Hayatın Dört Sesi

Kader, Seçim, Sonuç, Sorumluluk…

Gemini ile üretilmiştir

Hayat aslında bu dört kelimenin içinde dönüp duruyor.
İlkinde başlıyorsun, sonuncusunda olgunlaşıyorsun.
Aradakilerse seni biraz eksiltiyor, biraz da tamamlıyor.

Kaderle başlıyor her şey.
Doğduğun ev, annen, baban, şehir, hikaye… hiçbirini seçmiyorsun.
Birileri senin adına çoktan karar vermiş oluyor.
Ve sen, bunun farkına varman gereken bir yaşa geldiğinde,
özgür olduğunu sanmaya başlıyorsun.
Ama o kadar da özgür değilsin.
Yine de içinden bir ses, “kendi yolumu çizmeliyim” diyor.
İşte o an, seçim dediğimiz şey devreye giriyor.

Ama seçim, sandığın kadar kahramanca bir şey değil.
Bazen korktuğun için seçiyorsun.
Bazen yalnız kalmamak için.
Bazen de ne olacağını bilmeden, sadece “bu bana ait” diyorsun.

Sonra sonuç geliyor.
Genellikle sessiz.
Bir sabah karşına oturuyor, hiçbir şey söylemeden seni izliyor.
Ve sen, o anda anlıyorsun:
Hiçbir seçim bedelsiz değil.

Sonra sıra sorumlulukta.
Kaderin yükü değil bu, senin tercihlerinin ağırlığı.
Bir noktadan sonra hayat, başına gelenlerle değil, senin neyi üstlendiğinle ilgili hale geliyor.
Ve insan, pişmanlıklarını taşıyabildiği kadar büyüyor.

Belki de asıl sorun, bu dört kelimenin sırasını karıştırmamız.
Kaderi seçim sanıyoruz.
Sonucu kader, sorumluluğu da ceza.
Halbuki hepsi aynı hikayenin farklı bölümleri.
Ve özgürlük, artık bahane bulmamayı öğrendiğin noktada başlıyor.

Hayatın Dört Sesi was originally published in Türkiye Yayını on Medium, where people are continuing the conversation by highlighting and responding to this story.