Genç görünen ama ruhu derin olanlardanım gururla. Bakışlarım derin kalbim büyük.
bu yazı bana birinden ilham oldu kendisine teşekkür ederim Matrushka
Bu sene herkese ve her şeye teşekkür etmek istiyorum.…Bambaşka biri yapanlara beni özellikle. Son 5 yıla itafen…
En çok gerçek sandırtılan bana sahte sevgilere…Korkmadan.. sesimi haykırmayı öğrendim ilk kez…Arkadaşlıklara, birtanemlere kadeh kaldırıyorum o söylemlerin çıkarlara oluşuna… Amaçları menfaatleri için olan sahte kişiliksizlere özellikle..
Ben hiçlikten korkarken meğersem tamamlanmama bir başkasıyla değil kendimle olması gerektiğini en çokta yüzeysel insanların derin”miş” gibi bana gelmesiyle tecrübe ettim. kuzunun maskesi olmaz kurtların olur öğrendim.
Bir gece aya baktım bağırdım sessiz sırdaşımla akıttım gözyaşlarımı mehtaba evrene… üstüme gece örtü o simli battaniyeyi… Sessiz bir kabullenme artık belki… Bilgece olgunca bakıyorum.
Uzun zamandır düşünüyorum
zaten hep düşünen gözlemleyen biriyimdir şu hayatta.. Ben karanlıkların bana kendilerini ışıkmış gibi göstermeleriyle hayatın iki yüzlü olduğunu tecrübe ettim. Ama ben asla öyle olmadım.. Yüreğim kalbim hep cesurmuş… Bunu fark ettim
Sevgilerin amaçlara giden yol olduğunu en çokta seni seviyorum hep yanımda olucaksın.. demelerde öğrendim…
Her gidenin arkasından yas… tuttum..yaslar verdiğin gerçek yanının heba edilmesine esasen doğru sandıklarına aslında.. görülmek, anlaşılmak içindir yaşlar..
Ve ben şimdi bunu kendime veriyorum. Yas bitti. Uyandım. Ben kendimi gördükten sonra. Sen siz o şu bu… beni görmüş görmemiş umrumda değil artık .. Görülmek için çırpındım durdum. Gerek yokmuş…
Sildim yaşlarımı öptüm tenimi kalbimi. Ellerimi havada bırakanlara inat. Düşerim ben derken bana Seni tutarim merak etme . Deyip beni uçurumdan aşağı bırakanlara inat. Ben o uçurumdan evet düştüm. Ama TIRMANDIM ellerim parçalanarak.O prenses kostümümü yırttım orta okulda yaptığım kalplerin prensesi diktiğim kostümü. Bin kez uçurumdan atılınca . gitme kal demistim..
Sonra bir an geldi…
belki hala acı var ama soğukluk hissi..
tutunmak acıya değil şuan hislerim… tebessüm ediyorum dudaklarımın kenarından.
Herkes layığıyla dengiyle belki.. beni atana tutunmak nedendi? ilk söylemlere bakışlara.. bir yalana inanan ben…tutunan.. ellerim kanaya kanaya çıktım o uçurumdan.. izlere bakıyorum.. sessiz ama güçlü.
Sadece içimdeki gürültünün, bir gün kendiliğinden susması gibi şuan hislerim gürültü dindi şimşekler çaktı, deniz taştı ve duruldu gibi.. fırtına sonrası dinginlik…
İnsan bazen ağlamaz çözülür bakar sadece izler görür.
Gözyaşı değil, sanki yük iner omuzlardan.
Tutunmak sandığım şeylerin çoğunun
aslında beni tuttuğunu fark ettiğim an kendimi anladığım bir hale geldim .
Kaybetmekle ilgili değil bu.
Çünkü bazı şeyler hiç benim olmamıştı. Var sandırttılmış bana sadece…
O da onların ayıbı olsun güzel yüreğim
bırak..
İsimler, bağlar, beklentiler…
Onlar gidince ben eksilmedim, sadeleştim hiçleştim gibi gözüküyor belki oysa ben sanki kendime
içime çoğalmışım gibi şuan hislerim.
Bu duyguları kapatmak değil.
Onları taşımayı bırakmak.
Acıyı kimlik yapmadığında,
insan sessizce kendi yanına geçebiliyor geçtim. Acı var… ders belki ya da gizli tanığım, sırdaşım.
Hayatıma değen herkese minnet duymuyorum.
Ama olan bitenin hepsini kabul ediyorum. Kalbini bildikten sonra sana ne derlerse düşünseler de gül geç…
Çünkü her deneyim, beni ben yapmadı belki
ama olmadığım şeyleri tek tek gösterdi kim olmam gerektiğini…
Artık anlatma ihtiyacım yok. Yorulmuşum galiba. Dingince bakan gözlerim kılıç gibi keskin varsın bakışlarım yargı dağıtsın kafi.. Sözler biter duruş, bakış, omurganla yaşarsın omurgasızlara inat.
Güçlü görünmek de istemiyorum.
Kırılganlığımı savunmak da.
Sadece varım işte.
iddiasız öyle , sakin kendi halimde özümde varlığımla.
Bu, içimde ilk kez kimsenin doldurması gerekmeyen bir alan ve şuan gerçekten seviyorum. Belki zor ama deniyorum en azından…Kendiliğin ne demek olduğunu keşfettiğim bir yıl..
Ve fark ediyorum artık 31 yaşımda
İnsan bazen en çok, hiçbir şey olmaya çalışmadığında kendine yaklaşıyor.
Bu şarkı yazarken aklıma geldi Nilüfer=inkar etme
Ve herkes bilir nasılsa..
Hiçlikten Tamamlanmaya was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.