Hollanda sandığa gidiyor: Göç politikaları seçimi belirleyecek

Karya YURTTAŞ

Hollanda yarın sandık başında. Yabancı karşıtı politikalarıyla bilinen aşırı sağcı Geert Wilders liderliğindeki dört partili sağ koalisyon hükümetinin göç politikalarındaki anlaşmazlık nedeniyle 3 Haziran’da düşmesi sonrası 29 Ekim’de erken seçime gitme kararı alınmıştı.

Anketlere göre neo faşist Wilders’ın Özgürlük Partisi (PVV) yüzde 20 oy oranı ile birinci parti konumunda. Birleşmelerinin ardından yakaladıkları ivmeyi sürdüremeyen Yeşiller Partisi (GroenLinks) ve İşçi Partisi (PvdA) koalisyonu yüzde 16 ile son aylarda beklenmedik çıkış yapan Hristiyan Demokrat Parti (CDA) ile ikinciliği paylaşıyor. 

Anketlerde öne çıkan diğer iki parti ise son altı ayda oy oranını yüzde 3 artırarak yüzde 11’e yükselten liberal Demokrat 66 (D66) ile yüzde 8’lik düşüş yaşayarak yüzde 10 seviyesine gerileyen liberal muhafazakâr Halk için Özgürlük ve Demokrasi Partisi (VVD).

WİLDERS KAZANACAK GİBİ

PvdA üyesi tarihçi Zafer Aydoğdu anketlerde Wilders’in partisi PVV’nin önde göründüğünü belirterek, “Bir dönem düşüşe geçmişti ama son haftalarda yeniden küçük çaplı bir yükseliş var gibi. Yaklaşık 29 ila 32 sandalye arasında gidip geliyor. CDA yani Hristiyan Demokratlar da beklenmedik biçimde yükselişte. Son yıllarda ciddi düşüş yaşamışlardı ama yeni liderleriyle birlikte yeniden toparlanıyorlar; şu anda 25-26 milletvekili çıkarma potansiyeline sahip görünüyorlar. Buna karşılık köylüler partisi oldukça gerilemiş durumda. GroenLinks ve PvdA’nın birleşmesi de ilk başta sol cenahta bir heyecan yaratmıştı ama şu anda 22-25 bandında takılı kaldılar. D66 ise yeniden toparlanma eğiliminde, 18 civarında sandalye çıkarabilir. Genel olarak seçmenler arasında hâlâ ciddi bir kararsız kitle var” diyor.

SOSYAL DEMOKRATLAR İVMEYİ YAKALAYAMADI

Yeşiller Partisi (GroenLinks) ve İşçi Partisi’nin (PvdA) birleşmesinin ardından beklenen yükselişin gelmemesini sorunları halka yeterince anlatamamalarına bağlıyor.

Aydoğdu, “Aslında birleşme başta büyük bir enerji yaratmıştı ama o ilk ivmeyi sürdüremediler. Halk, sağ popülizm nedeniyle konut yetersizliği, ekonomik sorunlar ve sosyal hakların kısıtlanması gibi gerçek sorunlarından uzaklaştı. Bu konular yerine mülteci ve göç tartışmaları seçim atmosferine hâkim oldu. Bu durumda sol partilerin söylemi biraz soyut ve teorik kaldı. Solun, politikalarını halka yakın bir dille anlatamaması, beklenen birleşme ve yenilik etkisini yaratamadı” ifadelerini kullanıyor.

Seçimde göçmenlik, mülteci politikaları ve İsrail-Filistin meselesinin ön plana çıktığını kaydeden Aydoğdu, sağ partilerin özellikle bu konular üzerinden kampanya yürüttüğünü belirtti.

HALKA İNMEKTE SORUNLAR YAŞANDI

Sol partilerin ise daha çok sosyal haklar, konut krizi, ekonomi gibi meseleleri öne çıkarmaya çalıştığını ancak kamuoyunda göç meselesi kadar yankı bulmadığını vurguladı.

Hollanda’nın yaz boyunca göçmen karşıtı protestolara sahne olduğunu ifade eden Aydoğdu, bu durumun da aşırı sağın elini güçlendirdiğini ve seçim kampanyalarını bu konular üzerinden ilerlettiğini söyledi.

Sandık sonuçlarına bağlı olarak bir kez daha sancılı koalisyon kurma çalışmalarının yürütüleceğini söyleyen Aydoğdu, “Wilders’ın partisi birinci çıksa bile 76 koltuk çoğunluğunu elde etmesi mümkün değil. Diğer partiler ise koalisyona sıcak bakmıyor. Muhtemelen, merkez sağ ve merkez sol partilerin bir araya geleceği bir koalisyon kurulacak. Hollanda’nın geleceğinin ve demokrasisinin korunması için aşırı sağ söylemleri sınırlayabilecek bir merkez koalisyonun oluşması önemli” dedi. 

GÖÇMENLERİN ODAĞI TÜRKİYE

Hollanda’daki Türkiyelilerin seçimlere çok ilgi göstermediğine dikkat çeken Aydoğdu, göçmenlerin Türkiye’ye yönelik gündemlerle daha fazla ilgilendiğini vurguladı.