Vakıf üniversitelerinde öğretim görevlileri, işten çıkarmalar ve ağır iş yükü ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bunun son örneği ise İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde yaşandı. İddiaya göre şu ana dek 50’nin üzerinde akademik ve idari personel işten çıkarıldı. Bunların 20’si 2024-2025 eğitim öğretim döneminin yaz tatili sırasında işten çıkarıldığı öğrenildi. Üniversite yönetiminin ise yaşananları “ekonomik daralma” gerekçesiyle açıkladığı ileri sürüldü.
2024–2025 akademik yılında öğrenim ücretlerinin neredeyse iki katına çıkmasıyla, birçok bölümün kontenjanları boş kaldığını belirten öğretim görevlileri, üniversite yönetiminin “öğrenci sayısındaki düşüşü gerekçe göstererek fakültelerde tüm öğretim üyelerine 18 saat ders zorunluluğu getirdiğini, kendi bölümünde bu saati dolduramayanlara, üniversitenin başka bölümlerinden ders atanacağının” söylediğini ifade etti.
‘BÖLÜM KAPANDI’ BAHANESİ
Yaz döneminde işten çıkarılan 20 öğretim görevlisine “bölümlerinin kapanması”nın gerekçe olarak gösterildiğini belirten akademisyenler, bazılarına ise üniversite yönetimi tarafından hiçbir gerekçe sunulmadığını aktardı.
2025-2026 eğitim öğretim döneminin başlamasının hemen ardından işten çıkarılmaların tekrar başladığına dikkat çeken bir öğretim görevlisi; derslerinin sistemden kaldırıldığını, dersliğine başka öğretim görevlisinin geldiğini ve fakülte dekanının dersliğin önünde sözleşmesinin feshedildiğini bildirdiğini söyledi.
AKADEMİK İZİN GÜNLERİ KALDIRILDI
İşten çıkarmaların yanı sıra üniversitede baskı ve mobbingin arttığını söyleyen öğretim görevlilerinin akademik izin günlerinin kaldırıldığını, dersleri olmasa bile sabah 9.15’ten sonra gelenlerin uyarıldığını, personel kartları üzerinden giriş çıkışlarının takibinin sıklaştırıldığına dikkat çekti. Araştırma görevlilerine yönelik de baskının arttığını söyleyen öğretim görevlileri, gecikenler hakkında “kırmızı ile işaretlemeler yapılan” listeler düzenlendiği ve bunların “yıllık izinden ya da akademik izinlerinden kesileceğine dair sözlü tehditlere” maruz kaldığı belirtildi.
Her an işten çıkarılma endişesiyle hareket ettiklerini belirten bir öğretim görevlisi, “Üniversite kâr edemediğinde ilk hedef emekçiler oluyor. Akademik üretim, özgür düşünceyle değil yöneticilerin keyfi kararlarıyla ölçülüyor. Bu hak gasplarına karşı üniversitenin maliyet hesabı yapan bir şirket olmadığını hatırlatmalıyız” ifadelerini kullandı.
HAK GASPINA KARŞI ÖRGÜTLENMELİYİZ
Öğretmen Sendikası Vakıf Üniversiteleri Birimi temsilcisi Tahsin Mert Saygın, “Bugün akademisyenler yıllardır emek verdikleri üniversiteden nasıl dönem ortasında çıkarılabildiklerini ve bir günde aniden işsiz kalabildiklerini de görmüş oldular. Vakıf üniversiteleri akademisyenlerinin her türlü olası hak gaspı karşısında Öğretmen Sendikası çatısı altında birleşmesi, hukuksuz uygulamaların karşısında durabilmesi için oldukça önemli. İşten çıkarılan akademisyenleri hukuki destek için sendikamıza ulaşmaya, Gelişim Üniversitesi’nde çalışmaya devam eden akademisyenleri ise bugünkü ve gelecekteki olası saldırılara karşı sendikamıza üye olmaya, dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz.”