önüne çıktığımızda da aslında bizim için değişen bir şey olmadı. Bizim için zorlayıcı şey soğuktan öte sesimizin kimse tarafından duyulmaması oldu. Bizim soyadımız olsaydı bu eziyeti görür müydük? Yasaları patronlar istedikleri gibi şekillendirebiliyorlar. Bizim emeğimizden, alın terimizden daha kıymetli hiçbir şeyimiz yok.” 

PATRONU BATIRAN KİBRİ

“Patron bizim kırılmamızı bekliyor” diyen işçi, “Biz en başından beri görevi anlaşmak, içeri girip üretimimize devam etmek istedik. Ama o bunu inatlaşmaya çevirdi ve şu anda da bizi suçluyor. Biz ve sendikamız yüzünden battığını söylüyor. Ona batıran kibri ve egosu. Umarım bir an önce aklıselim düşünmeye başlar ve emekçilerin hakkını, alın terinin hakkını verir; sendikal hakkımızı kabul eder. Köle işçi olmaya devam etmeyeceğiz” şeklinde konuştu. 

MASAYI DAĞITMAYACAĞIZ

Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ise patronun kendisine “marka değerine zarar” gerekçesiyle dava açtığını belirtti. Dava sürecine dair bilgi veren Çakmak, “Marka değerine zarar verdiğimden dolayı bir dava açılmış, ifade verdik. Biz davalardan korksaydık bu işleri yapmazdık. Karakola da alışığız, savcıya da alışığız, mahkemelere de alışığız. Biz emek mücadelesinin peşindeyiz. İşvereni TİS masamıza bekliyoruz. 300 gündür masaya bir şahsı bekliyoruz. Kanun tanımaz, hukuk tanımaz bir işvereni bekliyoruz. Beklemeye de devam edeceğiz” dedi. 

“TİS masasını asla dağıtmayacağız” diyen Çakmak, şöyle konuştu: “Çünkü ödün ve taviz verildiği takdirde işveren vekilleri bunu bir gösterge olarak kullanacak, bir emsal teşkil edecek. Bu bir de hastalık haline gelecek, çalışma hayatına da büyük bir darbe vuracak. Onun için oradaki arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum. Soğuk demeden, sıcak demeden, tozun toprağın içinde 300 gündür nöbet tutuyorlar. Sonuna kadar savunmaya da devam edeceğim, ne pahasına olursa olsun.”