AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım seçimlerinden iki hafta sonra, 17 Kasım 2002’de Acil Eylem Planı açıklandı. Planda bir yıl içinde Genel Sağlık Sigortası, GSS sistemi kurulacağı vaadi de yer alıyordu.
Bir yıl içinde değil ama 31 Mayıs 2006’da 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Meclis’te kabul edildi, GSS 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi, 1 Ocak 2012’den itibaren de bütün vatandaşların GSS’li olması zorunlu oldu.
AKP’ye göre GSS büyük bir devrimdi. Artık Türkiye’de yaşayan her vatandaş, üstelik ömür boyu sağlık güvencesine kavuşuyordu. Böylece kimsenin “Hastalandığımda bana kim bakacak?” diye endişelenmesine gerek kalmamıştı. Devlet GSS kapsamındaki herkese, yani bütün T. C. vatandaşlarına, hem de ücretsiz olarak bakacaktı.
Yalnız bir şart vardı. GSS primli bir sistemdi. Yani bir vatandaşın GSS’li olabilmesi için prim ödenmesi gerekiyordu.
Peki bu nasıl olacaktı?
Bir işverene bağlı olarak çalışan işçiler ve memurların GSS primlerini eskiden SSK ve Emekli Sandığı’nda olduğu gibi işverenleri ödeyecekti. Keza bağımsız çalışanlar, eski Bağ-Kur’lular için de durum değişmeyecekti. Sigortalıların 20 yaşını geçmemiş lise mezunu, 25 yaşını geçmemiş üniversite mezunu ya da öğrencisi olan çocukları da anne, babalarının üzerinden GSS’li olacaktı. Keza 18 yaş altındaki çocuklar da, anne veya babası GSS’li olmasa da GSS’li sayılacaktı.
Peki yoksullar ne olacaktı? Kanuna göre onların primlerini devlet ödeyecekti. Yalnız bunun için yoksulların yoksul olduklarını devlete kanıtlamaları, bunun için de “Gelir Testi” yaptırmaları gerekiyordu. Bu testle haneye giren maaş, kira, yardım, ne kadar para varsa hesaplanacak, sonra bulunan para hanedeki kişi sayısına bölünecekti. Eğer çıkan rakam brüt asgari ücretin üçte birinden az ise vatandaş yoksulluğunu devlete kabul ettirebilecekti.
Bugünkü rakamlarla konuşursak diyelim ki bir ay boyunca haneye giren para mevcut brüt asgari ücret kadar, yani 26.005 TL olsun. Eğer o evde dört kişi yaşıyorsa kişi başına 6.501 TL düşeceğine göre yoksulluk testini geçeceklerdi. Yok, evde üç kişi yaşıyorsa kişi başına gelirleri 8.668 TL olacağı için yoksulluk testinden sınıfta kalacaklardı.
Bu durumda her ay prime esas kazancın yüzde 3’ü kadar, yani kişi başına düşen 8.668 TL’nin 780 TL’sini her biri GSS primi olarak ödeyecekler, geriye kalan 7.888 TL ile de ay boyunca zengin bir hayat süreceklerdi.
Kanun, Cumhurbaşkanı’na bu yüzde 3 oranını yüzde 12’ye, yani dört katına kadar arttırma yetkisi de vermişti.
∗∗∗
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan işte bu yetkisini geçtiğimiz Cuma günü kullandı. Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile GSS primlerini kendileri ödemek zorunda olanlar için prim oranı iki katına, yüzde 6’ya çıkarıldı.
Kararın yürürlüğe gireceği 1 Aralık 2025’ten itibaren her ay 780 TL değil, 1.560 TL ödemek zorundalar. Yılbaşında asgari ücrete zam gelince bu miktar da o zam oranında artacak.
Bu arada zaman zaman çıkan “GSS borçlarına af geliyor”, “GSS borçları erteleniyor” türü haberlere güvenenleri de uyarmış olayım.
Birincisi, tahsil edilmeyen GSS borçları ancak aradan on yıl geçtikten sonra siliniyor. Yoksa siz ödemeseniz de, bu arada hastaneye gitmeseniz de o borç, borç olarak duruyor. Üstüne de faiz işliyor.
İkincisi, 5510 Sayılı Kanun’a göre altmış gün ve daha fazla prim borcu olan Bağ-Kur’lular ve primini kendi ödeyenlerin normalde GSS’nin sağladığı sağlık hizmetlerinden yararlanma hakları yok. Yani hastanelerde ücretli olarak muayene olmaları gerekiyor. Ancak yaklaşık on milyon yurttaş GSS borçlusu olduğu için iktidar doğacak tepkileri göze alamıyor. Bunun için de yıl sonuna doğru yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile bir yıl daha Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinden hizmet almalarına izin veriliyor. Özel hastanelerden GSS’li olarak yararlanamıyorlar, ilaçlarını da kendi ceplerinden ödeyerek alabiliyorlar.
Uygulama yıllardır böyle devam ediyor ama yasal bir güvencesi yok. Her şey Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında.
∗∗∗
Neticede geçtiğimiz Cuma günü yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile hem primini kendi ödeyenlere ek bir yük binecek hem de primini ödeyemeyen GSS borçlularının sayısı daha da artacak.
En çok da işsizler, yoksullar ve eğitim hayatını bitirip çalışacak bir iş bulamayan gençler mağdur olacak.