Buse İlkin YERLİ
Avrupa’da işçi grevleri ve kitlesel ‘hayatı durdurma’ eylemleri büyüyor. Bu eylemler sadece ekonomik üretimi durdurmuyor, aynı zamanda toplumsal yaşamın görünmez temelini oluşturan bakım ve ev içi emeği de temeline alıyor. Bu yüzden grevlerde kadınlar hem işyerinde hem evde kritik bir rol üstleniyor. Üretimin ve bakım emeğinin kesintiye uğraması, eylemlerin etkisini katlıyor. Toplumsal hayatın kadın emeği olmadan sürdürülemediği tekrar tekrar görünür oluyor.
SENDİKALAR VE FEMİNİST ÖRGÜTLER EL ELE
Fransa’da Confédération générale du travail (CGT-Genel Emek Konfederasyonu) ve Force Ouvriére (FO-İşçi Gücü) sendikaları ile feminist kolektiflerin ortak organize ettiği ‘Bloquons tout’ (Her şeyi engelleyelim) eylemleri, ulaşım ve enerji sektörlerinde etkili oldu. Kadınlar, yürüyüşlerde ve grevlerde merkezi aktör olarak öne çıktı. Eylemler sadece ekonomik talepleri değil toplumsal eşitlik ve şiddetle mücadele gibi feminist talepleri de görünür kıldı.
İspanya’da kadın grevleri, özellikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde dikkat çekiyor. Başkent Madrid ve özerk Katalonya’nın başkenti Barselona’da sağlık, eğitim ve kamu hizmetlerinde gerçekleştirilen eylemlerde, kadınlar işyerlerinde grevler düzenlerken sokakta görünürlük kazandı. Bu grevler, ekonomik taleplerin yanı sıra şiddetle mücadele ve toplumsal eşitlik gibi gündemleri de öne çıkardı. Almanya’da sağlık ve eğitim sektöründe kadın sendika temsilcileri, grevlere katılarak hem üretimde hem bakım emeğinde kadınların rolünü görünür kıldı. Benzer şekilde Belçika’da “Jour de grève féministe” (Feminist grev günü) kapsamında toplu taşıma ve enerji sektörlerindeki grevlerle toplumsal hayatı kadınların nasıl etkilediği ortaya kondu.
KADIN CİNAYETLERİNİ TANIYIN
Romanya’da feminist örgütler ve sendikalar, sosyal hizmetler ve sağlık sektörlerinde grevler organize ediyor. 11 yıldır yapılan ‘Împreună pentru Siguranta Femeilor’ (Kadınların Güvenliği için Birlikte) yürüyüşleri bu yıl 19 Ekim’de düzenlendi. Romanya’da on binler, kadın hakları için sokağa çıktı ve kadın cinayetlerinin hukuki olarak tanınmasını talep etti. Feminist ve ekonomik taleplerin birleştiği bu eylemler, kadınların greve katılımını sadece üretim açısından değil toplumsal dönüşüm açısından da stratejik hale getiriyor.
∗∗∗
KADINLARIN VARLIĞI CESARET, İMKAN VE DEĞİŞİM MESAJI VERİYOR
İtalya’da Unione Sindacale di Base (USB-Temel Sendika) ve diğer sendikalarda kadınlar, eylemleri örgütleyen liderler olarak öne çıkıyor. ‘Blocchiamo tutto’ (Her şeyi engelleyelim) eylemlerinde limanlar, kamu ulaşımı, sağlık ve eğitim hizmetlerinde grevler yapıldı. Kadınlar hem sokakta hem fabrika önlerinde görünür roller üstlendi. Bakım emeğini de kapsayan talepler, eyleme stratejik boyut kazandırdı.
‘Blocchiamo tutto’ eylemlerine USB ile katılan Miriam Amato ile eylemleri ve kadınların etkisini konuştuk.
İtalya’daki genel grevlerde kadınların katılımı nasıl?
Grevlere kadınların katılımı bugün toplumsal mücadelenin başlıca dinamiklerinden biri. Kadın çalışanlar, en fazla mobilize olan sektörlerde çoğunluğu oluşturuyor. USB, yıllardır özellikle kadınları etkileyen güvencesizlik, sürdürülemez vardiyalar, dayatılan yarı zamanlı çalışma, düşük kadro karşılıkları ve bakım yükleri gibi sorunları gündeme getiriyor. Kadınların varlığı sadece sayısal değil aynı zamanda politik ve belirleyici. Çünkü kadınların deneyimleri, kamuda ve temel hizmet alanlarında biriken en derin çelişkileri görünür kılıyor.
Kadınlar sahada hangi rollerle öne çıkıyorlar?
Sahada kadınlar merkezi roller üstleniyor. Nöbet alanlarının lojistiğini organize ediyor, kamu iletişimini yönetiyor, yerel grupları koordine ediyor ve farklı sektörler arasında ağlar kuruyorlar. USB, okullarda, hastanelerde ve yerel kurumlarda sürekliliği ve örgütlenmeyi sağlayanların kadınlar olduğunu ifade ediyor.
KADINLAR EYLEMLERİ DÖNÜŞTÜRÜYOR
Grevlerde kadınların örgütleyici pozisyonlara çıkması, eylemlerin biçimini değiştirdi mi?
Evet hem de derinden. Kadınların liderliği, grevleri daha kapsayıcı hale getirdi. Maaş, bakım, iş-yaşam uyumu, tükenmişlik, mental sağlık ve ekonomik şiddeti konuşmaya başladık. USB, kadın grevinin ücretli emeği ve tüm toplumu ayakta tutan görünmez bakım emeğini kesintiye uğrattığını söylüyor. Ayrıca, kadınların örgütlü varlığı sayesinde eylemler daha kapsayıcı oldu. İlişkilere, ortak alanların bakımına ve insanların ihtiyaçlarına daha fazla özen gösteriliyor. Bu, grevi daha açık, daha az hiyerarşik ve gerçek yaşamla daha derinden bağlı hale getiren kültürel ve politik bir değişim.
Kadınların talepleri (ücret eşitsizliği, bakım emeği, güvencesizlik gibi) grev gündeminde ne kadar yer bulabiliyor?
Kadın talepleri bugün eylemlerin kalbini oluşturuyor. USB; ücret eşitsizliği, güvencesizlik, dayatılan yarı zamanlı çalışma, yetersiz refah olanakları, ücretlendirilmeyen bakım yükleri, tükenmişlik ve işyerinde taciz konularını ele alıyor. Bunlar ‘ikincil’ konular değil çatışmanın omurgasını oluşturuyor.
MÜCADELE BİZDEN ÖNCEKİLERDEN MİRAS
Feminist hareketlerle sendikal hareket arasında bir köprü kurulabiliyor mu? Kadın eylemlerinin “blocchiamo tutto” çağrısıyla ilişkisi nasıl? Birbirini besleyen bir hat var mı?
USB, kadın grevinin hem üretimi hem de toplumsal yeniden üretimi durdurduğunu kabul ediyor. Kadınlar durduğunda hem maddi işler hem toplumu ayakta tutan görünmez işler duruyor. Bu kesişimin dönüştürücü bir gücü var. Ekonomi ve günlük yaşam, çoğu zaman ücretsiz veya düşük ücretli olan kadın emeğine dayanıyor. Kadın grevleri, iş, bakım, zaman, refah ve onur kavramlarını yeniden tanımlıyor; işyerinin ötesine geçen bir toplumsal değişimin yolunu açıyor.
Kadınların grev hattındaki varlığı gelecek kuşaklara ne söylüyor?
Kadınların varlığı cesaret, imkan ve değişim mesajı veriyor. Anne, sendikacı ve aktivist olarak umuyorum ki, kadınların birden fazla toplumsal rol üstlendiklerine ve sınırlayıcı sosyal kalıplara sıkışmamaları gerektiği fikri yayılır. Kendimize sadık olmak, bizden önceki kadınların yaptığı gibi sürekli değişime aktif şekilde katkıda bulunmak demektir. Bu örnek, yeni nesillere özgürlük ve kendi iradeleriyle seçim yapma konusunda somut bir iz bırakıyor.