Can ATALAY – Seçilmiş Hatay Milletvekili
Sevgili BirGün,
Biliniyor ama yine de yazayım. Hapishanede hücrelerimize aydınlığın girdiği pencerelerdensin. Özellikle pazar günleri; her bir yazı, yazar, ne varsa didik didik didikliyorum! Tartışacak, konuşacak ne çok konu, başlık oluyor. Bin bir emek ürünü, fedakârlık ve dirençle açık tutulan bir aydınlık pencere… Her yerde; hapishanede, gazetede, televizyonda; “hak, hukuk, adalet” için ve “eşit ve özgür bir dünya için” mücadeleyi yaşam tarzı olarak benimsemiş emekçiler… BirGün’ün şahsında hepsine saygı, sevgi, baki selam…
Maşallah, mahpuslukta üç buçuk yılı devirdik. Hapisliktir yatılır, bizden önce bu yollardan kimler geçmedi ki. Bedreddinlikse yükümüz, taşırız. Ancak kabullenmek mi? Asla. Hakkımızı, hukukumuzu savunmaktan bir adım geri durmak mı? Asla!
Sevgili BirGün,
Epeydir acayip alametlerin belirlediği bir dönemi yaşıyoruz. Daha da acayipleşmesi için çabaları da yaşıyor, görüyoruz. Durum böyle ama şüphesiz bu gidişata, ikili hukuka/keyfiliğe son vermek için, durumdan bizar olan bütün yurttaşların elbirliğiyle bir çıkış yolunu bulacağız.
Sevgili BirGün,
25 Ekim 2023, Anayasa Mahkemesi’nin hakkımda ilk hak ihlali kararı verdiği tarihtir. Demek ki iki yıldır; Anayasasız, haksız, hukuksuz, artık daha ne eklerseniz o biçimde hapiste tutulmaktayım. Durum öyle ki, yürürlükteki Ceza Hukuku’nu yazanlardan Prof. Âdem Sözüer ayniyle, “Can Atalay’ın durumu kaçırılıp rehin tutulan bir insanın durumu neyse odur” diye beyanat verdi. Devamla “Osman Kavala da Can Atalay da cezaevinden kaçsalar meşru savunma olur” diye de ekledi. İşte insanlarımız bu koşullarda hak mücadelesi veriyor, direniyor.
Anayasa’ya göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi en üst kurum. Seçimi, oluşması ve çalışması kesin yasa ve yönetmeliklerle belirlenir. O kadar ki seçimlerden sonra “çağrısız toplanır”, tarihi de yasalarca belirlenmiştir.
Böyle bir Meclis, iki yıldır 78 bin yurttaşın oyuyla seçilmiş bir milletvekilinin hapiste tutulmasını kabullendi, ötesi “kitabına uydurma”ya da çalıştı. AYM’nin kararında yazdığı haliyle “Türk hukukunda yeri olmayan bir işlemle” ismim milletvekili listesinden silindi.
Bu vesileyle Meclis’te AYM Kararı’nı okutan Sayın Gülizar Biçer Karaca’ya ve okuyan Sayın Sibel Suiçmez’e tekrardan saygılarımı sunarım. Onların cesaretli tavırlarıyla, Meclis’te Anayasa tanımazlığa ortak olmayanların sesi yükseldi.
***
Milletvekili seçildikten sonra milletvekilliği faaliyetine başlamam için Anayasa Mahkemesi üç ayrı hak ihlali kararı verdi. Hukuksuz her işlemi iptal etti. Son sözü, “Can Atalay milletvekilidir, derhal milletvekilliği faaliyetine başlamalıdır” oldu.
Anayasa Madde 153; “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” diyor. Diyor ama çoğunluk milletvekilleri kendi yorumlarını Anayasa’nın üzerine çıkartarak Anayasa’yı askıya alıyorlar. Yargıtay diyorlar, yetki karmaşası var diyorlar… Çoğunluklarının gücüyle… Anayasa’yı yok sayıyorlar.
Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Arkasına saklandıkları Yargıtay’ın Başkanı birkaç gün önce kürsüye çıkıp “Anayasa Mahkemesi kararları istisnasız bütün kurumları ve kişileri bağlar” dedi. Bütün -onların var olduğunu iddia ettikleri- belirsizliklere son verdi. Artık tutulacak bir dal, arkasına saklanacak bir gerekçe de kalmadı.
Konuşmanın yapıldığı toplantıya dikkat çekmek isterim. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin desteğiyle sürdürülen dört yıllık bir çalışma. Projenin adı “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi”. Toplantının adı ise daha da önemli: “Adli ve İdari Yargıda Bireysel Başvuru İhlal Kararları ve İhlalin Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması”.
Toplantıya; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay başkan ve temsilcilerinin yanı sıra Avrupa Konseyi temsilcileri, çok sayıda hâkim ve savcı katılımcı oluyor. Hep birden “Eğer bir hak ihlali kararı, olumsuz durumun sonuçlarını ortadan kaldırmıyorsa işe yaramaz” diyorlar.
Sonucu izninizle kendi durumuma uygulayayım: Demek ki bir kez daha istisnasız bütün yargı kurumlarının yetkililerince Can Atalay’ın milletvekilliği tescil edilmiş oldu. Artık AYM kararlarını uygulama sorumluluğu, muhatabı yalnız ve yalnız TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’tadır.
***
TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un; Anayasa’ya açıkça aykırı olan bu durumu düzeltmek için bir kuruma, bir makama, bir kişiye çağrı yapması gerekmiyor. Herhangi bir kurumdan yeni bir karar veya görüş istemesi de gerekmiyor. Yalnızca, evet, yalnızca yetkisinde olan bir imzayla zaten Milletvekili olan Can Atalay’ı TBMM Milletvekili listesine yazabiliyor ve yazması gerekiyor.
Sayın Meclis Başkanı, aynı zamanda adında “… Demokrasi …” olan bir komisyonun da başkanıdır. Komisyonun yasası yoktur, çalışma esasları başkanca belirlenmektedir. Sonuçları da büyük ölçüde Başkan Sayın Numan Kurtulmuş’a bağlıdır. Tutumu, tavrı hem bugün hem gelecek için güven konusuna açıklık sağlayacaktır. Çünkü Komisyon sonuçlarını uygulamak için, kurumları ikna etmesi ve çok sayıda önemli kararlar aldırması, kanunlar çıkartılması gerekecektir. “Demokrasi” için böyle uzun bir yola çıkan Sayın Başkan’ın elinin altında olan ve yalnızca bir imzasını bekleyen Anayasa’nın Emri’ni uygulaması veya uygulamaması izleyeceği yol için önemli bir işaret olacaktır.
Sayın Kurtulmuş’un, Anayasa’ya aykırı biçimde milletvekilliği haklarından mahrum edilen Milletvekili Can Atalay’ın Meclis Kütüğü’ne kaydını yaparak, Meclis’te iki yıldır süren Anayasa tanımazlığa son vermesini bekliyor ve talep ediyoruz.