Hukuksuzluk rejimi kuruldu

Politika Servisi

Toplumun geniş kesimlerinin rızasını alamayan iktidar baskı ve yargı sopasıyla ömrünü uzatmaya çalışıyor. Tek adam rejimi, yargıyı kendi siyasi saikleriyle şekillendirirken Anayasa işlevsizleştirilmeye devam ediyor. Saray yargısı neye hükmederse mahkeme ona karar veriyor. Siyasileri, belediye başkanlarını, gazetecileri cezaevlerine sokan, muhalif kanallara çöken, şirketlere kayyum atayan iktidar YSK, AİHM ve AYM kararlarını da tanımıyor. Can Atalay’dan Tayfun Kahraman’a, Selahattin Demirtaş’tan Osman Kavala’ya dek pek çok isim yıllarca cezaevinde tutuluyor. CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 7 buçuk aydır cezaevinde olmasına rağmen henüz iddianame hazırlanmış değil.

Gazeteci Merdan Yanardağ cezaevine gönderilirken TELE 1’e kayyum atanıyor. İktidarın potansiyel tehdit olarak gördüğü kim varsa yargı sopasıyla tehdit edilirken kimi zaman da rejim ortakları arasındaki kavgalar yargıyı eğip büküyor. Hukuksuzluk, rejimin ana karakteri haline geliyor. Saray’ın muhalefeti bastırmak onu hareketsiz hale getirmek, içerdeki kavgayı görünmez kılmak, yoksulluk, hayat pahalılığı, işsizlik gibi toplumun en temel gündemlerini değiştirmek başta olmak üzere pek çok nedenle her geçen gün daha fazla saldırıyor.

MAHKEMEDEN RET

Rejimin son hukuksuzluğu Gezi davasından tutuklu şehir plancı Tayfun Kahraman’a ilişkin yaşandı. Kahraman’ın yeniden yargılanması talebini reddeden İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, en üst yargı organı olan AYM’yi ‘yetki gaspı’yla suçladı. 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Kahraman, 25 Nisan 2022’den bu yana tutuklu. Kahraman MS hastası. AYM, 31 Temmuz 2025’te Tayfun Kahraman’ın ‘hakkaniyete uygun yargılanma hakkı’nın ihlal edildiğine karar vermişti. Mahkeme, Kahraman’ın yeniden yargılanması talebini reddetti.

BU İLK DEĞİL

Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez “Anayasa Mahkememiz bir ihlal kararı verdiği zaman tüm yargı organlarının, hepimizin buna uyması ve gereğini yerine getirmesi gerekir” dese de AKP iktidarı boyunca bu kararları uygulamamak bir rutin haline geldi.

Hukukun siyasallaştığı, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının “hiç” sayılmasıyla ortaya da kondu. Çok uzaklara gitmeden yakın döneme baktığımızda, AYM’nin Gezi Davası tutuklusu Osman Kavala, Can Atalay ve Kobani davasından tutuklanan Selahattin Demirtaş hakkında verdiği hak ihlalleri kararları da uygulanmadı. Bu kararlar şu şekilde:

• Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ihlal kararının kesinleşmesinin ardından tahliye konuşmaları sürürken 2020 yılında AYM, Demirtaş hakkında verilen tutukluluğa devam kararının gerekçesinin yeterli olmadığını belirterek hak ihlali kararı vermişti. AYM’nin hak ihlali kararının üzerinden 5 yıl geçti. 

• Yüksek mahkeme, Gezi Davası tutuklusu ve seçilmiş milletvekili Can Atalay hakkında 2023 yılında “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği hakları”nın ihlal edildiğine karar vermiş ancak bu hüküm yine de uygulanmamıştı.

∗∗∗

PROF. DR. ŞULE ÖZSOY BOYUNSUZ: “TOPLUMSAL MUHALEFET SUSMAMALI”

“Yargıtay’ın yeni başkanı adli yılın açılışında yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiğini söylemişti. O halde Yargıtay’ın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ni uyarması, gerekli disiplin işlemlerini uygulaması ve HSK’nin de harekete geçmesi gereklidir. Adı mahkeme olan bir kurum, bir ülkenin Anayasa’sını, hukukunun en tepedeki normunu tanımadığını belirtiyorsa son derece keyfi bir alana girmişiz demektir. Anayasa’ya aykırı olan hiçbir şey hukuk değildir. Bunu söyleme yetkisi de Anayasa Mahkemesi’nindir. Eleştirebiliriz ama uymak mecburiyetinde olduğumuz konusunda bir tereddüt yoktur. Yani burada verilen karar artık özel bir kine girmiş durumda ve yargının siyasallaşmasının son derece açık bir örneği…

Kim nereden artık adalet bekleyecek? Artık burada siyasi parti liderlerinin ağzına bakıyoruz. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir karar alıyor, biz ‘Siyasiler, iktidardaki parti ne diyecek’ diye bekliyoruz. Buradan adalet beklemeye başladıysa insanlar, artık hukuk devleti değilizdir. Sayın Cumhurbaşkanı da zaten ‘Hukuk devletiyiz’ demedi, ‘Yargı devletiyiz’ dedi. Siyasallaşmış bir yargının eline kalmış bir devletiz ama yargı değil, hukuk devleti olmamız gerekiyor.

Toplumsal muhalefet olarak artık dayanışmak zorundayız. İnsanların, bugün Tayfun Kahraman’ın hakkını, hukukunu savunması onun şahsıyla da ilgili bir şey değil. Bu, anayasal düzeni savunmak anlamına geliyor. Ayrıca içimizden birine yapılan bunca zulmün karşısında susmamamız gerekiyor. Tayfun Kahraman’ın yerinde ben de olabilirdim, bir başkası da olabilirdi, hepimiz olabiliriz. Hasta bir insana, küçücük bir çocuğu olan bir insana yapılan bunca ahlaksız zulme susamayız.”

Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz
Anayasa hukukçusu

∗∗∗

GAZETECİLERE “FİİLİ” GÖZALTI

Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gazeteciler Soner Yalçın, Şaban Sevinç, Aslı Aydıntaşbaş, Ruşen Çakır, Yavuz Oğhan ve Batuhan Çolak ifadeye çağrıldı. Dün sabah saatlerinde polis ekiplerince evlerinden alınan Şaban Sevinç, Yavuz Oğhan, Soner Yalçın ve Batuhan Çolak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Ruşen Çakır da öğle saatlerinde Emniyet’e getirildi. Aslı Aydıntaşbaş’ın ise yurt dışında olduğu öğrenildi.

Emniyet’e götürülen gazetecilerin ifade işlemleri saat 12.15 sıralarında başladı. CHP İletişim Koordinatörü Yavuz Oğhan, ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmasına ilişkin tutanak imzalatılmasına rağmen serbest bırakılmadığı, hakkında ‘fili’ gözaltı işlemi uygulandığı öğrenildi. Oğhan, 14:15 sularında serbest bırakıldı. Ardından 14:30 civarında ise Şaban Sevinç serbest kaldı. Daha sonra Soner Yalçın da serbest bırakıldı. Sabah gözaltına alınmadığını duyuran gazeteci Ruşen Çakır da öğle saatlerinde emniyete götürülerek ifadesi alındı. 

Avukat Hüseyin Ersöz, gazetecilerin ‘ifadesi alınmak üzere emniyete götürülmesine’ ilişkin açıklama yaptı. Ersöz şu ifadeleri kullandı: “Gazeteci Yavuz Oğhan, adı “gözaltı” olmayan ama son dönemde sıkça örneğine rastladığımız “fiili gözaltı” diyebileceğimiz bir şekilde evlerinden alındılar” dedi. Akşam gazetesi tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun basın danışmanı, “Medya A.Ş. Başkanı Murat Ongun’un bazı gazetecileri finanse ettiğini” iddia etmişti. Akşam gazetesinin birinci sayfadan verdiği haberde, “Murat Ongun’un çeşitli gazetecilere maddi destek sağladığı ve bu ödemelerin Emrah Bağdatlı aracılığıyla gerçekleştirildiği” öne sürülmüştü.

Söz konusu haberde bugün polis eşliğinde ifadeye götürülen Batuhan Çolak, Şaban Sevinç, Yavuz Oğhan’ın isimleri geçiyordu.

Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Bilgi İşlem Sorumlusu O.G.E’nin gözaltına alındığını duyurdu. CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturma, CHP Genel Merkezi’ne taşındı. CHP’de Bilgi İşlem Sorumlusu olarak çalışan O.G.E, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alındı. Başsavcılık kaynaklarından yapılan açıklamada, O.G.E’nin İBB seçmenlerinin kişisel bilgilerini, “Suç örgütü üyelerine” verdiği savunuldu. O.G.E’nin, “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya Ele Geçirme ve Kişisel Verilerin Kaydedilmesi” suçlarından gözaltına alındığı bildirildi.

∗∗∗

BAROLAR: AİHM KARARLARI HEMEN UYGULANMALIDIR

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için verilen karara ilişkin 30 baro yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, AİHM’nin 8 Temmuz’da Demirtaş’ın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5’inci ve 18’inci maddelerini ihlal ettiğini tespit ettiğini ve bu tutukluluğun siyasi gerekçelerle sürdürüldüğünü belirttiği hatırlatıldı. Bu karara yönelik Türkiye’nin yaptığı itirazın, 3 Kasım’da AİHM Büyük Dairesi tarafından reddedildiğinin ve böylece karar kesinleştiğinin belirtildiği açıklamada, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve AİHM kararlarının uygulanmasının hukuk devleti ilkesinin gereği ve bir zorunluluk olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Biz imzacı barolar olarak, AYM ve AİHM kararlarının ivedilikle uygulanması ve bugüne kadar hak ihlali kararı verilenler hakkında gereğinin yapılması ve hukukun üstünlüğüne uygun davranılması talebimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” denildi.

Fotoğraf: Depo Photos

∗∗∗

EN TEMEL HAKLARDA BİLE ÜLKE EN GERİLERDE!

Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project – WJP) ekim ayında yayımladığı “2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi” verilerine göre, 2024 yılında 117’nci sırada bulunan Türkiye, bu yıl bir sıra daha gerileyerek 118’inci sırada yerini aldı. Endekste Türkiye’nin puanı 0,41 olarak ölçüldü ve bu skor Türkiye’nin son on yıldaki en düşük seviyelerinden biri oldu.Türkiye aynı zamanda “Temel Haklar” kategorisinde de 143 ülke arasında 134’üncü sırada yer alırken hukukun üstünlüğü alanında en çok gerileyen 2’nci ülke oldu.

∗∗∗

DAHA İLERİ GİDERSEN ASLA DÖNEMEZSİN

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM kararını tanımamasına da tepki yükseldi. Yapılan açıklamalarda “Anayasasızılaştırma sürecinde eşik atlanıyor” yorumları öne çıktı. Kararın ardından Cumhuriyet’e konuşan Kahraman’ın avukatı Cansu Çiftçi, “Yapmış oldukları işlem hukuka ve Anayasa’ya aykırı. Anayasa Mahkemesi kararları adli idari bütün kamu ve kuruluşları, tüm vatandaşları herkesi ve her şeyi bağlar. Çok ciddi bir Anayasal kriz yaşıyoruz. 14’üncü Ağır Ceza’ya itiraz edeceğiz. Yalnız bu basit bir hukuk krizi değil. Bunun sonu kimsenin yargıya Anayasa’ya güvenmemesi olur” dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptığı açıklamada, “Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin anayasasızlaştırma, kuralsızlaştırma, kurumsuzlaştırma sürecinde bir eşik atlanıyor. Herkes aklını başına takınsın! Yüzdün yüzdün bir yere geldin, daha ileri gidersen dönemeyeceksin, hepimiz boğulacağız. Özel, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e çağrıda bulunarak hukuki düzenin korunması için sorumluluk üstlenmelerini istedi. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) “olağanüstü” toplanması gerektiğini söyleyen Özel, 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında işlem yapılmasını talep etti.” diye konuştu. DEM Parti Milletvekili Sezai Temelli ise “Anayasa’yı ihlal etmek neredeyse bu ülkede artık normalleşti. Anayasa’ya göre yerel mahkeme AYM kararını uygulamak zorunda. Bir yargıç bunu ihlal ediyorsa orada bir hukuktan bahsedilebilir mi?” diye sordu.