İsrail ve ABD’den Yeni Hafif Taarruz Uçağı: Blue Sky Warden

ABD merkezli savunma şirketi L3Harris Technologies ile Israel Aerospace Industries (IAI), İsrail’in savunma ihtiyaçlarına özel olarak geliştirilecek Blue Sky Warden adlı yeni nesil hafif taarruz ve istihbarat uçağı için stratejik bir ortaklık anlaşmasına imza attı. 15 Ekim 2025 tarihinde imzalanan Mutabakat Zaptı, iki şirketin platform geliştirme, teknoloji entegrasyonu ve görev sistemlerinin uyarlanmasına yönelik kapsamlı bir iş birliğini içeriyor.

Blue Sky Warden, halihazırda ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı (SOCOM) envanterine giren OA-1K Skyraider II uçağının özel bir varyantı olacak. Dayanıklı AT-802U hava aracı gövdesi üzerine inşa edilen OA-1K platformu, kısa ve bakımsız pistlerden kalkış-iniş yapabilmesi, altı saati aşan havada kalış süresi ve düşük lojistik ihtiyacıyla öne çıkıyor. Bu özellikleriyle, özellikle altyapısı sınırlı ve hassas operasyon bölgelerinde görev yapacak şekilde tasarlandı.

Yaklaşık 7.250 kilogram azami kalkış ağırlığına sahip olan platform, 3.630 kilograma kadar mühimmat taşıyabiliyor. Uçakta AGM-114 Hellfire füzeleri, 227 kilogramlık JDAM bombaları, GBU-12 Paveway II lazer güdümlü bombalar ve 70mm gelişmiş güdümlü roket sistemleri entegre edilebiliyor. Ayrıca GAU-19 tipi .50 kalibrelik Gatling topu podu da, yakın hava desteği ve alan baskısı için kullanılabiliyor. Uçağın sensör paketi ise elektro-optik/kızılötesi (EO/IR) hedefleme sistemleri, sentetik açıklıklı radar ve elektronik harp destek unsurlarını içeriyor.

İsrail için geliştirilen Blue Sky Warden varyantı, OA-1K’nın temel uçuş performansı ve görev dayanıklılığını koruyacak; ancak görev sistemleri tamamen açık mimariye sahip İsrail üretimi altyapıyla yeniden yapılandırılacak. IAI, yerli olarak geliştirilen yazılım ve sinyal istihbaratı (SIGINT), iletişim istihbaratı (COMINT) ve optik gözetleme yüklerini destekleyen özel bir görev bilgisayarı sağlayacak. Uçak, ISR (istihbarat, gözetleme ve keşif), yakın hava desteği ve sınır güvenliği görevleri arasında kısa sürede yapılandırılabilecek modüler sisteme sahip olacak.

İsrail Savunma Bakanlığı ve İsrail Hava Kuvvetleri ile yürütülecek entegrasyon ve test süreci, IAI liderliğinde gerçekleştirilecek. Yerli elektro-optik sistemler, şifreli iletişim altyapısı ve gelecekteki tehditlere karşı yükseltilebilir görev sistemleri de uçağın mimarisinde yer alacak. İlk uçuş testlerinin 2026 sonlarında başlaması, tam operasyonel kapasiteye ise 2028-2029 yılları arasında ulaşılması hedefleniyor.

Blue Sky Warden, sadece İsrail’in savunma ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda ihracat potansiyeli gözetilerek geliştiriliyor. Platformun, NATO müttefikleri ve bölgesel ortaklara yönelik pazarlanması da planlanıyor. Sınırlı altyapıya sahip bölgelerde düşük maliyetli, yüksek tempolu görevler için ideal olan bu uçak; terörle mücadele, sınır savunması ve hızlı müdahale operasyonlarında kullanılmak üzere tasarlandı.

İsrail’in bu platformu tercih etmesi, hızlı jet uçaklarına alternatif olarak, düşük işletme maliyetli ve çok rollü çözümlere yönelen yeni bir askeri doktrine işaret ediyor. Modern çatışma ortamlarında daha sürdürülebilir ve esnek çözümler arayan ordular için Blue Sky Warden gibi hibrit platformlar giderek daha fazla önem kazanıyor.